İzmir Sağlık Platformu İzmir Şehir Hastanesinde dün yaşanan şiddet olayı ile ilgili olarak Şehir Hastanesi Ana bina girişi önünde bir basın açıklaması yaptı.
Basın açıklamasına İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak, Genel Sekreter Uzm. Dr. F. Yüce Ayhan, TTB Merkez Konseyi Üyesi Dr. Adalet Çıbık, sağlık sendikaları ve örgütleri temsilcileri ve hastane çalışanları katıldı.
Basın açıklamasını açılış konuşmasını yapan İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Uzm.Dr. F. Yüce Ayhan yaptı.
Daha sonra ortak basın açıklaması İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak okudu. Prof.Dr. Süleyman Kaynak, “Dün (23 Nisan 2024 Salı) İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi’nde gün boyu süren bir terör olayı yaşanmıştır. Saldırgan sabah saatlerinde bir pompalı tüfekle ve bir yığın mermiyle hastaneye gelmiştir. Bir aile bireyinin ihbarı sayesinde güvenlik ve kolluk kuvvetleri şahsa müdahale edebilmiştir. Ancak silahı alınıp serbest bırakılan şahıs akşam saatlerinde tekrar elini kolunu sallayarak 9.kata kadar çıkarak servise girmiştir. Saldırgan klinikte görevli hekimlere yönelik şiddet uygulamış. Asistan hekim arkadaşlarımız kendilerini odaya kilitleyerek saatlerce beklemişler, ancak saldırgan etkisiz hale getirildiğinde odadan çıkabilmişlerdir. Daha bir hafta önce 17 Nisan’da sağlık terörüne kurban verdiğimiz Dr. Ersin Arslan’ı anarken yetkilileri, bakanlığı şiddete karşı önlem alınması için göreve çağırmıştık. Yıllardır dillendirdiğimiz bu çağrılar yine duyulmadı. Adeta görünmez olduk idareciler tarafından! Dün bir katliamın olmaması, bütünüyle tesadüfidir. Ancak hekimlerin ve sağlık çalışanlarının endişeleri, kaygıları sürmektedir. ülkemizdeki her sağlık çalışanını tehdit eden Sağlıkta Şiddet karşısında kamu yöneticileri olaya seyirci olmaktan öteye gitmemektedir. Sağlıkta şiddet politiktir. Çünkü sağlıkta şiddet, tıkanmış olan sağlık sisteminin siyasetçiler ve kamu yöneticilerinin tepkiyi kendilerinden uzak tutmak için yararlandıkları bir enstrümandır. Sağlıkta dönüşüm projesinin foyası meydandadır. Çünkü yeterli ve iyi hizmet alamayan hastalarla, hasta yakınlarıyla sağlık çalışanlarını karşı karşıya bırakmış, bilerek ve isteyerek sağlıkta şiddete zemin hazırlamıştır. Bu ülkede her gün en az 80 beyaz kod verilen, son 10 yılda bildirilen 110 bin sağlıkta şiddet olayı raslantı değildir, asla maruz görülemez, asla hiçbir bahanenin arkasına gizlenemez. Sağlık kurumlarında, sıradan bir AVM’deki güvenlik önlemleri bile alınmamakta, Sağlık Bakanlığı bu konuda yapılan uyarılara cevap bile vermemektedir. Siyasetçilerin, yasama organının konuya ilgisizliği dikkat çekicidir. TBMM de 1 Ağustos 2022’de yapılması teklif edilen “Sağlıkta Şiddet “ özel oturumu önerisine karşı tavır alan milletvekilleri, genel kurul salonuna girmeden kuliste oturmuş ve özel gündemli toplantının gerçekleşmesini engellemişlerdir. Başka ülkelerde sağlık çalışanlarına yönelik şiddet uygulayanlara çok ağır yaptırımlar uygulanırken ülkemizde mümkün olduğu kadar hafifletici sebepler gerekçesiyle neredeyse saldırganların arkası sıvazlanarak çoğu serbest bırakılmaktadır. Dün İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi’ne silahla gelen şahısın silahına el konulup serbest bırakılmış olması durumun vahametini gözler önüne sermektedir. Şimdiye kadar sağlık kuruluşlarında şiddeti önleme adına birkaç göstermelik acil durum butonu koymaktan, birkaç hastaneye göstermelik -çalışmayan veya herkesin elini kolunu sallayarak geçtiği X-ışını cihazları koymaktan başka ne yaptı Sağlık Bakanlığı? Kurumlara girişte denetleme yapılmadan gerçek anlamda çalışan güvenliği sağlanabilir mi ? Yetersiz ve yetkisiz güvenlik elemanları ile bu işin çözülemeyeceği. Hastane polislerinin ve güvenlik görevlilerinin sayısı ve yetkileri mutlaka arttırılmalıdır. İşe yaramayan göstermelik X-ışın cihazları yerine her giriş noktasında denetimli geçiş kontrolü sağlayan aktif güvenlik elemanları görevlendirilmelidir. Acilen bu konuda ağır yaptırımlar içeren yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Sağlık kurumlarında, çok ciddi koruyucu ve şiddeti önleyici engelleyici insan gücü, sağlık polisi, emniyet güçleri, elektronik ve görsel kontrol mekanizmaları oluşturulmalıdır. Şehir hastanesinde güvenlik hizmetlerinin yüklenici firma olan inşaat şirketinin insiyatifine bırakılması kabul edilemez. Kamu personelinin güvenliğini sağlamak kamu idarecilerinin ve emniyet güçlerinin asli görevidir. Sağlıkta Dönüşüm Programı diye sunulan ve artık tıkanmış olan, herşeyi 3. basamakta çözerim iddiası ile birinci ve ikinci basamağı ihmal eden, hekimlere ve sağlık çalışanlarına üvey evlat muamelesi yapan sistemin terkedilmesi ve bilimsel ölçeklerle, sağlık meslek örgütleriyle birlikte sağlık sisteminin yeniden inşası için harekete geçilmelidir. Sosyal devlet ilkeleri çerçevesinde herkese eşit, ücretsiz, nitelikli, ulaşılabilir sağlık hizmeti sunabilecek bir sistem yeniden kurulmalıdır. Adil bir hukuk sistemi çerçevesinde Sağlıkta şiddeti önleyecek yasal düzenlemeler geciktirilmeden yaşama geçirilmelidir. Artık bir gün bile beklemeyeceğiz. Sağlıkta şiddet için önlem alınmadıkça, sağlık çalışanlarına insani çalışma koşulları sağlanmadıkça, sağlık hizmeti verilemez, verilmesi beklenemez. Sağlıkta şiddet varsa, hizmet yok.” dedi.
Daha sonra İzmir Sağlık Platformu temsilcilerin kısa konuşmalarının ardından, “Sağlıkta şiddet varsa, hizmet yok”, “Sağlıkta Şiddete Hayır”, “Sağlıkta şiddet politiktir” sloganları atarak Başhekimlik önüne yürüdüler.