8 Mart 1857 ‘de New York’da, daha iyi çalışma koşulları ve eşit işe eşit ücret için greve çıkan tekstil işçilerinden 129 ‘unun katledilmesinin üzerinden 156 yıl geçti.
Ne yazık ki, bugün de kadınlarımız yine aynı sorunlarla karşı karşıya !
Aşırı iş yükü, kötü çalışma ortamları, düşük ücretler, güvencesiz ve esnek çalışma ile buna eklenen “en az üç çocuk doğurma, evinin kadını ve iyi bir eş” olma yükümlülüğü ile yine gündemimizde.
Kadın hekimlerimiz de kadınların tüm sıkıntılarını bire bir yaşamaktadırlar.
Performans denilen ahlak dışı sistem içinde her gün onlarca hasta bakarak, ameliyatlar yaparak, yatan hastalarını gece-gündüz izleyerek, bu arada bilimsel olarak kendini geliştirerek çalışırken, akşam da evinin diğer işleri ve çocuklarının bakımı ile ilgilenmek durumunda kalmaktadırlar.
Bütün bunlara ek olarak, özellikle AKP iktidarı altında geçen son 10 yılda ,Cumhuriyetimiz ve Atatürk devrimleri ile kazandığımız uygar, çağdaş ve eşit insan olma yolundaki kazanımlarımız hızla erozyona uğratılmaktadır. Kadınlarımızın başına türban geçirilirken, beyinleri de en küçük bir ışıltıdan mahrum bir karanlığa itilmektedir.
Kadınlarımız, gericiliğin baskısı ile eşlerinin 4 adım gerisinde yürüdüğü günlere geri döndürülmek istenmektedirler. “Kadının erkek ile eşit olmadığı“ doğrudan başbakan tarafından söylenebilmektedir. “Kadını eve hapsetme” politikası doğrudan doğruya iktidar tarafından ve bilinçli olarak uygulanmaktadır. Onlara göre kadın en az 3 çocuk doğurmalı ve hatta bu sayı 5-6’ lara bile çıkabilmelidir. Tabii ki kürtaj da yasaklanmalıdır.
Aslında her şey kadının kendi bedenine sahip olmasının yasaklanması kafası ile yürütülmektedir. Onlara göre kadının bedeni, kendine değil kocasına aittir.
Kadına uygulanan ve cinayetlere kadar uzanan şiddet, bu sahiplik duygusunun bir sonucudur.
Aslına bakılırsa ülkemizde erkekler de dahil tüm yurttaşlar ve çalışanlar aynı gerici, bağnaz ve dışa bağımlı-işbirlikçi sistemin baskısı altındadır. Kadınların eşit, özgür ve aydın bireyler olarak her alanda yer alması istemi ve mücadelesi erkekleri de kurtaracaktır. Her iki cins, birer rakip değil, dayanışan ve paylaşan “insanlar” olarak ve gök kubbenin ,biri olmazsa diğerinin eksik olacağı, birer yarısı olarak güzel dünyamızı paylaşacaklardır.
Kadın meslektaşlarımızın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü kutlu olsun!
İZMİR TABİP ODASI
Not :TTB’NİN KESK, DİSK VE TMMOB İLE YAPTIĞI 8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ AÇIKLAMASINDA KATILMAMIZ MÜMKÜN OLMAYAN GÖRÜŞLER DİLE GETİRİLMİŞTİR. BUNUNLA İLGİLİ OLARAK TTB MK’NE İLETTİĞİMİZ İÇİN TIKLAYINIZ...