13.01.2024 tarihinde İzmir tabip odasında Aile Hekimliği komisyon toplantısı yapılmıştır. Görüşülen konular ve alınan kararlar doğrultusunda ayda en az bir kere yüz yüze toplanma kararı alınmıştır.
Aile Hekimliği sisteminin artan enflasyon, vergi dilimindeki adaletsizlikler ve cari giderlerdeki artışların yetersizliği gibi sebepler ile sürdürülmez bir noktaya doğru evrildiği görülmektedir.
Cari gider ödenek artışları gerçek enflasyonun çok altında kaldığı için önümüzdeki süreçte yeni ASM’lerin açılmasını neredeyse imkansız hale getirmiştir.2010 yılında tüm ülkede uygulamaya geçen Aile Hekimliği sisteminin ilk yıllarında ödenen ücretler ile Aile Sağlığı Merkezleri kurulabiliyorken geldiğimiz noktada Aile hekimlerinin özel binalarda hizmet vermesi neredeyse imkansız hale gelmiş, temel cihazların alınması bile çok zor hale gelmiştir. Zaten çok yetersiz olan kamu ASM’lerinin yanında özel ASM’lerin de deprem yönetmeliğine bile uygun olup olmadığı bilinmemekte apartman giriş katlarında sağlık hizmeti vermeye uygunsuz koşullarda sürdürülmeye devam etmektedir.
Bu anlamda;
1) Aile Sağlığı Merkezleri standardize edilmiş, deprem yönetmeliğine uygun ve güvenlikli ortamlarda KAMU tarafından finanse edilmelidir. Zaten önümüzdeki süreçte bu Cari giderler ile herhangi bir ASM kurulabilmesi neredeyse mümkün değildir. Artan nüfus ile beraber hedeflenen 2500-3000 kişiye bir birim olacak şekilde yapılandırma için daha birçok ASM açılmasına ihtiyaç olacaktır. Bu anlamda yeni birimlerin açılamaması artan iş yükünü de beraberinde getirecek zaten kısıtlı zaman ayrılabilen koruyucu sağlık hizmetlerine ayrılan sürenin daha da azalmasına sebep olacak toplum sağlığı açısından tehdit oluşturabilecektir.
2) Sözleşmeli personel 5510 sayılı Kanun’un 4/c maddesi kapsamınsa ve SSK’lı olarak sosyal güvenceden yararlandığı için, bunlara ödenen her türlü ücret, vergi kanunlarında özel bir istisna yoksa, vergi kesintisine tabidir.
Kadrolu memurlarda ise birçok kalem, tazminatlar gibi, gelir vergisine tabi değildir. Bu farklılığın en bariz sonucu, sözleşmeli personelin vergi matrahının hızlıca şişmesi ve böylece bu kimsenin sonraki vergi dilimine daha hızlı girmesidir. Bunun sonucunda ise vergiden kaynaklı ücret kayıpları sözleşmeli personelde daha çok olur. Bu anlamda Aile Hekimlerine yapılan birçok ödemenin emekliliğe de yansımadığı düşünüldüğünde Aile hekimliği siteminde çalışmak hem ebe hemşireler hem de hekimler açısından mağduriyet yaratmaktadır. Örneğin 2022 yılından 2023 geçerken maaşlarda %87 artış olurken vergi kesintileri %116 oranında artmıştır. Ağustos ayından itibaren bu sebeple maaşının üçte birinden fazlasını vergi olarak vermektedir. Bu anlamda Aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanlarının da sözleşmeli olarak çalışmayan devlet memurları gibi gelir vergileri yeniden düzenlenmek zorundadır. Bu haliyle artan iş yükü ile birlikte düşünüldüğünde Aile Hekimlerinin ve Aile sağlığı çalışanlarının emeğinin günden güne ucuzladığı görülmektedir. Bu durum artık sürdürülemez bir noktaya doğru gelmektedir. Bu anlamda bu vergi adaletsizliğine karşı durmak ve kamuoyu oluşturmak için çalışmalara diğer sendika ve dernekler ile birlikte ortak eylemlikler düzenleme konusunda bir araya gelinmesi kararlaştırılmıştır.
3) Kronik hastalık takibini 1.Basamakta teşvik etmek amacıyla Sağlık bakanlığı Hastalık Yönetimi (HYP) platformunu kurmuş pozitif performans ile hekimleri bu sisteme entegre etmeye çalışmaktadır. 1.Basamağın temel görevinin aşılamalar, izlemler eğitimler gibi koruyucu sağlık hizmetleri olması gerektiği açıktır. Koruyucu sağlık hizmetleri toplum sağlığının temel yapı taşıdır ve ülkemizde son dönemlerde artan bulaşıcı hastalıklar ve salgınlar ile birlikte düşünüldüğünde toplum sağlığını tehdit eder boyuta gelmiştir. Bununla birlikte toplum sağlığını tehdit eden ve giderek sıklığı artan Diyabet, Hipertansiyon, Obezite gibi kronik hastalıkların önlenmesi için 1.Basamakta çalışma yapılması önemlidir ve tarama yapılmalıdır. Ancak bunun nitelikli olarak yapılabilmesi, önlenebilmesi için hastalara yeterli süre ayrılabilmesi şarttır. Bu anlamda Aile Hekimliği birim nüfusları OECD ortalamalarına (1800-2500) çekilmelidir. 2500 ve üzeri nüfusa sahip birimlerin nitelikli Kronik hastalık takibi yapması mümkün değildir.
Ayrıca HYP sisteminin girildiği platform kişisel verilerin korunması kanunu kapsamında veri güvenliğinin sağlanamaması durumunda hukuki bir takım sorunlar doğurabilecektir. Bu anlamda kronik hastalık takibi ayrı bir platforma değil aile hekimliği yazılım programları üzerine girilmesi gerekir.