İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, 11 Ocak 2023 tarihinde Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın haksız ve hukuka aykırı mahkûmiyet kararı kabul edilemez! konulu bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
Basın açıklamasına İzmir Tabip Odası Başkanı Prof.Dr. Süleyman Kaynak, İzmir Barosu Başkan Yardımcısı Av. Zöhre Dalkıran, TMMOB İKK Sekreteri Aykut Akdemir, KESK İzmir Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Mustafa Güven ve 26. Dönem CHP İzmir Milletvekili Zeynep Altıok katıldı.
Basın açıklaması İzmir Tabip Odası Başkanı Prof.Dr. Süleyman Kaynak okudu. Prof. Dr. Süleyman Kaynak, “Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancının 19 ekim tarihinde yaptığı bir basın açıklaması sonrasında, Türkiye’ye dönerek ve ifade vermeye de hazır olduğunu bildirerek, avukatları aracılığı ile açıklama yapacağını bildirmesine karşılık 26 Ekim Çarşamba günü gözaltına alınmış ve 3 kasım 2022 tarihinde, tutukluluğuna yapılan itirazlara rağmen tutukluluğu sürdürülmüş idi. İzmir Demokrasi Güçleri olarak gerek 26 ekimde ve gerekse 3 kasımda yine basın ile bir araya gelmek sureti ile İzmir Tabip Odası ve İzmir Barosu önünde, ortak basın açıklaması yapılarak, bu tutukluluğun hukuka aykırı olduğunu ve hemen serbest bırakılması gerektiğini ifade etmiş idik. 23 Aralık günü yapılan duruşmada dosyanın esası hakkında savcılık tarafından mütalaa sunulmuş ve fakat mahkeme, Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın hukuksuz ve gereksiz bir şekilde tutukluluk halinin devamı ve 29. Aralık 2022 de tekrar yeni bir duruşma tarihi verilerek sürdürülmüş idi. İddianamenin tekrarı niteliğinde olan seçilmişler üzerindeki anti demokratik uygulamalara yol açan ve hakimin vicdani takdir yetkisine de karışacak şekilde üst sınırdan cezalandırma talep eden bu mütalaa tam olarak hukuksuz bir talep idi. 29 Aralık duruşması sonrasında da yine tutukluluk hali hukuksuz bir şekilde sürdürülmüştür ve nihayet bugün 11 Ocak 2023 tarihinde, Dr. Şebnem Korur Fincancı ‘nın tutukluluğuna ancak son verilmiştir. Böylece: 77 günlük esaret nihayetinde son bulmuş görünmekte ve TTB MK Başkanının özgür bırakılmasıyla sadece bu açıdan hukukun gereği yerine getirilmiş olmaktadır. Yıllardır iyi hekimlik değerlerini ilke edinerek ülkemizde topluma yönelik sağlık hizmetlerinin bilimsel ve toplumsal gereksinimlere uygun biçimde verilmesi için mücadele eden meslek örgütümüz Türk Tabipler Birliği’ne yönelik siyasi projelerle bezeli bir süreçle karşı karşıya olduğumuz kanısındayız.Bugün Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı ‘nın tutukluğunun sona erdirilmesine rağmen hakkında verilen mahkûmiyet kararı bu sürecin devam ettirilebileceğinin göstergesidir. Haftalardır devam eden bu süreçte TTB ve tabip odalarının anayasal varlığına yönelik tehditler yanında hekim hakları, toplum sağlığı ve sağlıkta şiddet olgularına yönelik gündeminden taviz vermeden mücadelesine devam ettiği aşikardır. Meslek örgütümüze yönelik müdahale girişimlerinin karşısında durmaya; iyi hekimlik değerleriyle çalışılabilecek bir hekimlik ortamını geliştirmeye, meslektaşlarımızın hak kaybı ve mağduriyetlerine karşı mücadele etmeye, toplum sağlığını korumaya yönelik bir ışık olmaya devam edeceğiz…dedi.
İzmir Barosu Başkan Yardımcısı Av. Zöhre Dalkıran ise, “biz bu davanın bu yargılama sürecinin bu gözaltı sürecinin hukuki değil siyasi bir karar olduğunu siyasi olarak yürütüldüğünü o gün de söyledik bugün duruşmada da dile getirdik. Bu durum iktidarın tüm muhalifleri susturmak sindirmek için kullandığını 20 yıldır söylüyoruz söylemeye devam edeceğiz. Tabipler Birliği bu ülkede en güvenilir meslek örgütlerinden biri olmaya devam edecek. İyi hekimlik kazanacak. Dayanışma bu dönemde bizi yaşatan ve ayakta tutan tüm bu olumsuzluklara karşı bu mücadele kararının ortaya koymada en önemli etken. İyi ki var ve buna devam edeceğiz.”
TMMOB İKK Sekreteri Aykut Akdemir, “Meslek odaları olarak yıllardır bu ülke için vicdan olmaya devam ettik, devam edeceğiz. TTB Başkanı’nın 69 gün tutuklanmasıyla başlayan bu yargılama sürecinin mantıksızlığını ve bir sopa olarak iktidar tarafından kullanıldığının açık olarak söylemiştik. Bugün bir kez daha dile getiriyoruz. Bu davanın sonucu gösteriyor ki bütün tuşlara basmışlar artık bu davada Şebnem hanımın hala içeri tutabilecek herhangi bir gerekçe kalmadığı için iki yıllık bir cezayla son kozlarını oynuyorlar.” dedi.
KESK İzmir Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Mustafa Güven, “Demokrasi düşünce ve ifade özgürlüğünü yok etme hukuku yok etme girişimleri uzun süredir 2015’ten bu yana özellikle devam ediyordu. En son Türk Tabipler Birliği’ne yapılan, Şebnem hoca üzerinden yapılan saldırıyı zaten İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri olarak yanlış bulduğumuzu ve sonuna kadar bu emek meslek örgütleri olarak dayanışmamızı sürdüreceğimizi beyan etmiştik. Şimdi verilen karar çok önemli ama öte yandan bizim emek demokrasi mücadelecimizi daha da hissettiğimiz bir süreç. Türkiye’de hukuka güven olmadığının da bir kez daha tespit etmiş durumundayız. Eğer bir ülkede ortak hukuk yok edilirse düşünce ve ifade özgürlüğü ortadan yok kaldırılırsa aslında o ülke yok edilmiş olur.” dedi.
26. Dönem CHP İzmir Milletvekili Zeynep Altıok yaptığı konuşmada, “şiddetin ve baskının bir düzen haline getirmek istendiğini tanıklık ediyoruz. Hep birlikte her gün darp edilen öldürülen hekimlerin olduğu bir ülkedeyiz, kadın cinayetleri çocuk tacizleri, sürerken şiddet bu düzenin içerisinde alabildiğine özgürce kendine yer bulurken, katillerinin ve bu karanlık işleri örgütleyenlerin yargılanmadığı, ceza almadığı tutuksuz davalarla kolaylaştırıcılık da serbest bırakıldı bir dönemde düşünenlerin hak savunanların ve en temel hak olan örgütlülüğün dile getirdiği kişilerin yargılandığı, onların tutuklandığı kurmaca davalarla susturulmaya çalışıldı bir süreçteyiz. Susturmalar ilk değil bugün burada bir araya geldiğimiz Ocak ayı gerçekleri söyleyen gazetecilerin sırasıyla Metin Göktepe‘nin, Uğur Mumcu’nun, Muammer Aksoy’un cinayetlerle bizden koparılan, susturulan ardından 1 Şubat‘ta da Abdi İpekçi cinayetine bağlanan bir sürecin yıl dönümü. Aynı zamanda ve tamamı adaletsiz bırakılan bu susturmaların ardından şimdi de düşünenlere sorgulayanları yargılamak, cezalandırmak yöntemiyle susturmak isteyen bir iktidarla karşı karşıyayız. Tıpkı çoklu baroların yaratıp sessizleştirmek isteyenler, sarı sendikalar yaratarak kendi sendikaların üzerinden sendikaları etkisizleştirmek isteyenler gibi TTB’yi de bir hedef olarak gören meslek örgütlerini sindirmek, sessizleştirmek isteyenler aynı yöntemleri kullanmaya devam ediyorlar. Ama barış istemek, düzen istemek halkın sağlığı için çalışmak ülke barışı için çalışmak aslında bu yapılanmaların temel sorumlulukları arasındadır. Onlar dikkat çekmek, düşündürmek muhakemeyi tetiklemek, yasal temel haklardandır. Dolayısıyla geç gelen adalet, adalet değildir. Şebnem Korur Fincancı’nın geç gelen tahliyesi de yine sevinmemiz gereken bir durum değil! haklı olanın sonuna kadar yanında olacağımız, özgürlüklerimizi savunmaya devam edeceğiz.” ifadelerinde bulundu.