Bugün Türkiye’nin farklı cezaevlerinde, binlerce siyasi tutuklu ve hükümlünün yaklaşık 4 ayı aşkın bir süredir açlık grevi yaptığı, bu süreçte bazı tutuklu ve hükümlülerin yaşamlarına son verdiği bilinmektedir. En son bir grup tutuklu/hükümlünün de “ölüm orucu” sürecini başlattığını öğrenmiş bulunmaktayız.
Türk Tabipler Birliği’nin de üyesi bulunduğu Dünya Tabipler Birliği (DTB)’ nin , açlık grevlerinde hekim tutumu üzerine temel belgesi olan Malta Bildirgesi’nin giriş bölümü 1. Maddesinde belirtildiği üzere “Açlık grevleri genellikle taleplerini başka yollardan ortaya koyma imkânları bulunmayan kişilerin başvurdukları bir protesto biçimidir.”
Uzun bir süreyi geride bırakan bu son açlık grevleri büyüklüğü ve sonuçları açısından toplum olarak altından kalkamayacağımız bir insani kriz aşamasına varmıştır. Açlık grevlerinin ölümlerle ve kalıcı sakatlıklarla sonuçlanması olasılığı insan yaşamına en üst düzeyde saygı göstereceğine and içmiş biz hekimler ve sağlık emekçilerini derin endişeye sevk etmektedir.
Açlık grevleri izleme heyetlerinin ve bağımsız hukukçuların takipleri sonucu ortaya çıkan veriler açlık grevi yapan birçok tutuklu ve hükümlünün genel sağlık durumlarının bozulduğunu ve yaşamlarının kritik bir eşikte olduğunu göstermektedir. Cezaevlerindeki mevcut sağlık personeli sayısı ve revirlerin olanakları göz önüne alındığında açlık grevindeki binlerce tutuklu ve hükümlünün sağlık durumunun kurallara uygun bir şekilde takip edilebilmesi mümkün gözükmemektedir.
Açlık grevini sürdüren tutuklu ve hükümlülerin sağlığının geldiği kritik aşama, buna karşın yeterli sağlık takibinin yapılmadığına dair var olan iddialar cezaevlerinin bir an önce kapılarını bağımsız sağlık heyetlerine açması gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Yasaların eşit uygulanmasını sağlamak ve cezaevlerinde tutulmakta olan tutuklu ve hükümlülerin yaşam hakkını korumak devletin görevidir.
Evrensel bir değer olan yaşam hakkının her şeyden önce geldiğine inanan biz hekimler ve sağlık emekçileri, açlık grevlerinin olası ölüm ve geri dönüşü olmayan sakatlıklar ortaya çıkmadan önce sona erdirilmesi için gerekli insani duyarlılığın ve çabanın gösterilmesini istiyoruz. Geçmişte yaşanan acı olayların tekrar yaşanmaması için yetkilileri sorumluluklarını yerine getirmeye ve cezaevlerini meslek örgütlerinin ve bağımsız kurumların denetimine açmaya davet ediyoruz.
İzmir Tabip Odası