Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşları Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin 20. maddesinde bütün sağlık çalışanlarına tanınan eş durumu mazeretinden yararlanma hakkının tabip ve uzman tabiplere kısmen kısıtlanmasıyla ilgili 7. fıkranın yürütmesi durduruldu.
Danıştay 5. Daire tarafından, bireysel işlemle birlikte Yönetmeliğin ilgili maddesinin de iptali istemiyle açılan 2016/1628 E. sayılı davada; Devlet memurları ile ilgili genel yönetmelik kurallarıyla tanınan haklardan hekimlerin de yararlanması gerektiği, bunu engelleyen 20. maddenin 7. fıkrasının, dava konusu olan beşinci fıkra ile ilgili kısmının, hukuka açıkça aykırı olduğu ve uygulanmasıyla telafisi mümkün olmayan zarara sebep olabileceğine hükmedilerek yürütmenin durdurulması kararı verildi.
Karar’la, sadece hekimler için getirilmiş olan bir kısıtlama durdurulmuş oldu. Böylece hekimlerin aşağıdaki hallere uygun olarak çalışan eş sebebiyle eş durumu mazeretinden yararlanabilmelerine olanak sağlandı:
“ (5) Kamu görevlisi olmayan eşinin, atanma talep edilen yerde kesintisiz üç yıl sosyal güvenlik primi ödemek suretiyle kendi adına veya bir hizmet akdi ile işverene bağlı olarak çalışmış ve halen çalışıyor olması halinde, personelin yer değişikliği suretiyle ataması yapılır. Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamında çalışanlardan askerlik süresini borçlanıp primlerini ödeyenlerin askerlikte geçen süreleri üç yıllık süre kapsamında değerlendirilir.”
Danıştay 5. Daire tarafından, daha önce de eşi özel sektörde çalışan bir hekimin açtığı davada verilen karar ile hekimlerin eş durumu mazeretine ilişkin taleplerinin değerlendirilmesinde Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelik kurallarının uygulanması gerektiğine karar verilmişti.
http://www.ttb.org.tr/index.php/Haberler/hukuk-5559.htmlBenzer şekilde, Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelik kurallarının yanı sıra ulusal ve uluslar arası düzenlemelere atıf yapılarak, Sağlık Bakanlığı’nın hekimlerin eş mazeretine ilişkin kısıtlayıcı kuralları, “…aile birliğinin korunması ilkesine aykırı, Anayasa tarafından güvence altına alınan hakkın özüne dokunacak şekilde ve ölçülülük ilkesine aykırı olarak bu hakkı tamamen kullanılamaz hale getiren ve herhangi bir objektif ve makul ölçü içermeyen” kurallar olarak nitelenerek yürütmesi durdurulmuştu.
http://www.ttb.org.tr/index.php/Haberler/hukuk-5749
Bu haber 1604 kez okunmuştur.