İzmir Tabip Odası: Üniversite hastanelerinden öğretim üyelerinin ayrılması ve İzmir Şehir Hastanesinin açılması konusunda değerlendirmelerde bulundu.
19.10.2023
İzmir Tabip Odası 19 Ekim 2023 tarihinde bir basın toplantısı yaparak Üniversite hastanelerinden öğretim üyelerinin ayrılması ve İzmir Şehir Hastanesinin açılması konusunda değerlendirmelerde bulunuldu.
Basın açıklaması İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak tarafından yapıldı.
Prof.Dr. Süleyman Kaynak yaptığı açıklamada, “Kentimizde yaşanan önemli gelişmeler çerçevesinde bazı konulara dikkat çekmek istiyoruz. İlk olarak, Üniversite hastanelerinden öğretim üyelerinin ayrılması konusu değerlendirecek olursak; Öğretim üyelerinin üniversiteden ayrılmalarıyla sonuçlanan olaylar konusunda Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü bizce talihsiz bir açıklama yapmıştır. Oysa bilimsel etkinliği yüksek, deneyimli ve başarılı öğretim üyelerinin üniversiteleri terk etmesi önemli bir sorundur ve üniversitelerin içinin boşaltılmasına yol açan politikaların bir sonucudur. Siyasi bir erk tarafından tek imza ile atanan ve yine tek imza ile görevden alınabilen üniversite rektörlerinin siyasi erk tarafından çizilmiş sınırlar içerisinde özgürlükten yoksun bir siyasi kalıp içinde kalmaları, üniversitelerin bilimsel kapasiteleri açısından bir zorunluluk olan özerklik, özgür tartışma ortamı, diyalog, görüş alışverişi vb. gibi temel özelliklerinin gözden çıkarılmasına yol açmıştır.
Üniversite hastaneleri, bir araştırma, geliştirme, eğitim ve öğretim kurumu olmaktan çıkarılmış, sadece bir hizmet hastanesi haline dönüştürülmüştür. Üniversite hastaneleri, bir araştırma, geliştirme, eğitim ve öğretim kurumu olmaktan çıkarılmış, sadece bir hizmet hastanesi haline dönüştürülmüştür.
Akademik yayınlar temelinde oluşturulan H- indeks sıralamasında, Türkiye’den sıralamaya giren ilk 10 kişiden 9 tanesi maalesef Türkiye dışında çalışmaktadır.
Halen ülkemizde 208 üniversite faaliyet göstermektedir. Ancak dünyada ilk 400 üniversite sıralamasında Türkiye’den bir kurum yoktur. İlk 500 kurum içinde ise sadece iki vakıf üniversitesi ve bir kamu üniversitesi bulunmaktadır.
Şu anda en kıdemli öğretim üyesine kamunun verdiği aylık gelir [son yapılan iyileştirmeler] ile 49.000 TL (1758 USD) ‘dır. Eylül 2023 itibariyle ülkemizde yoksulluk sınırı 43.433 TL (1558 USD) olarak bildirilemektedir. Bu ücret politikalarıyla önümüzdeki birkaç ay içinde, kıdemli öğretim üyelerinin bile yoksulluk sınırının altında kalması kaçınılmazdır.
Türkiye’de hizmet veren 128 tıp fakültesine bu yıl, 21.950 öğrenci alınmıştır. Toplam öğrenci sayısı 112.05 ‘e ulaşmıştır. Zaten yetersiz olan bir eğitim altyapısı varken öğretim üyelerinin üniversitelerden ayrılmaları zaten birçok fakültedeki yetersizliği derinleştirecek ve tıp eğitiminin kalitesini hızla düşürecektir.
Bu önemli sorunu, çelişkili yargı kararlarından biriyle ilişkilendirip “muayenehaneyi tercih ediyorlar” “üniversitede performansları düşük” gibi ifadelerle öğretim üyelerini hedef alan yaklaşım öğretim üyelerinin saygınlığını zedelemeye ve itibarsızlaştırmaya dönük bir algı yaratma çabasının ürünüdür.
Rektörlük makamı idari bir görev olup geçicidir. Hekimlik ve öğretim üyeliği ise bir ömür sürdürülen uğraşlardır. Üniversiteleri baskı ve zor kullanarak “idare eden” rektörlere değil, akademik düşüncenin özgürce tartışıldığı, yeterli donanım, altyapı ve mali olanaklara sahip kurumlara, bu kurumları nitelikli insan gücünü “tarumar etmeden”, yönetebilecek çağdaş bilim insanlarına ihtiyacı olduğuna inanıyoruz.” dedi.
Prof.Dr. Süleyman Kaynak, İzmir Bayraklı Şehir Hastanesinin açılması ve yapılan atamalara değinerek, “Uzun süredir hepimizi meşgul eden İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi’ne dair gelişmeler ise üzerinde durulması gereken diğer bir konudur. 13 Ekim 2023 Cuma günü alınan duyumlara göre İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi’ne Başhekim ataması ve bazı kısa süreli geçici görevlendirmelerin yapıldığı ve 16 Ekim 2023 Pazartesi itibariyle ağırlıklı olarak Sağlık Bilimleri Üniversitesi ve Katip Çelebi Üniversitesi kadrosunda bulunan, İzmir Tepecik Eğitim Araştırma Hastanesi ile Bozyaka İzmir Eğitim Araştırma Hastanesi’nde görev yapan hekimlerden akademik kadroda bulunanların bir yıl, uzman kadrosunda bulunanların değişen sürelerde görev yapmak üzere Şehir Hastanesi’nde görevlendirildiği anlaşıldı.
Kamu yöneticileri tarafından apar topar bir yer değişimi operasyonu olarak yürütülen bu sürece dair gelişmeler, kararların rasyonel bir planlama yapılmadan, İzmir’de yürütülen sağlık hizmetlerine olası etkileri öngörülmeden alındığı izlenimi vermektedir. Öncelikle Şehir Hastanesi’nde görevlendirilenlerin önemli kısmının akademik kadroda bulunan hekimler olduğu dikkat çekmektedir. Bu meslektaşlarımız Tepecik ve Bozyaka Eğitim Araştırma Hastanelerinde uzmanlık öğrencilerine eğitim verme sorumluluğunda olan hekimlerdir. Anılan hekimlerin asli görev yerlerinden uzaklaştırılması bu hastanelerdeki asistan eğitimini doğrudan ve olumsuz etkileyecek bir sonuç doğuracaktır.
İlimizdeki sağlık yöneticilerinin el altından eğitim sorumlularını uyararak Şehir Hastanesi’ne gönderilecek asistanlara ait listelerin hazırlanması talimatı verdikleri sır değildir, herkesin malumudur. Asistan hekimlerin bir eğitim hastanesi olmayan Şehir Hastanesi’nde Valilik Makam Oluru ile görevlendirilmeleri hukuka uygun olmadığından bu yöntemin izlendiği kanısındayız. Sağlık Bakanlığı yöneticileri muhtemelen kısa sürede Şehir Hastanesi için, üzerinde “Eğitim ve Araştırma” yazılı ilave bir tabela hazırlattırarak bu hukuksal “pürüzü” aşacaklarını ummaktadırlar. Oysa tıpta uzmanlık eğitimi siyasi ikbal için yapılacak gösterilere feda edilemeyecek kadar önemli ve değerlidir.
Asistan hekimler, tıpta uzmanlık sınavında kaldıkları puanlar temelinde tercihler yaparak eğitim görecekleri kurumları tercih etmişlerdir. Eğitimlerini tamamlamaya fırsat verilmeden yapılacak bir yer değişikliği öncelikle asistan hekimlere karşı büyük bir haksızlıktır. Şehir Hastanesi’ne gönderilecek veya mevcut kurumlarında devam edecek eğiticilerin ve asistanlarının hangi kriterler temelinde belirlendiği bir muammadır. İl sağlık yöneticileri bunun açıklamasını yapamamaktadırlar.
Hastanenin inşasında rol oynayan yüklenici firmalar ile taşeron firmalar arasındaki ilişkiler ayrı bir sorun yumağıdır. Firmaların aralarındaki ticari sorunların inşaatta çalışan emekçilerin hak gaspına yol açtığını, çalışanların ücretlerinin ödenmediği, ilin bazı kamu yöneticilerinin bu ticari anlaşmazlıkta arabulucuk yaptığı iddiaları bu gün basında yer almıştır.
18 Eylül 2023 tarihinde İzmir Tabip Odası olarak Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamında yaptığımız başvuruya yanıt vermeyen ve önemli sorularımızı hukuksuz biçimde yanıtsız bırakan İl Sağlık Müdürlüğü’ne uygun hukuki süreci işleterek sorularımızı tekrar yönelteceğiz. Yeni gelişmeler ışığında acil cevap gerektiren sorularımızı güncelleyerek tekrar paylaşmak istiyoruz:
•İzmir Bayraklı Şehir Hastanesinin bu güne dek açılışını geciktiren yapısal sorunlar nelerdir, bu sorunlar konusunda nasıl bir yol izlenmiştir? Hastanenin yapısal sorunları giderilmiş midir? •Hastanenin altyapı özellikleri, tıbbi donanım ve yeterli personel temini bakımından son durumu nedir? Yakın ve orta vadeli gelecekte bu konularda sağlanacak değişiklikler için bir planlama yapılmış mıdır? Sunulacak sağlık hizmetinin kademeli olarak geliştirileceği bir program var mıdır? •İzmir Bayraklı Şehir Hastanesinin açılmasıyla İzmir’deki bazı kamu hastanelerinin kapatılması veya küçültülmesine yönelik bir hedefiniz var mıdır? Varsa bu hastaneler hangileridir? •İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi kadrosunda görevli olacak nihai hekim sayısı nedir? Bu hekimlerin hangi kurumlardan, hangi kriterlere göre seçilecektir? Yer değişikliği konusunda rızası olmayan hekimlerin tercihlerine saygı gösterilecek midir? •Asistan hekimlerin tercih ettikleri kurumlarda nitelikli uzmanlık eğitimi alması konusunda bir önceliğiniz var mıdır? •İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi’nde hekim dışı görev yapacak nihai sağlık personeli sayısı nedir? Bu personel, hangi kaynaktan ve hangi kriterlere göre karşılanacaktır? •İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi’nde ruhsata esas birimlerin ruhsatlandırma süreçleri tamamlanmış mıdır? Ruhsatlandırma süreci bitmemiş birimler hizmete sokulmuş mudur?
İl Sağlık Yöneticilerine 18 Eylül’de sorularımızı sorduğumuzda bir cevap alacağımızı ve kamuoyu ile de resmi kaynaklardan doğrulanmış bir bilgi paylaşabileceğimiz ummuştuk. Maalesef gelinen noktada yüz yıllık Cumhuriyet’imizin devlet geleneğine aykırı biçimde, hatta Sağlık Bakanlığı mevzuatlarına bile uymayan plansız, programsız bir faaliyet yürütüldüğü izlenimindeyiz. Bu keşmekeşten zarar gören tüm meslektaşlarımızın ve sağlık çalışanlarının yanında olduğumuzu, hukuksal süreçlerin takipçisi olacağımızı ifade etmek; Sağlık Bakanlığı ve ilimizin kamu yöneticilerine kamuoyunu bilgilendirme sorumluluklarını hatırlatmak; İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi’nin kamu yararına sağlık hizmeti üretecek bir şekilde kullanılması için elimizden geleni yapacağımızı belirtmek isteriz.” dedi.