Aile Hekimlerinin Yaşadığı Sorunlar Her Geçen Gün Artıyor!

03.01.2019

2019’da  12. yılını dolduracak aile hekimliği uygulaması yeni yıla büyük sıkıntılarla girmekte olup yeni sözleşmeler endişelerle tek taraflı bir şekilde imzalandı.  Yıllar içinde sık sık değişen uygulamalar, yeni eklenen görevler, angaryalarla tükenen aile hekimleri, şu an ülkede yaşanan ekonomik durumun tanımının ifadesinin bile  krize dönüştüğü ortamda zorlanmaktadır. İşletmeye dönüştürülen Aile Sağlığı Merkezlerinin (ASM) son torba yasayla artık bir bilinmeze doğru sürüklendiğini düşünen Aile Hekimleri, 7151 sayılı sağlık torba yasasındaki “Aile hekimleri ferden veya müştereken personel çalıştırabilir ve işveren olabilir.” ifadesinin gelecekte  birinci basamak sağlık hizmetlerinde de piyasalaşmanın ve özelleşmenin habercisi olduğunu düşünmekte ve kaygılanmaktadır. Düzenlenmesi beklenirken ücretsiz izin hakkının torba yasada vekalet bırakılması şartına bağlanması Aile Sağlı Merkezi çalışanlarını son derece üzmüştür.

Kendine kayıtlı nüfusun koruyucu hizmetlerini veren, bağışıklama, bebek, gebe, loğusa ve yaşlı hastaların takiplerini yapan aile hekimleri, dört yüzün üzerinde farklı konuyla ilgili düzenlenmesi istenen raporlar nedeniyle büyük bir iş yüküyle uğraşırken bu işlem nedeniyle hakarete, baskıya ve hatta fiziksel şiddete uğramaktadırlar. Son torba yasayla sağlıkta şiddeti önleme konusunda bir ilerleme sağlanacağı belirtiliyorsa da beklenen olmamış hekimleri şiddetten koruyacak caydırıcı cezalar getirilmemiştir.

Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliğinin 3. maddesi b bendinde  Aile Hekimliği Biriminin ”Bir aile hekimi ile en az bir aile sağlığı elemanından oluşan yapıyı” ifade ettiği açıkça belirtilmesine rağmen yıl ortasında alınan resmi verilere göre İzmir ilinde 177  birimde Aile Sağlığı Çalışanı bulunmamaktadır. Yani 177 birimde  aslında yönetmeliğe göre aile hekimliği hizmeti uygulanamamakta  yaklaşık 460 bin vatandaş bu hizmeti gerektiği şekilde alamamaktadır. Bu eksiklik nedeni ile kendi birimindeki iş yükü yanında bu eksikliği gidermeye çalışan Aile Sağlığı Çalışanına kayıtlı yine en az 460  bin vatandaşın da  bebek izlem, gebe izlem ve eğitimi, loğusa bakım ve eğitimi eksik kalmaktadır. Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliğinin 16. madde 1 bend C fıkrasında da belirtildiği üzere ”Valilik Aile Sağlığı Elemanı olarak çalıştırılmak üzere ihtiyaç duyulan yerleri ve sayıyı belirleyerek kurumdan talepte bulunur. Bakanlığın önerisi ve Maliye Bakanlığının uygun görüşü ile pozisyon adedi belirlenir.”  Bu büyük eksikliğin; bebek ve anne ölümleri ile karşılaşmadan , koruyucu hizmetlerin aksamasına bağlı ciddi kayıp ve sağlık sorunları yaşanmadan, iş barışını bozacak durumlar oluşmadan  hızla giderilmesi valiliğin sorumluluğundadır. 

Yeni sözleşme döneminde kamu binalarının kiraları %46 artış göstermiştir. Özel binalarda hizmet veren aile hekimleri de bu ekonomik durumda yüksek kira artışları ile karşı karşıya kalacaktır. Asgari ücretteki artış çalışanlar için  tarafımızca yetersiz bulunmakla birlikte bu artışın Aile Hekimlerine “cari giderler” adı altında verilen ödenekle karşılanamayacağı görülmektedir. 2019 yılında bu ödenekte yeterli artış yapılmaması durumunda ASM’ler işlemez hal alacak ve ASM’de hizmet veren bir çok çalışan işsiz kalacaktır. Bunların yanı sıra  elektrik, telefon, internet ücretlerindeki artışlar yüksek enflasyon nedeni ile artan masraflar, tıbbi sarf malzemelerde yükselen fiyatlarla ASM’lerde hizmetin sürdürülmesi imkansız gözükmektedir.

Sabahın ilk ışıklarıyla başlayan geç saatlere kadar süren programlarda halk, sağlık konusunda yanlış bilgilendirilmekte, vatandaşın sağlığıyla ilgili yersiz kaygılar oluşturulmakta ve eksik bilgilendirme nedeni ile sağlık kuruluşlarına gereksiz başvurular olmaktadır. Bu bilinçli yayınlar piyasalaşan sağlığa yeni müşteriler kazandırırken, müşteri memnuniyeti esas alan bir ortamda koruyucu hizmetleri sürdürmek neredeyse olanaksız hal almaktadır. Kolay ulaşılabilirliği nedeni ile  bunun etkilerine en sık maruz kalan  aile hekimleri, tartışmaların , gereksiz isteklerin ve şiddetin merkezindedir.

SABİM ve CİMER’e yapılan şikayetlerin gereksiz olanlarının  Sağlık Müdürlüğünce elendiği ifade edilse de açılan soruşturmalardaki gerekçeler ya bu elemenin yeterli  olmadığını ya da bu gereksiz şikayetlerin,  kimi idareciler tarafından art niyetli olarak bazı aile hekimleri üzerinde mobbinge varan baskı unsuru olarak kullanıldığını düşündürmektedir.

Sağlık Bakanlığının merkezi birimleri arasındaki koordinasyon eksikliği belirgin bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Her gün yenisi eklenen yetersiz planlanmış, sahaya danışılmadığı açık uygulamalar aile hekimlerini tüketmektedir.

Bu zorlaşan şartlar nedeni ile hekimler artık Aile hekimliği sistemi içinde çalışmak istememektedir. Boş kalan ve yeni açılan 49 Aile Hekimliği Birimi için yapılan son yerleştirmede sadece 19 birim seçilmiş 30 birim boş kalmıştır. Bu yaklaşık 50 bin kişinin koruyucu sağlık hizmetinden mahrum kalacağının da bir göstergesidir.

Negatif performans, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durumun zorlukları yanında, kayıtlı hasta sayısı bakanlıkça düşürülerek gelirleri de azalacak aile hekimleri, mutsuz, yorgun ve endişelidir.Türk Tabipleri Birliği’nin  kamuoyuyla paylaştığı talepler dikkate alınarak sahanın görüşleri önemsenmelidir. Tek taraflı sözleşmeye mecbur bırakılan bu sistemde hekimlerin haklarını savunmak, halkın daha nitelikli ve eşit sağlık hizmeti almasını sağlamak için İzmir Tabip Odası olarak aile hekimliği sistemi içinde  koruyucu sağlık hizmeti sunan meslektaşlarımızın yanında olacağımız bilinmelidir.

İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu

TTB Aile Hekimliği Kolu 2019-2020 Sözleşme Dönemine İlişkin Taleplerimiz

Bu haber 563 kez okunmuştur.