Nairobi Zirvesi Hedefleri Doğrultusunda Türkiye’de Üreme Sağlığı ile ilgili durum sunumu yapıldı.

11.02.2020

Cumhuriyetin Sağlık Kazanımları Konferanslarının beşincisi “Nairobi Zirvesi Hedefleri Doğrultusunda Türkiye’de Üreme Sağlığı ile ilgili durum “ sunumu Prof. Dr. Ayşe Akın tarafından  7 şubat 2020 de İzmir Tabip Odası Orhan Süren Konferans Salonunda gerçekleştirildi.

İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Funda Barlık Obuz’un hoş geldiniz konuşması ardından Prof Dr. Feride Aksu Tanık, izleyicilere   Prof. Dr. Ayşe Akın’ın öz geçmişini anlattı.
Daha sonra söz alan Prof. Dr. Ayşe Akın 1960 larda dünyadaki aşırı nüfus artışlarına demografik yaklaşımlarla çözüm arandığını, 1980 lerden sonra ise bu soruna daha çok sağlık açısından ve özellikle ana-çocuk sağlığı açısından yaklaşıldığını, 1995lerden itibaren ise soruna bireyin hakları açısından bakıldığını belirterek, bu yıllardan sonra nüfus planlamasının sürdürülebilir kalkınmanın en önemli koşullarından biri olduğunun kabul edildiğini ifade etti. 

Sunumunun devamında özetle şunları belirtti;
“1994 yılında Kahire’de gerçekleşen ICPD Konferansında çok önemli kararlar alındı. Soruna ilk kez hak temelli yaklaşıldı ve cinsel sağlığı da içeren üreme sağlığı tanımının ilk kez burada ortaya konuldu. Dolayısıyla kadınlarda 14-45 yaş grubunu hedefleyen ana çocuk sağlığı kavramından, kadının tüm yaşamını hedefleyen üreme sağlığı kavramına geçiş yapıldı.  1994 yılından sonra her 5 yılda bir ICPD kararları gözden geçirilerek değerlendirildi. Bu uygulamalarla anne ölümlerinde bölgeler arası eşitsizliklere göre değişim göstermekle beraber ortalama %50 azalma oldu. Doğurganlıkta ise %29 azalma oldu.

ICPD 25 Nairobi Zirvesinde bütün iyileşmelere rağmen gelinen düzeyin yeterli olmadığı, ülkelerin kendi  içinde bile eşitsizliklerin  olduğu, özellikle genç kadın ve adolesanda aile planlaması konusunda karşılanmayan gereksinimlerin %30lar düzeyinde olduğu,  istenmeyen gebeliklerin tahliyesi konusunda yeterli iyileştirmelerin yapılamadığı, kadın kanserleri ya da cinsel yolla bulaşan hastalıkların önlenmesinde yeterli yol kastedilemediği,  adölesan evlilikler  ya da cinsel kimlik eşitsizliği konusunun sorun olarak devam ettiği saptandı.

Bütün bu bitmemiş gündem için  sürecin hızlandırılması, sözcüklerin eyleme çevrilmesi, taahhütlerin hızla politik kararlılık ve şeffaf süreçler garantilenerek gerçekleştirilmesi gerektiği, yasaların güçlendirilerek güçlü bir şekilde uygulanması gerektiği, kadın erkek arası eşitlik kültürünün oluşturulmasının gerektiği  kararlarına varıldı. Bunların gerçekleşebilmesi içinde 2030 yılına kadar gerçekleşmesi istenen için 4 hedef konuldu:

1) Önlenebilir anne ölümlerinin sıfıra indirilmesi
2) Aile planlamasında karşılanmayan gereksinimlerin sıfıra indirilmesi
3) Kadına yönelik şiddet ve çocuk evliliği başta olmak üzere zararlı geleneksel uygulamaların sıfıra indirilmesi
4) Gençlere hakları bağlamında öncelik ve önem verilmesi, özellikle cinsel sağlık ve üreme sağlığı konusunda hizmet sunulması olarak belirlenen bu hedefler için sürecin hızlandırılması ve kimsenin geride bırakılmaması kararları alındı. 

Daha sonra ülkemizdeki üreme sağlığı konusunda yaşanan süreçlere değinen Prof. Dr. Ayşe Akın,  AÇSAP ların kurulması, Temel Sağlık Hizmetleri Yasası ve  2827 sayılı yasa gibi konulara değinerek bu dönemde yapılan uygulamalarla anne ölümlerinin % 53 den %2 lere azaldığını ifade etti. Son dönemlerde istenmeyen gebeliklerin tahliyesi konusunda yapılmak istenen kısıtlamaların  kamuoyunun tepkisiyle  şimdilik de olsa  engellendiğini belirtti. 

Önlenebilir anne ölümlerinin,  tüm anne ölümlerinin üçte ikisini oluşturduğunu, 2004 lere kadar anne ölümlerinde ciddi düşüş yaşanırken bu tarihten itibaren plato çizdiği, keza bebek ölümlerinde de benzer bir tablo olduğunu açıkladı. Günümüzde doğurganlığın teşvik edilmesini, eşitsizliklerin hala devam etmesini ve hala kadının tek başına karar verme gücünün sağlanamamasını bu süreçte yaşanan olumsuzluklar olarak açıkladı.  Anne doğurganlık hızının 2.3 ü inmiş olmasının asla nüfusta bir azalma yapmayacağını, nüfus azalacak diye korkulmasına gerek olmadığını sözlerine ekledi. Kontrasepsiyon konusunda yeterli hizmetlerin verilemediğini, aile planlamasında karşılanmayan gereksinim oranlarının  iki kat arttığını,etkisiz yöntem kullanımları da dahil edildiğinde  bu oranın çok daha yüksek olduğunu, oysa bu konuya hak temelli yaklaşılması gerektiğini vurguladı.

Konuşmasının son bölümünde bu tempo ile 2030 hedeflerine ulaşılmasının mümkün olmadığını belirterek, farkındalığın özellikle kadının farkındalığının artırılmasının gerektiğini, öncülük işinin önemli olduğunu ve sürekli savunuculuk yapılmasının gerektiğini açıkladı. Koruyucu hekimlik hizmetleri yönünden sorun alanlarının iyi ortaya konması gerekir diyerek sunumunu tamamladı. 

Daha sonra tartışma bölümünde sunum değişik açılardan değerlendirildi. Katkı ve soruların ardından İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Lütfi Çamlı güzel sunumu için Prof. Dr. Ayşe Akın’a teşekkür etti.

Bu haber 412 kez okunmuştur.