İzmir İl Sağlık Müdürlüğü tarafından muayenehane hekimlerine “E-Nabız Firma Kurum Eşleşmesi Olmayanlar Hakkında” konulu bir yazı tebliğ edilmektedir. Bu yazıda, Sağlık Bakanlığı’nın 2016-6 sayılı Sağlık Net Online ve E-Nabız konulu genelgesine atıf yapılarak 2017-2018 yıllarına ait veri gönderimlerinin tamamlanarak e-nabız sistemine anlık olarak veri gönderimlerinin yapılması gerektiği belirtilmekte, e-nabız veri gönderimi yapılabilmesi gerekli olan yazılımın temin edilmesi, firma kurum eşleşmesi yapılması gerektiği belirtilmektedir.
Bilindiği üzere, Sağlık Bakanlığı, hastaların sağlık verilerinin Sağlık Bakanlığı merkezi sistemine bir yazılım aracılığıyla gönderilmesine ilişkin uygulamayı hayata geçirme girişimini uzun süredir devam ettirmektedir.
TTB, bu uygulamaların kişisel verilerin korunmasına ilişkin temel ilkeleri ihlal ettiği, hasta mahremiyetine ve hekimlerin sır saklama yükümlülüğüne yönelik sakıncalar içerdiğini vurgulayarak sorunu birçok platformda dile getirmiş, düzenlemelerin geri alınması için gerekli girişimlerde bulunmuş ve düzenlemeleri yargıya taşımıştır.
Sağlık Bakanlığı’nın E-Nabız ve Sağlık Net uygulamalarına ilişkin geçmiş yıllarda yaptığı düzenlemelere TTB tarafından açılan davalarda, Danıştay ilgili düzenlemeleri yasal dayanağı olmadığı ve kişisel verilerin korunması ilkesini ihlal ettiği gerekçesiyle iptal etmiştir. Bu düzenlemelerin dayanağı olduğu ifade edilen 663 sayılı KHK’nın 47. maddesi de, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Dolayısıyla E-Nabız ve Sağlık Net uygulamalarının yasal dayanağı kalmamıştır.
Bu süreçte, 2016 yılında Kişisel Verilerin Korunması Kanunu yürürlüğe girmiştir. Kanun ile sağlık verileri özel nitelikli kişisel veri olarak tanımlanmış, özel nitelikli kişisel verilerin ilgilinin açık rızası olmaksızın işlenmesinin yasak olduğu düzenlenmiştir. Sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel verilerin ancak kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbi teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işlenebileceği düzenlenmiştir.
Bu kanunun yürürlüğe girmesi sonrası, 20.10.2016 tarihinde, Kişisel Sağlık Verilerinin İşlenmesi ve Mahremiyetinin Sağlanması Hakkında Yönetmelik yürürlüğe girmiştir. Bu düzenleme ile kişisel sağlık verilerinin kaydedilmesi, işlenmesi ve aktarılmasına ilişkin düzenlemeler yapılmıştır.
Türk Tabipleri Birliği ve Türk Diş Hekimleri Birliği tarafından bu yönetmeliğin iptali istemiyle dava açılmıştır. Bu davada, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun uygulanabilmesi için gereken kurum ve kurulların henüz oluşturulmadığı, Kurul tarafından belirlenmesi gereken önlemlerin henüz tanımlanmadığı, veri sorumlusu sicili henüz oluşturulmadan hastaların her türlü bilgisinin anonim hale getirilmeden merkezi olarak kaydedilmesinin hukuka aykırı olduğu, 108 sayılı Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Kişilerin Korunmasına Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesinin iç hukuk kuralı olarak kabul edildiği, bu sözleşmeye göre sağlıkla ilgili kişisel verilerin özellikli veri kategorileri arasında sayılarak otomatik işleme tabi tutulmalarının yasaklandığı, devlet güvenliğinin korunması, kamu güvenliği, devletin mali menfaatleri veya suçların önlenmesi için zorunlu bir önlem teşkil etmesi; ilgili şahsın korunması ve başkasının hak ve özgürlükleri için zorunlu bir önlem teşkil etmesi halinin düzenlemenin istisnaları olarak belirlendiği, Sağlık Bakanlığı tarafından çıkartılan yönetmelikte, otomatik işleme tabi tutulması kararlaştırılan kişisel sağlık verileri için bu sözleşmede belirtilen istisnalardan hiçbiri bulunmadığı için hukuka aykırı olduğu vurgulanmıştır.
Sağlık verilerinin önemi ile bütün toplumun verilerinin bir merkezde toplanmasının yarattığı risk gözetildiğinde, ulusal ve uluslararası kurallarla belirlenen önlemler alınmadan sağlık verilerinin toplanmasına girişilmesi, hukuka aykırı olmasından da öte, bütün toplumun sağlık bilgilerinin ortalığa saçılmasına sebep olabileceğinden dolayı kesinlikle kabul edilemez. Ayrıca, sağlık bilgilerinin paylaşılacağı endişesi bazı özellikli alanlarda hastaların sağlık hizmeti almaktan kaçınmasına ya da kayıtsız yerlerde niteliksiz sağlık hizmeti almalarına sebep olacak, sağlık hizmetine erişimi kısıtlayabilecektir.
Yukarıda yer verdiğimiz süreç dikkate alındığında, meslektaşlarımızın şu aşamada herhangi bir işlem yapmamalarını, hasta bilgilerinin Sağlık Bakanlığına gönderilmesi konusunda bir yazılım almamalarını, konuyla ilgili olarak TTB tarafından yürütülen hukuki sürecin beklenmesini meslektaşlarımıza öneriyoruz.
Ayrıca hukuksal süreçte ortaya çıkacak yeni durumlar karşısında meslektaşlarımız ayrıca bilgilendirilecektir.
İZMİR TABİP ODASI