İzmir Tabip Odası tarafından TTB Kahramanmaraş Koordinasyon biriminde 1- 7 Nisan 2023 tarihleri arasında görevlendirilen Dr. M.Lütfi Çamlı, Dr. İsmail Ümit Bal ve Dr. İbrahim Sivrikaya Kahramanmaraş’da sağlık ortamını inceledi ve sonuçları bir rapor halinde Türk Tabipleri Birliği’ne ilettiler. Kahramanmaraş il merkezi ve ilçelerinde sağlık kuruluşlarını ve hekimleri ziyaret ettiler. Bu kapsamda;
32 Aile Sağlığı Merkezi, 12 hastane ve 2 çadırkent sağlık reviri olmak üzere 46 sağlık kuruluşunu ziyaret ettiler 83 hekimle görüşme yaptılar . Hazırladıkları raporda şu ifadelere yer verdiler.
7,7 büyüklüğündeki ilk depremde Kahramanmaraş merkez, Pazarcık ve Türkoğlu ilçeleri gibi Maraş orta ve güney bölgesi ağır hasar alırken, 7,6 şiddetinde ikinci bir deprem Göksun, Afşin, Elbistan gibi Maraş’ın kuzey bölgelerinde ağır hasarlara yol açtı. Yalnızca Kahramanmaraş’da yaklaşık 30 bin kişinin hayatını kaybettiği tahmin edilen depremde 94 ü kamu sağlık çalışanı olmak üzere yaklaşık 100 sağlık çalışanı hayatını kaybetti.Pazarcık’ta 1, Elbistan’da 1 ve Kahramanmaraş merkezde 14 olmak üzere olmak üzere 16 hekim hayatını kaybetti. Kahramanmaraş merkezde vefat eden hekimlerden birinin görev yeri Bitlis olup deprem anında Kahramanmaraş’da bulunuyordu. Kaybettiğimiz tüm sağlık çalışanlarının anıları önünde saygıyla eğiliyoruz. Depreme bağlı olarak yaklaşık 90 bin bağımsız birimin oturulamaz olduğu göz önüne alındığında yaklaşık 360 bin kişinin barınma sorunu olduğu kabul edilebilir. Az hasarlı binalarda deprem korkusu nedeniyle evlerine giremeyenler olduğu göz önüne alındığında bu sayının çok daha fazla olduğunu düşünülebilir. Görüşmeler sırasında Kahramanmaraş nufusunun yaklaşık %50 sinin depremi takiben il sınırları dışına çıktığı, birinci ayın sonundan itibaren geri dönüşlerle bu oranın %30 lara gerilediği konusunda geri bildirimler alınmıştır. Kahramanmaraş’ın göç almadığı göç de vermediği söylenir. Hekimlerle yaptığımız görüşmelerde zorunlu hizmet yükümlüleri dışında hekimlerin tamama yakınının kendisi ya da eşinin Kahramanmaraş’lı olduğunu gözlemledik. Depremde kendi ailesi ya da birinci derece akrabalarında daha az olmakla beraber uzak akrabalar göz önüne alındığında hekimlerin önemli bir kısmında yakınını kaybetme olduğu gözlenmiştir. Kahramanmaraş ile bağları nedeniyle hekimlerin Kahramanmaraş Depremi sonrası bölgeyi terk etme eğiliminin çok düşük olduğu anlaşılmaktadır.
Depremde Kahramanmaraş’ta kaybettiğimiz 16 hekim evde vefat etmiştir. Depremin gece yarısı olması bunda önemli bir etmendir. Görüşülen hekimlerin tamama yakını kaldıkları konutta hasar olduğunu bildirmiştir. Bunların büyük çoğunluğu az hasar şeklindedir. Orta ya da ağır hasar daha nadirdir. Bu sebeble deprem sonrası hekimlerin kendisi ya da ailesinde yaralanma bildirimi çok düşük oranda olmuştur. Bu durum hekimlerin büyük oranda yeni yapılmış, deprem yönetmeliğine uygun konutlarda yaşamaları ile ilişkilendirilebilir. Buna karşın psikososyal sorunların oldukça fazla olduğu, ancak hekimlerin çoğunun bu konuda bir başvuruda bulunmadığı depreme bağlı sorunlarla uğraşmaktan bu konuyla zaman ayıramadığı, kendi kendine çözmeye çalıştığı fark edilmiştir. Çok daha büyük kayıplar, acılar yaşayanları görerek kendilerinin sıkıntılarını gündeme getirmekten çekindikleri, hekim olarak topluma karşı sorumluluk duygusu nedeniyle (kendilerinin de depremzede olduklarını unutarak) kendilerini dikkate almadan sağlık hizmeti verme çabasında oldukları gözlenmiştir. Kahramanmaraş’a il dışından yapılan görevlendirmelerde de ciddi bir organizasyon bozukluğu olduğu gözlenmiştir. Bir kısım hekime son anda görevlendirme çağrısı iletilmiş. Resmi bir görevlendirme yazısı olmadan, sözel olarak, nerede, ne kadar görevli oldukları açıklanmadan burada da nerede çalışacakları, nerede kalacakları planlanmadan deprem bölgesine gönderilen hekimler sürecin kaotik bir şekilde devam ettiğini söylüyorlar. Ciddi bir yönetim ve organizasyon boşluğu var.
Depremzede hekimlerin büyük çoğunluğu alesini il dışına çıkartmış, İstanbul, Ankara, Kayseri, Gaziantep, Mersin gibi illerde tanıdıkların yanına ailelerini yerleştirmişlerdir. Bunların önemli bir kısmı (özellikle bağ evi olan ya da evlerinde az hasar olanlar) depremin birinci ayı sonrası geri dönmüş ise de bir kısmının ailesi il dışında yaşamını sürdürmektedir. Hekimler esnek mesai nedeniyle aralıklı olarak il dışına çıkıp ailelerinin yanında kalmaktadırlar. Az hasarlı evi olanların bir kısmı evlerinde yaşamaya geçmişken, bir kısmı az hasar raporuna güvenmemekte ve devam eden artçılar nedeniyle evi dışında kalmaktadır. . Bazıları kamu ya da kendi olanakları ile sağladıkları konteynerlarda kalmaktadır. Devlet hastanesinde kalanların bir kısmı hastanede, aynı şekilde bazı aile hekimleri de ASM lerde kalmaktadır. Konut sorunu deprem sonrası atamaları yapılan çok sayıda devlet hizmeti yükümlüsü yeni mezun hekimler ya da görevlendirme ile bölgeye gönderilen uzman hekimlerde ciddi bir sorun olmaktadır. . Sonuç itibarıyle barınma sorununun hekimlerin en büyük sorunu olduğunu söyleyebiliriz.
Gezdiğimiz birinci basamak 32 ASM den sadece iki tanesinde hasar yoktu. Ağır orta hasarlı ASM lerde hizmet yakınlara kurulmuş konteynerlarda verilmekte. Bazı ASM konteynerları çadırkent kenarına kurularak bu alana da hizmet vermesi sağlanmış. Konteynerlar donanım ve fonksiyon açısından yetersiz. Geçiçi bir sağlık hizmeti verilebilirse de uzun süreli bir hizmet için uygun değil. ASMlerin büyük çoğunluğu ilaç veya tıbbı malzeme açısından eksiklikler içermekte. Önemli oranda şehir dışına çıkış nedeniyle ASM nufusları azalmış.
İkinci basamakta gezdiğimiz tüm sağlık kuruluşları (1 Şehir Hastanesi 5 Devlet Hastanesi 5 Özel hastane) değişik oranlarda hasarlı. Sağlık Kuruluşlarının hasarın oranı için yapılan incelemelerde çelişkili süreçler yaşanmış. (önce ağır ya da orta hasar diye tesbit edilirken sonraki değerlendirmede hasar oranı düşürülmüş.) Bina hasar inceleme raporlarının sağlık çalışanları, onların meslek örgütleri ve sendikalarıyla açık şeffaf bir şekilde paylaşılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu durum sağlık çalışanlarındaki çalışma ortamı güvenliği konusundaki tedirginliği azaltacaktır.
Kahramanmaraş genelinde hem birinci basamak hem ikinci basamakta esnek mesai devam ediyor. Bu başlangıçta gönüllü ve rotasyoner hekimlerin bölgeye gelmesi ile sağlanmış. Şimdilerde özellikle birinci basamakta rotasyoner hekim gelmese de nufusun önemli bir kısmının il dışına çıkması nedeniyle ve içinde bulunduğumuz ramazan ayının da etkisiyle hasta sayılarındaki düşüş birden çok Aile hekiminin olduğu ASM lerde esnek çalışmayı mümkün kılıyor. Tek hekimli ASM lerde esnek çalışmanın kalkması depremzede hekimlerde sorunlara yol açmakta. Aynı şekilde merkez ve ilçe devlet hastanelerine rotasyonerlerin gelmesi ve şehir hastanesinin acil dışında hizmet vermemesi, hasarlı şehir hastanesi kadrosundaki hekimlerinin Yörük Selim hastanesinde çalışması esnek mesaiye imkan tanıyor. İlçe Devlet Hastaneleri acil servisleri çalışıyor. Poliklinikler kademeli olarak açılıyor. Servis hizmetleri henüz pek yok. 5 yıl önce yapılan Türkoğlu hastanesi ağır hasarlı ilçe sağlık müdürlüğüne taşınmış, 12 gözlem yatağı ve sınırlı sayıda poliklinik ve acil hizmeti veiyor. Pazarcık, Afşin, Göksu, devlet hastaneleri acil hizmeti ve bazıları poliklinik hizmeti veriyor. Servisler henüz açılmadı. Nurhak entegre hastanesi hasarlı. Açılan sahra hastanesi bir çadırda tek hekim var. Rotasyoner olarak gönderilmiş. Sahra Hastanesi fiziki yapısı ve donanımı çok yetersiz. Sağlık kuruluşlarındaki tüm hekimler esnek mesainin devam etmesini istiyorlar. En önemli ikinci talebin bu olduğu söylenebilir. Özellikle ailesi il dışına çıkarmış ya da küçük çocuğu olan bakıcı bulamayan hekimler bu konuya çok vurgu yapıyorlar. Dışarıdan gelen koordinatör yöneticilerin aksine kendileri de Kahramanmaraşlı ve depremzede olan yöneticilerinin, başhekimlerin sağlık çalışanlarına daha anlayışlı yaklaştıkları söylenebilir. Sağlık çalışanlarının depremzede olduğunu unutulmaması onlara yönelik yaklaşımlarda bunun göz önüne alınması hekimlerin en önemli üçüncü talepleri
İkinci basamağı il merkezinde bütüncül olarak değerlendirdiğimizde 600 yataklı şehir hastanesi seviyesi değişen oranda (!) hasarlı ve sadece acil hizmeti veriyor. Yakın dönemde hizmete girecek gibi görünmüyor. Bir ek hastane gibi hizmet veren Yörük Selim hastanesi 200 yataklı acil ve servisler hizmet verse de bazı bölümleri tam kullanılamıyor. (örneğin en üst kat sağlık çalışanlarının barınmasına ayrılmış.) Beş özel hastaneden ikisi yıkılmış. Şu an nufusun önemli bir kısmının il dışında olması ve ramazan ayı nedeniyle ikinci basamağa çok talep olmaması hizmetlerin bir şekilde sürdürülmesine olanak tanıdıysa da ilçe hastanelerinin de etkin tam kapasite çalışmadığı göz önüne alındığında Kahramanmaraşlıların şehirlerine geri dönmeye başlamasıyla ikinci basamak sağlık hizmetlerinde sıkıntı yaşanacağını öngörmek ve tedbir almak gerekiyor.
Bu durum bize aynı zamanda yeni yapılan şehir hastanesi ile ilgili birçok soruyu da beraberinde getiriyor.
Şehrin merkezindeki hastaneleri kapatıp, devasa ölçekte hastaneler yapmak bu hastanelerin bir şekilde devre dışı kalması durumunda ciddi sorunlara yol açabilir.
Şehrin epeyce dışındaki bu hastaneler böyle felaketlerde felaketzedelerin sağlık hizmetlerine erişimini daha da güçleştirmektedir.
Kuruluşunda zemin etüdleri olumsuz olmasına karşın ısrarla devasa binaları buralara yapanların sorumlulukları ne olacak? Hesabını kim verecek?
Sorular çoğaltılabilir.
Kahramanmaraş merkezinde bulunan 5 özel hastaneden ikisi ağır hasarlı hizmet veremiyor. Diğerleri az hasarlı. Ağır hasarlı hastaneler çalışmadığı gerekçesiyle sağlık çalışanları hiçbir ücret alamamışlar. Önceki aylara ait ödemeler yapılıyor. Kamu sağlık çalışanlarına göre bu açıdan daha sıkıntılılar. Sağlık hizmeti vermeye devam eden özel hastanelerin ise deprem nedeniyle sıkıntıda olduğu, SGK dan geç tahsilatlar nedeniyle zaten 4-5 ay geriden yapılan ödemelerin daha da gecikebileceği öngörülüyor. Hekimler ödemelerde zorluklar yaşanabileceği şeklinde kaygılar taşıyorlar. Benzer şekilde başkaca birçok belirsizlikler sağlık çalışanlarının yakın dönem için karar vermelerini zorlaştırıyor. Belirsizliklerden dolayı ne yapacaklarını bilemeden hayatlarını sürdürmeye çalışmak hekimlerin diğer bir önemli sorunu Az sayıda İli terk eden hekimlerin yanı sıra kamuda çalışmak için başvurular var. Şehirde yaşayanların il dışına çıkmaları nedeniyle azalan nufus ve hasta başvurularının azalması özel hastane idarecilerini düşündürmekte. Deprem nedeniyle ayrılan hekimlerin yerine yeni hekim bulmakta da zorlandıklarını ifade ediyorlar.
Depremden önce 600’ü özelde toplam 800 hastanın diyaliz hizmeti almakta olduğunu, deprem sonrasında bu sayının yarı yarıya azaldığını ve şimdilerde giderek artmakta olduğunu öğrendik. Bir özel ve bir kamu diyaliz merkezi hasar nedeniyle çalışamazken üç özel diyaliz merkezinde ve 9 kamu kurumunda diyaliz hizmetleri sürdürülmektedir.
Depremin hemen sonrasında birçok sanayi tesisinde faaliyet durmakla birlikte ilk ay sonuna kadar işletmelerin yarısının faaliyete geçtikleri öğrenildi. Deprem öncesinde de işletmelerin önemli bir bölümü İSG hizmeti almıyordu. Deprem sonrasında birçok işletme faaliyete geçmelerine rağmen işyeri hekimlerine İSG hizmeti almayacaklarını belirtmiştir. Yaşanan birkaç önemli iş kazası ile zor durumda kalan işletmeler hemen İSG hizmeti talep etmişlerdir. İşyeri hekimlerini işletme sayısı kaybı %50 oranındadır. İşyeri hekimleri de özel sağlık kurumu çalışanı hekimler gibi ücretlerinde azalma, gecikme, emek sömürüsü gibi tehditlerle karşı karşıya
Hekimlerle yaptığımız görüşmelerde sadece sağlığı değil hayata dair başka birçok şeyi konuştuk. Zaman zaman duygusal anlar yaşadık. Yaşanmışlıkları dinlerken bazen gözlerimizin dolmasına engel olamadık. Meslektaşlarımıza dokunmak onları dinlemek, neler yapabileceğimizi konuşmak, sıcak samimi bir ortam oluşmasına ve bazen yeni dostlukların doğmasına olanak tanıdı. Dayanışma hepimize iyi geldi.
Hep diyoruz ya… Dayanışma yaşatır!