25 Mart-1 Nisan tarihleri arasında Kahramanmaraş merkez ve ilçelerinde gönüllü olarak görev alan Uzm. Dr. Zehra Mete, Dr. Mübetcel İlhan ve Dr. Melike Öktem ve bölgede bulunan Dr. Nihat Şahbaz meslektaşlarımıza bölgedeki gözlem ve çalışmalarını aktardılar.
Meslektaşlarımıza kısa notlar,
İzmir Tabip Odası gönüllüleri olarak gittiğimiz Kahramanmaraş’ta önceki ekip arkadaşlarımız gibi geçici yerleşim alanlarının ve sağlık hizmetlerinin incelenmesi, raporlanması için her gün programlı şekilde çalışmaları sürdürdük. Edindiğimiz bilgileri Türk Tabipler Birliği ve odamız ile paylaştık, ayrıntılar raporlarda bildirilecektir.
Kabaca gözlemlerimiz;
Şehire ilk girdiğimizde; “Fransız işgaline direnen Kahramanmaraş adeta siyasilerin, otoritenin rant hırsına direnememiş” diye düşündük. Sırtını Ahır Dağı’na güvenle dayayan şehir zamanla “karlı” yatırım olarak ovalara indikçe yıkım kaçınılmaz olmuş. Ovada adalar bazında ciddi boyutta yıkımlar var. Şehrin dörtte birinden fazla bina ağır yıkımla felaketin boyutunu gösteriyor. Ayakta kalan yapılarda gece ışık yanan daire sayısı çok az. Şehir; çadırkent, bir o kadar da mahalle-yol kenarlarına dağılmış çok sayıda bağımsız çadırlar ve güven duyulmayan binalarla sessizliğe bürünmüş.
ÇADIRKENT’lerde
* Çadır kurulumunda zemin, mesafe, yeterli alan, güvenlik gibi kurallara genel olarak uyulmadığı (üniversite kampüsünde Avşar1 vb istisnalar hariç).
* Yemek ve su ihtiyacının düzenli karşılandığı,
* Kadın ve çocuklara yönelik sosyal faaliyet alanlarının yetersiz olması, olan birkaç faaliyetin de, muhafazakar dernekler tarafından yürütüldüğü
* Sağlık hizmetlerinin geçici görevlendirmelerle düzensiz verildiği görüldü. Bağımsız, dağınık kurulan çok sayıda çadırın bu hizmetlere uzak olduğu görüldü. Hava koşullarının zorlayıcı etkisi, yaşlılık, engellilik, hastalık, bebekler, lohusalık gibi durumlar katlanılabilir bir yaşama hızla geçişi zorunlu kılmaktadır.
SAĞLIK HİZMETLERİ için ziyaretlerimizin bir kısmını Kahramanmaraş Tabip Odası ile birlikte yaptık. Bu hafta ASMleri gezdik. Meslektaşlarımızla sıcak buluşmalar gerçekleştirdik.
* Hekimlerin hemen hepsi ailelerini il dışına çıkarmış, esnek mesai ile çalışmaktalar. en önemli sorunları barınma.
*Pek çok zor koşulda olduğu gibi kendi travmalarını (depremzede olmak, çocuklarının “korkuyorum gitme” yalvarışları gibi)öteleyip işlerine konsantre olmaya çalışıyorlar.Depremzedelerin neden çalıştırılmaması gerektiğini tam da bu noktada konuşmalı ve ısrar etmeliyiz.
*Çalıştıkları binalar hafif hasarlı olsa da artçıların yapılara getirdiği yorgunluk ve risk gözardı edilmiş, güvenli çalışma ortamı sunulmamıştır.
*İşyeri hekimliği, özel hekimlik gibi kamu dışı hekimlerin deprem sonu yalnızca barınma sorunu değil, sıfır gelirle yaşam mücadelesi verdikleri unutulmamalı.
HAFRİYATLAR önemli bir sorun.Yalnızca “yığıntı” kaldırmak adına planlamadan, neden olabileceği sağlık sorunları düşünülmeden tehlikeli tehlikesiz hafriyatlar su kenarlarında tepeler oluşturmaktadır. Sokak aralarında ola yıkıntı kalıntıları da çocukların oyun alanı haline dönüşmektedir.
Şehir yavaş yavaş dönüşlerin başladığı, yardımların azaldığı sürece giriyordu.
Zor koşullarda bizlere güvenli ve merkezi kalacak yer hazırlayan odamıza, görünür görünmez emeği geçen her arkadaşımıza teşekkür ederiz.