İzmir Tabip Odası Hekim Meclisi Olağan Toplantısı 4 Haziran 2020 tarihinde TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman'ın katılımıyla gerçekleştirildi.

06.06.2020

İzmir Tabip Odası Hekim Meclisi Haziran 2020 olağan toplantısı  telekonferans yöntemiyle  37 meslektaşımızın katılımıyla gerçekleşti. Toplantının açılış konuşmasını  Hekim Meclisi Başkanı Dr. Yıldıray Orhon yaptı ve   "Normalleşme sonrası nasıl çalışmalıyız?"  konusu için  sözü  TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman'a  verdi :

 Dr. Sinan ADIYAMAN, yeni normalleşme değil bu süreci  “yeni açılma” olarak adlandırmanın daha uygun olduğunu söyledi.  Bu süreçte başka hastalıklara sahip olan bireylerin sağlık hizmeti alamadıkları, pek çok kişinin evlerinde öldüğünü ifade etti. Dünya Sağlık Örgütü kısıtlayıcı tedbirlerin yavaş yavaş kaldırılmasının bazı mevcut veriler ışığında olması gerektiğini belirttiğini açıkladı. Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan verileri yetersiz bulduklarını, en az 3 haftadır 36.000 aktif hasta sayısı olduğunu istatiksel olarak düşündüklerini belirtti. DSÖ’nün 14 gün boyunca aynı miktar ya da artan miktarda test yapılması gerektiği, ona göre tedbirlerin alınması gerektiğini bildirdiğini, ancak ülkemizde şüpheli olgulara test yapıldığını belirtti. Hasta sayısının azaldığı, hastaların önemli bir bölümünün pnömoni olarak gelmediği, virüsün mutasyona mı uğradığı yoksa virulansının mı azaldığının henüz bilinmediğini ifade etti.  14 gün içinde test sayısı artışının verileri ve mevcut durumu daha doğru olarak yansıtabileceğini belirtti.  Antep’te Mayıs ayına göre hasta sayısının 5 katına çıktığını, Mersin’de Şehir Hastanesinin dolduğunu, özellikle Manisa Turgutlu’da hasta sayısının çok arttığını, filyasyon yapılmadığını, Marmaris’te 15 gündür olgu yokken son 3 gündür şehre girişler nedeniyle hasta görülmeye başlandığını, Diyarbakır, Van, Batman, Artvin, Tekirdağ, Kırşehir gibi şehirlerde hasta sayılarının oldukça arttığını bildirdi. Açıklanan ölüm oranlarının azalması ile başarı varmış gibi gösterilmeye çalışıldığını söyledi. TTB olarak, İstanbul Tabip Odası ve UDEK ile beraber cerrahi tıp derneklerinin başkanlarını davet ettiklerini,  bu süreçte “elektif cerrahi nasıl olmalıdır” tartışıldığını, birinci dalga pandemi sürecinin daha henüz sönmediği, belki pikler olabileceği,  sonbaharda da ikinci dalganın olacağına kesin gözüyle bakıldığını ifade etti. İlgili toplantıda Anestezi grubunun  bütün hastaları COVİD olarak değerlendirilemeyeceği, klavikula üzeri işlem yapan hekimlerin mecbur kalınmadığı sürece işlem yapılmamasının önerildiğini, Bakanlık tarafından yayınlanan Sağlık Kurumları Çalışma Rehberi’nde ameliyatlarda hastanın şikayeti yoksa PCR yapılmasının zorunlu olmadığı ibaresinin bulunduğunu  ancak ilgili toplantıda mümkünse preop bütün hastalara PCR yapılmasının önerildiğini,  %40-50 yalancı negatiflik verilmesine rağmen testin yapılmasına karar verildiğini belirtti.  Özellikle haziran ayı ortalamaları görülerek operasyonlara karar verilmesinin de konuşulduğunu sözlerine ekledi.  Şu anda yapılan açılım ile toplumsal bağışıklık için %50-60 kişinin enfekte olması gerekmekte, ancak mevcut durumda %5 civarında olduğu,  65 yaş üstü kişilerin çok bunaldığını, ev kazaları, psikolojik sıkıntılar oluşmaya başladığını, bütün kurallara bu grubun uyduğunu söyleyerek sözlerine son verdi.  Bir soru üzerine Dr. Sinan Adıyaman anikor testin  %90 üzerinde doğruluk oranına sahip olduğu, antikor testleri ile tarama testleri yapılması gerektiği, bu testlerin tüm ülkede yapılması gerektiği ve Testin yakın zamanda geldiğinin  doğru olduğunu söyledi.

Dr. Mübetcel İLHAN, yeni açılım süreci ile ilgili olarak Dr. Feride Aksu Tanık tarafından DSÖ kriterleri ile ilgili  geçen ayki toplantıda konuşulduğu, bundan sonrasında esnek çalışmaların sağlanması,  virüs yükünün azaltılması açısından iyi olacağı, yoğunlukların nasıl olacağını ön gördüklerini, bu nedenle virüs yükü artacağının aslında belli olduğu, özellikle sağlık alanında esnek çalışma ve randevulu çalışmanın önemini vurguladı. Ayrıca sağlık çalışanlarının çalışma kurallarına ve özene uymaları, toplumsal süreç açısından da önemli olduğunu ifade etti.

Dr. Lütfi ÇAMLI, bilimsel verilere uymayan bu açılma sürecinin getirebileceği sıkıntılar ile ilgili kaygılarını dile getirdi. tedbirleri bir anda gevşeten İran örneğini hatırlattı. Önlemlerin gevşemesi ile ilk gevşeme öncesinden çok daha fazla vaka olduğunun bilgisini verdi. Bu açılım süreci ile sanki herşeyin bittiği, geçtiği algısının yaratıldığı bir anda herşeyin eski hale döndürülmeye çalışıldığını, bütün bunların sonunda  bir felaketle karşılaşmamayı dilediğini söyledi. Kamu çalışanlarına idari izin gelip özel sektörde çalışan kronik hastalara idari izin gelmemesi, gebelerin çalıştırılması, aile hekimlerine yüklenen yükler ile ilgili itirazları olduğunu belirtti.Dr.Lütfi ÇAMLI İzmir İl Sağlık Müdürlüğü’ne yazı yazıldığını, test sayıları, sağlık çalışanı ve koşullarla ilgili verileri istediklerini söyledi. Henüz yanıt gelmediğini ifade etti.  

Dr. Funda BARLIK OBUZ,  İzmir’de 501 sağlık çalışanının bu süreçte enfekte olduğu, son günlerde bir sağlık çalışanın Dr. Suat Seren Tepecik Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi EAH’de olduğu, kontrol amaçlı yoğun bakımda izlendiği bilgisini edindiklerini, yeni olgu bildirilmediğini söyledi.

Dr. Cemal GÜVERCİN, 2006 yılında kuş gribi ile ilgili görevlendirildiğini, pandemi olasılığı ile ilgili çalıştıklarını, beklenen sonuçların olmadığını, halk sağlığı tedbirleri ve birinci basamak hizmetlerinin bu süreçte ne denli önemli olduğunu fak ettiğini ve bu hizmetlerin önemini vurguladı. İzmir TO’na çalışmaları nedeniyle teşekkür etti.  Pandemi sürecini genel olarak değerlendirmek istediğini belirtilerek sosyal, siyasal kazanımlar olduğunu, 1. Basamak ya da dahili hastalarda defansif tıbbın yerleşebileceği riskinin olduğunu, pandemi baskısı ile hekimlerin hastalara daha az dokunabileceği, laboratuvar ve radyolojiye daha çok yüklenebileceği, yaşamın tıbbileştirilmesi riski olabileceği ve mevcut kısıtlamaların ileride izleme gibi durumlar ortaya çıkarıp mahremiyetin bozulabileceği ile ilgili kaygılarını ve öngörülerini  dile getirdi.

Dr. Yıldıray ORHON, bir dahiliye uzmanı arkadaşı  ile görüştüğünü, randevu sisteminin düzenlenmesi, sevk zincirinin yeniden gündeme gelmesi gibi durumların planlanmasının önemli olduğunu, planlama ve düzenleme yapılmaz ise pek çok riskli durumun ortaya çıkabileceği ile ilgili görüşlerini aktardı.

Dr. Aydan TAKA KÜÇÜK, Tepecik EAH’de 1 Haziran itibari ile normalleşme sürecine geçildiği, enfekte hasta sayısının azaldığı, bazı COVİD servislerinin kapatıldığını belirterek 8.30 da poliklinikler başlatılacağı, 8.30-9.30 arası randevusuz gelenler, 9.30 sonrası randevulu ve 30 hasta bakılacağı ile başhekimlikten talimat aldıklarını ancak bu sistemin yürümeyeceği, insanların istedikleri saatlerde geleceğini, bekleme salonu yükünün azaltılamayacağını dile getirdi. Saat 21’e kadar olan mesai ile ilgili olarak daha önceki yıllarda bu konunun gündeme geldiği, bu durumun gerçekçi olmadığı ve reddettiklerini , ancak Temmuz ayında ek mesai uygulamasına başlanacağını bildirdi.

Dr. Nuri Seha YÜKSEL, ASM’lerdeki süreci anlattı. Esnek mesai neden devam etmeli, açılma sürecinde ne yapılmalı ile ilgili çalışmalarını Sağlık Müdürlüğü’ne ve TTB’ye bir rapor ile bildirdiklerini söyledi. ASM’lerde güvenli çalışma ile ilgili önerileri sunduklarını bildirdi. 2 yıl önce pandemi çalışmalarını ve yapılması gerekenleri konuştuklarını, daha önceden yapılmış rehberin bugün kullanıldığını belirtti. ASM’lerde randevulu sistemle hasta muayene edilmesi sağlanabilirse sevk sisteminin tam olarak yürütülebileceğini söyledi. Hastaların hastaneye gitmek istemediklerini, bu nedenle ASM’lere başvurduklarını ve sürekli aradıklarını ve bu kişilerle yoğun uğraşı verdiklerini, mevcut sağlık sistemi yöneticilerinin aile hekimlerinden beklentilerinin oldukça yüksek olduğunu, bu yükü karşılamakta zorluk çektiklerini belirtti.  Randevulu sistem ve hastaya 20 dk ayrılması sürecinin sahiplenilmesi ile herkesin bunu öğreneceği ve bu sistemin yerleşeceğini sözlerine ekledi. Bu süreçte 235 ASM’ye ulaştıklarını, KKE temin ettiklerini, orada çalışanlar ile birebir temas kurmanın önemini ve çalışanların memnuniyetini gördüklerini ve İzmir Tabip Odası’nın bu alandaki çalışmaları ile öne çıktığını da sözlerine ekledi.

Dr. Mustafa VATANSEVER, İzmir Tabip odası’nın çalışmalarını takdir ettiğini belirtti.İşyeri hekimi olarak, servise binen, hizmet veren gündelik çalışan insanlarla birlikte olduğunu,  bilimi rehber edinen kişiler olarak topluma rehber olduklarını ve olunması da gerektiğini ifade etti.  Hekimler ve sağlık çalışanları kayıpları ve onların sorunlarına odaklanılmasının önemli olduğu, diğer meslek odalarının da kendi üyeleri ile benzer çalışma yapmaları, ülke gündemi gereği bölünmenin olmasına izin verilmemesi, TTB’nin asli gücünün hekimler ve sağlık çalışanlarından geldiği ve onlarla temas edilmesinin sağlanması, topluma mesajlar verildiği gibi üyelerine de aynı oranda mesaj verilmesinin sağlanmasının önemli olduğunu dile getirdi. 

Dr. Başak BAYRAM  hasta sayısının azaldığı, acillerde pek çok alandan hekim bulunurken normalleşme sonucunda bu hekimlerin kendi alanlarına çekildiklerini ifade etti. Önümüzdeki süreçte hekimlerin defansif tıbba yöneleceği, acilcilerin elinde yoğun bir hasta olduğu, bu hastaların sürecinin yönetilmesi ile ilgili güçlükler yaşadıklarını, bundan sonrasında hekimleri ziyaretlerin ve desteklerin büyük moral olduğunu söyledi, kısıtlı sayıda hasta alınabileceği bir süreçte hastaların acil servislere yükleneceği, 21’e kadar mesailerde acil servis hekimlerinin de düşünülmesi gerektiği, pek çok hastanede riskli işlem yapılacak, izolasyon yapılacak, pandemi için  uygun alanların olmadığı, bunların göz önünde bulundurulması, 2. Dalga için hazırlık yapılması gerektiğinden söz etti. Maddi destek bildirimi ve bildirilenin verilmemesi ile ilgili de motivasyonların azalmasına neden olduğunu bildirdi. İzmir için pozitif olgu sayısının azaldığını, 1/5 gibi pozitiflik varken bu oranın düştüğü, ancak sonraki haftaların belirleyici olacağını söyledi. Sosyo ekonomik düzeyi düşük olan bölgelerde hasta oranın daha fazla olduğu ifade etti. Hastalar daha çok genç iken 65 yaş üstü kişilerin sokağa çıkmaya başlaması ile yoğun bakım kapasitelerin yetmeyeceği kaygısını İtalya ile karşılaştırarak dile getirdi. Ortalama yaş grubu genç-orta yaş grubu iken mortalite oranının çok da iyi olmadığını sözlerine ekledi.  Dr. Başak BAYRAM, sonraki süreçte kişisel koruyucu ekipmanların bittiği, kalitesizleştiği, üreticilerin standartlara uyması, KKE kullanılmadığında kişilerin enfekte olduğunu ve standartlar ile ilgili çalışma yapılmasını talep etti.

Dr. Hakan KÖSE, sağlıkta şiddet ve performans sistemi ile ilgili sorunların unutulmaması, hele ki bu süreçte performans sistemi değil hak ettikleri ödemelerin sağlanmasının önemini dile getirdi.

Dr. Oya Otyıldız, çevre sorunlarının da bu süreçte devam ettiği, Efem Çukuru’nda şirket çalışmalarını ve alanını 2,5 kat arttırdığı, çevre komisyonunun yaptığı başvurular ve açtığı davalar ile daha önce alınmış olan uygunsuz ÇED raporunu ilgili mahkemenin iptal ettiği, şirketin ruhsatını iptal edilen ÇED raporuna göre aldığı için şirketin kapatılmasının uygun olacağı ile ilgi bilgi verdi. Pandemi süreci devam etse de bu sürecin bir süre sonra biteceği ancak önemli bir konu olan çevre sorunlarının göz ardı edilmemesine vurgu yaptı.

Dr. Zafer ŞİŞLİ, geçen hafta gebe olan bir hemşiremizin öldüğü, idari izinlerde ayrımcılık yapılmamasının sağlanması, randevulu çalışma ve temiz alanla çalışmanın önemini vurguladı. 5 dk’da bir hasta bakılan eski sisteme dönülmemesinin önemi vurgulandı. Bunun kamuoyuna duyurulmasının, açıklanmasının daha yararlı olacağını sözlerine ekledi. Kamu sağlığının ne denli önemli olduğu, eski zihinsel ezberlere dönülmemesinin sağlanması, pandemi ile kamu sağlık sisteminin öneminin toplum tarafından görüldüğü, sağlık sisteminin yapısının bu fırsat ile düzenlenmesinin önemini ifade etti.

Dr. Semih GÜNER, sürü bağışıklığı da denilebilen bir sürecin tüm ülkeler tarafından oluşturulmaya çalışıldığı, ülkemizde de sağlık sisteminin zorlandığı noktaya kadar belki bu açılma sistemine devam edilebileceğini ifade etti.

Dr. Sinan ADIYAMAN, sağlık çalışanlarına tarama yapılmasını hep vurguladıklarını, vurgulamaya da devam edeceklerini, TTB’nin gebe sağlık çalışanlarının da idari izinli sayılması için başvurduklarını, performans sistemi ile ilgili en baştan beri söyledikleri bu sistemin kaldırılmasının önemli olduğunu ve bu süreçte bu konuda da çalışma yapmak gerektiğini, KKE ile ilgili olarak da TMMOB ile beraber çalışma yapmak gerekebileceğini dile getirdi.

Hekim  Meclisi Divan Heyeti ve katılımcılar TTB Başkanı Dr. Sinan ADIYAMAN’ın da katılımı ve verdiği bilgilere teşekkür ettiler.

Bir sonraki hekim meclisinde görüşmek üzere  toplantı sonlandırıldı.


Bu haber 493 kez okunmuştur.