‘Bu sağlık sistemi iflas etmiştir’ konulu basın açıklaması 24 Kasım 2021 tarihinde İzmir Tabip Odası Konferans salonunda gerçekleştirildi.
Basın açıklamasına İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Nuri Seha Yüksel, İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyeleri Prof.Dr. Süleyman Kaynak ve Dr. Hakan Köse katıldı.
Basın Açıklamasının açılış konuşması İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Süleyman Kaynak tarafından yapıldı. Prof. Dr. Süleyman Kaynak, ‘son 20 yıldır sağlıkta dönüşüm programı adı altında Türkiye’deki sağlık sisteminde çok ciddi değişimler meydana geldi fakat geldiğimiz noktada hem bu sağlık politikasının birçok görevi de iflas etmekte olduğunu görüyoruz. Başta hekimler ve diğer sağlık personeli olmak üzere bu sistem içerisinde çok büyük hak kaybına ve zarara uğramış olduğunu sağlık çalışanlarının çok büyük kayıplara uğramış olduğunu görmekteyiz. Bu nedenle emeğimiz sömürülmediği ve gelecek kaygısı olmadan bilimsel ve etik ilkeler içerisinde halk sağlığını önceleyen sağlık sisteminde hekimlik yapmak istiyoruz. İstanbul’dan başlayan ve Kocaeli Bursa ve Eskişehir’e ilerleyerek Cumartesi günü de Ankara’da beyaz forumda buluşmak üzere bir beyaz yürüyüş başlatılmış bulunuyor. İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu olarak bu çerçevede basın bildirisi de sizlerle paylaşmak istiyoruz’ dedi.
Basın Açıklaması İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Nuri Seha Yüksel tarafından okundu. Dr. Seha Yüksel, ‘Neoliberal politikaların sağlıkta çöküşü getiren Sağlıkta Dönüşüm Projesi hekimler ve tüm sağlık çalışanlarını olanca acımasızlığı ile tüketerek olumsuzluklarını toplumun kılcal damarlarına dek yaydı. Koruyucu sağlık hizmetlerinin terk edildiği, sağlık hizmetlerinde basamaklandırmanın kaldırıldığı, kışkırtılmış sağlık talebi üzerine kurulan sistem toplumun nitelikli sağlık hizmeti alma hakkını ve hekimlik değerlerini derinden sarstı. COVID-19 pandemisi ülkemizde olduğu gibi tüm dünyada koruyucu sağlık hizmetleri olmadan hastalık ve salgınların önlenemeyeceğini göstermiş, tüm dünyada ekonomik öncelikler temelinde yönetilen salgının bedeli ağır olmuştur. Ülkemizde de iktidarın tercihini toplumdan yana kullanmadığı, salgının bilimin gereklerine göre değil ekonominin ihtiyaçlarına göre yönetildiği bir sürece hepimiz tanıklık ettik. Toplumu, yerel yönetimleri, emek-meslek örgütlerini, bilim insanlarını, demokratik kitle örgütlerini salgınla mücadele sürecine dahil etmeyen iktidar, güvenlikçi anlayışın ötesine ve pandeminin yıkıcı sonuçlarının önüne geçememiştir. Bu yangın söndürülemediği gibi yurttaşlarımızın, sağlık çalışanlarının ölümleri durdurulamamış ve Türkiye, tüm pandemi dönemi boyunca COVID-19’a bağlı en çok vaka ve ölümün görüldüğü ülkelerden birisi olmuştur. Pandeminin gerektiği gibi yönetilmemesi, sağlık sisteminin iflası ile ertelenmiş sağlık hizmetlerine bağlı pek çok hastalık sonucu çok sayıda insanımızı yitirdiğimiz fazladan ölümlerin acısı da buna eklenmiştir. Tüm bu yaşananlara rağmen Sağlık Bakanlığı 2021 yılı bütçesi genel bütçenin ancak %5,7’ini oluşturmuş, salgında da koruyucu sağlık hizmetleri göz ardı edilmiştir. Bu bütçede halk sağlığı, salgınla etkili mücadele, sağlık çalışanlarının çalışma koşullarında iyileştirme yoktur. “Artık hastane önünde kuyruklar oluşmayacak” diye övünenler aylarca randevu alamayan yurttaşları evlerinde, telefon hatlarının ucunda, bilgisayar ekranlarında sanal kuyruklara yerleştirmiştir. Sanal kuyruklar 5 dakikada bir randevu verilerek, hekimler bir günde 100’den fazla hasta bakmaya zorlanarak çözülmeyeceği gibi, insanların erişemedikleri sağlığın bedeli daha fazla başvuru, daha uzun kuyruklar ve sonunda sağlıkta daha da katmerlenen şiddet olacaktır. “Karanlığa Karşı; Önlüğümüzün Beyazına, Özlük Haklarımıza, Halkın Sağlık Hakkına Sahip Çıkıyoruz” diyerek başlattığımız yürüyüşte bugün Kocaeli’nde olan yürüyüş kolumuz 25’inde Bursa’da, 26’sında Eskişehir’de meslektaşlarımızla, sağlık çalışanlarıyla, halkımızla buluşacak. Yürüyüşün sonunda Ankara’da yedi bölgemizden ve tüm illerimizden gelecek hekimler ve sağlık çalışanları ile 27 Kasım’da gerçekleştireceğimiz BEYAZ FORUM’da hep birlikte önümüzdeki dönemde daha iyi bir sağlık ortamı için birlikte mücadelenin yolunu açacağız.Sağlıkta özelleştirmeci, piyasacı politikaların durdurulması, sağlık hizmetlerinin toplumcu bir anlayışla yeniden inşa edilmesi, sermayeye değil sağlığa bütçe ayrılması için önerilerimizi, taleplerimizi ve mücadele yöntemlerimizi konuşacağız. Gün dayanışmanın, birbirimize güvenmenin, mesleğimizin taşıdığı güce güvenmenin, yaşam ve sağlık haklarımızı savunmanın ve geliştirmenin günüdür. Emeğimiz üzerinden kendini var eden sermayeye, idarecilere dur demenin “Biz birlikte güçlüyüz”ü göstermenin günüdür. Emeğimiz Sömürülmeden ve Gelecek Kaygısı Olmadan, Bilimsel ve Etik İlkeler İçinde Halk Sağlığını Önceleyen Sağlık Sisteminde Hekimlik Yapmak İstiyoruz. dedi.
Basın Açıklaması metni için tıklayınız…
İzmir Tabip Odası Yönetim Kurlu Üyesi Dr. Hakan Köse ise, ‘27 Kasım Cumartesi günü Ankara’ dayız, niye Ankara’dayız, emek bizim söz bizim demek için, iyi hekimlik değerleri için, Sağlıkta şiddete dur demek için, insanca onurlu bir ücret için, toplum ve halk sağlığını piyasacı sağlığa mahkum etmemek için, en önemlisi birlikte olmak ve dayanışmak için Ankara’dayız.’ ifadelerinde bulundu.
Soru ve cevapların ardından basın açıklaması sona erdi.