İzmir Sağlık Platformu, 11 Ekim 2023 tarihinde İzmir İl Sağlık Müdürlüğü önünde sağlıkta şiddet olaylarının son bulması için bir basın açıklaması yaptı.
İzmir Tabip Odası, Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası, Birlik ve Dayanışma Sendikası, Genel Sağlık-İş Sendikası, İzmir Aile Hekimleri Derneği, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği, Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği, Hekim Birliği Sendikası’nın oluşturduğu İzmir Sağlık Platformu basın açıklamasının açılış konuşmasını İzmir Aile Hekimleri Derneği Başkanı Dr. Muhteber Çolak yaptı. Dr. Muhteber Çolak, Son olarak Kocaeli ve Urfa’da yaşanan sağlıkta şiddet olaylarına dikkat çekilerek, bu konuda bir an önce önleyici tedbirler alınması gerektiği belirtildi.
Basın açıklamasına İzmir Tabip Odası adına İzmir Tabip Odası Başkanı Prof.Dr Süleyman Kaynak, Genel Sekreter Uzm.Dr. F.Yüce Ayhan, Yönetim Kurulu üyeleri Prof.Dr. Hakan Kültürsay, Uzm.Dr. Haldün Öniz ve İzmir Tabip Odası üyeleri katıldı.
Basın açıklamasına öncesinde hayatını kaybeden Dr. Ergün Demir için 1 dakikalık saygı duruşunda bulunuldu.
Ortak basın açıklamasını İzmir Tabip Odası Başkanı Prof.Dr. Süleyman Kaynak okudu. Prof.Dr Süleyman Kaynak, basın açıklamasına geçmeden önce hayatını kaybeden Dr. Ergün Demir için, “Dayanışmacı, yardımsever kimliğiyle her zaman yaşayacaktır. Hem İzmir Tabip Odası’nda hem de Türk Tabipleri Birliği bünyesinde yapmış olduğu görevler asla unutulmayacaktır. Sağlıkta şiddetin önlenmesi için acil önlem alınmalıdır ve etkili yasal düzenlemelerin biran önce hayata geçirilmelidir. Son olarak Kocaeli ve Urfa’da tanık olduğumuz olaylar sağlıkta şiddetin artarak devam ettiğinin göstergesidir. Hastalar ve yakınlarınca sağlık çalışanlarına yönelik sözel ve fiziksel şiddet yanında hastanelerin silahlı grupların hesaplaşma alanı olmasıyla sağlık kuruluşları birer suç mahalli haline gelmiştir. Sağlık Bakanlığı kaynaklarına göre 2017 yılında 7751 olan beyaz kod sayısı 2021 yılında 102 bine dayanmıştır. 2021 yılındaki beyaz kod vakalarının sadece 7300 tanesi savcılığa intikal etmiş, Sağlık Bakanlığının hukuki desteği ise ancak yüzde 10 dolayında kalmıştır. Bu durum, Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere, kamu yönetiminin, sağlıkta şiddet konusunda samimiyetsiz bir yaklaşım içinde olduğunun kanıtıdır. Tüm bu nedenlere sağlıkta şiddet politik bir tercihin sonucudur. Siyasi iktidarın tıkanmış ve yürümez hale getirdiği sağlık sistemini, yürüyormuş gibi göstermek için, devletin zor kullanma yetkisini vatandaşa devrettiği bir alan haline gelmiştir. Adeta yurttaşa, “Git sağlık sisteminden istediğini almaya çalış, alamadığında şiddet kullanabilirsin, sana cezasızlık vaat ediyorum” şeklinde bir zımni kabul algısı yaygınlaştırılmıştır. Ekonomik ve sosyal ortamın zaten bir şiddet toplumuna dönüştürdüğü insanlar, kolayca silahlanmış, hukuka olan güvenini yitirmiş, kendi sorununu kendisinin çözmeye yönlendirilmiş bireyler olarak şiddet kullanarak her sorununu çözeceği algısıyla donatılmıştır. 1 Ağustos 2022 tarihinde yapılan “Sağlıkta Şiddet” konulu TBMM özel oturumuna katılmayan siyasilerle, alışveriş merkezlerinde bile yaygın kullanılan, elektronik kontrol sistemleri ve güvenlik önlemlerini öteleyen bürokratlarla, sağlıkta dönüşüm ideologlarıyla yaratılan bu tabloda şiddetin aslında sağlık sistemi yürüyormuş gibi göstermenin siyasi bir enstrümanı olarak kullanıldığı görülmektedir. Sağlık kurumlarında yöneticilerin ve çalışanların şiddet anında nasıl hareket edeceğine dair algoritmalar oluşturulmalıdır.
Ne yapılmalıdır:
• Sağlık tesisi girişlerinde etkin güvenlik kontrol noktaları olmalı, ateşli veya kesici-delici silah ile sağlık tesisine girilmesine izin verilmemelidir.
• Acil servis, doğumhane, ameliyathane gibi şiddet riskinin yüksek olduğu birimlerde panik odası gibi güvenli alanlar oluşturulmalıdır.
• Herhangi bir sağlık kurumunda şiddet uygulamış kişilere karşı sağlık çalışanlarını uyarıcı sistemler geliştirilmelidir.
• Hastalar ve yakınlarının şiddete başvurmaları durumunda ağır sonuçları olacağını bildiren görseller hazırlanmalı, sağlık tesislerine asılmalıdır.
• Sağlık kurumları yöneticilerinin çalışanlarını şiddete karşı koruma performansları ölçülmeli, gerekli çabayı göstermeyen yöneticilere uygulanacak yaptırımlar belirlenmelidir.
• Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) kapsamındaki verilecek randevu aralıkları her kurum ve her branşın özelliklerine göre öncelikle hekimler ve sağlık tesislerinin kendisi tarafından belirlenmeli, MHRS dışı hasta muayenesi uygulanmamalıdır.
• Hastaların randevu saatine dek bekleyebileceği uygun alanlar oluşturulmalı, belirli bir saatten önce hastaların muayene odasına yönelmediği bir düzenleme sağlanmalıdır.
• Çalışan güvenliği sağlıkta hizmet kalite standartlarının en önemli göstergesi haline getirilmelidir.
• Sağlıkta şiddete verilecek ceza alt sınırı en az 2 yıl olmalı, sağlık çalışanlarına şiddet uygulayanlara, ceza indirimi veya ceza ertelemesi uygulanmamalıdır.
• Sağlık çalışanına yönelik fiziksel şiddet (darp, cebir, tehdit, hakaret, görevi yaptırmama gibi suçlar) tutuklanma sebebi olan katalog suçlara eklenmelidir ve uygulanması sağlanmalıdır.” dedi.
Daha sonra katılımcı örgütlerin temsilcilerinin kısa konuşmalarının ardından basın açıklaması sona erdi.