Türk Tabipleri Birliği tarihinde Merkez Konseyi üçüncü kez yargılanıyor!

17.12.2018

Türk Tabipleri Birliği ile dayanışmak için 27 Aralık 2018 Perşembe günü saat 09.00’da Ankara Adliyesi’ndeyiz!

“Savaş Bir Halk Sağlığı Sorunudur” başlıklı açıklama nedeniyle TTB Merkez Konseyi yöneticilerine açılan dava, 27 Aralık 2018 tarihinde Ankara’da 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlanacak.

TTB hekimlik meslek etiği değerlerini savunduğu, emek, barış ve demokrasi mücadelesi verdiği için daha önce de yargılanmıştır. Bu dava; TTB’nin tarihinde, Merkez Konseyi hakkında açılan üçüncü davadır.

İlk dava Kasım 1985’te açılmıştı. Bu davanın gerekçesi; dönemin Merkez Konseyinin idam cezasının kaldırılmasını istemesi idi. İki nedenle idam cezalarına karşı çıkılıyordu. İlki hekimlik mesleğinin en temel kuralının insanları yaşatmak oluşu ve bu nedenle de hayatı sona erdirecek her eyleme karşı olunduğu idi. İkinci gerekçe, Dünya Tabipler Birliği’nin 1981 yılında hekimlerin ölüm cezasının uygulanmasında görev almalarının meslek etiğine aykırı olduğu yönündeki bildiriyi kabul etmiş olmasıydı. Ankara 3. Asliye ve Hukuk Mahkemesi’nde 29 Aralık 1985 tarihinde başlayan yargılamanın sonucunda, TTB Merkez Konseyinin idam karşıtı tavır almasının, TTB’nin amaçlarına aykırı olmadığına karar verildi.

İkinci dava Aralık 2000’deki açlık grevlerinde toplumu bilgilendirdiği ve Hayata Dönüş Operasyonuna karşı çıktığı için yine TTB Merkez Konseyine açıldı. Dönemin TTB yöneticileri açılan davaya karşı “Türk Tabipleri Birliği yöneticileri insan yaşamından daha değerli neyin olduğu sorusuyla yakından ilgilidir” demişlerdi. Merkez Konseyi üyelerinin görevlerine son verilmesi istemiyle açılan bu dava 15. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından reddedilmiş ve ceza soruşturması da takipsizlik ile sonuçlanmıştı.

Gezi direnişi sırasında “hukuka aykırı yetkisiz ve kontrolsüz, revir adı altında sağlık hizmet birimleri oluşturarak amaçları dışında faaliyet gösterdikleri” gerekçesiyle Ankara, İstanbul ve Hatay Tabip Odası Yönetim Kurulu ve Onur Kurullarının görevlerine son verilmesi talebi ile dava açıldı. Bu davalar da beraat ile sonuçlandı.

Hekimler savaşa neden karşıdır?

Günümüzde savaşlar meydan muharebeleri olarak yapılmıyor. Kentlerde, yerleşim yerlerinde çocukların, kadınların, yaşlıların kısaca sivil insanların yaşadığı yerlerde yapılıyor. Sivil insanlar ölüyor, yaralanıyor. Su ve kanalizasyon sistemi tahrip ediliyor, hastalıklar yayılıyor, tarım alanları yok ediliyor, açlık, kıtlık gelişiyor, insanlar göç ediyor. Sağlık sistemi tahrip oluyor, sağlık hizmetlerine erişim olanaksız hale geliyor. Kullanılan silahların fiziksel, biyolojik ve ruhsal etkileri, sivil insanlar üzerinde tam bir yıkım yaratıyor. Her koşulda insanların yaşamından, sağlığından yana olan hekimler, bu etkileri nedeniyle her türlü silahlı gücün kullanıldığı durumları önlenebilir bir halk sağlığı sorunu olarak tanımlıyor ve barışın acilen tesisini istiyorlar.

Evrensel hekimlik değerlerini içeren ve özde iyilik ve sağlık dışında bir talebin yer almadığı TTB’nin bu açıklaması nedeniyle en yukarıdan başlayarak yetkililerin yöneticilerimize yönelik aldığı tutum, yapılan açıklamanın niteliği ve içeriğinden çok, TTB’nin on yıllara varan araştırıcı, üretken, sorgulayıcı ve eleştirel bakabilen demokratik meslek kuruluşu kimliğine yönelik bir sindirme çabasıdır.

TTB kurulduğu günden bu yana, savaşlara karşı çıkmış, barışı savunmuştur. Bizler, halkın sağlık hakkını, hekimlik değerlerini savunmaya, geçmişte olduğu gibi bugün de yaşamdan ve barıştan yana olma tutumumuzu sürdürmeye devam edeceğiz.

Tüm hekimleri, sendikaları, demokratik kitle örgütlerini, barışın yanında yer alan halkımızı Türk Tabipleri Birliği ile dayanışmaya ve 27 Aralık 2018 Perşembe günü saat 09.00’da Ankara Adliyesi’ne bekliyoruz.

İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu

Bu haber 496 kez okunmuştur.