Hürriyet Gazetesi Yazarı Melis Alphan’a Yanıt

20.01.2016

 

Hürriyet Gazetesi yazarı Melis Alphan, bir hastanın yaşadığı sorunlar ve sağlık alanına ilişkin uygulamaları konu ederek bir köşe yazısı yazmıştır.
 
Bir kısmı bu alana ilişkin bilgi eksikliğinden kaynaklanan köşe yazısı ile ilgili olarak Yönetim Kurulu üyemiz Dr. Süleyman Kaynak tarafından hazırlanan yanıt yazısı aşağıda paylaşılmıştır.
 
İzmir Tabip Odası
 
 
 
Sayın Melis Alphan ,

18.Ocak 2016 tarihli Hürriyet gazetesinin 5. Sayfasında yer alan “ Hatası kol kestiren hekime kuş gibi ceza “ başlıklı yazınızı okudum ve bu konuda sizi bilgilendirmek üzere bazı bilgilerin paylaşılması gerektiğini düşündüm.

Öncelikle ,bu yazı  Sayın Toprak ailesinin başına gelen ve tıbbi  bilgi ve beceri eksikliği gösterilmiş olduğu anlaşılan süreci savunmak için ya da yermek için yazılmış bir yazı değildir. Olay elbette çok üzücüdür ve şu anda bilmediğimiz bir hukuki süreç sonlanmış görünmektedir ve aile bu süreç sonunda kendisini mağdur hissederek , bir de gazete ve basın aracılığı ile bu mağduriyetini kamuoyuna duyurmak ve maletmek istemiş olabilir. Bunu da gayet doğal karşılamak gerekmektedir.

Aileye ve genç Zehra’ya bu mağduriyeti nedeni ile üzüntülerini paylaşmak ve geçmiş olsun demek isterim.

Burada bazı eksiklikleri tamamlamak gerekmektedir :

1.  Yazınızda “Tıp Hukuku Uzmanı Avukat Sunay Akyıldız “  şeklinde bir avukat hanımın ismi kullanılarak , bazı bilgiler paylaşılmıştır. Ülkemizde Tıp Hukuku uzmanlığı şeklinde bir uzmanlık alanı yoktur. Adli Tıp Uzmanlığı vardır ve bu da Tıp Fakültesinden sonra yapılan bir uzmanlık dalıdır. Dolayısı ile burada kullanılmış olan titr muhtemelen kendiliğinden kullanılan bir ünvandır ve zaten ilgili web sitelerinde de , Sayın Sunay Akyıldız’ın bu tür uzmanlık ya da doktora eğitimi almış olduğuna dair bir belirti de yoktur. Zira hukuk dalında böyle bir doktora henüz yoktur ve  tıp alanında  da “uzmanlık “terminolojisi     “ doktora”  eğitimine tekabül etmektedir.  Bu hususu sadece  yazınızda “bold “ harflerle yazılmış görünen bir bilgi eksikliğini gidermek için vurguladım.

2.  Yine yazınızda , Avukat Halit Doğan olarak kayda geçmiş olan bir avukatın da , başka bir tıbbi olay üzerinden , tıbbi bilirkişilik müessesini toplam olarak eleştiren hatta suçlayıcı bir üslup kullandığı görünmektedir. Anlattığı süreç tekil olarak gerçekten doğru olabilir , bilmediğim bir konuda fikir yürütmek mümkün olmamakla birlikte , başka bir tekil olaydan hareketle , tüm bilirkişilik kurumunu suçlamak , en azından haksızlıktır.

3.  Bu iki hususa, yazı sahibi olarak sizin dikkatinizi çekmek , köşenizi kullanmak isteyen bazı çevrelerin ve meslek erbabının en azından , kullandıkları ünvanlarını kontrol ederek kullanmanızı öneririm , bu belki sizin ve köşenizin daha objektif olmasını sağlayacak ve bazı kötüye kullanımları engelleyecektir.

4.  Kısa olarak bazı bilgileri eklemek isterim :

Türkiyede şu anda 87 adet tıp fakültesi vardır ve tıpta uzmanlık  ( doktora ) vermekte olan kurum olarak ta 130 dolayında kurum vardır.

Bu sayı , dünyada tıp fakültesi sayısı olarak , nüfusa bakılmaksızın 5. sırada yüksek sıradır. Bu konuda tam bir plansızlık hüküm sürmektedir ve yaklaşık 20 dolayında tıp fakültesi talebi de YÖK’te beklemektedir.

Tıp fakültelerinin kontenjanları yıllık 12.000 dolayındadır ve Sağlık Bakanlığı , yetkisinde olmasa bile bunun azaltılmasını öngörmektedir. Çünkü kalite kaybının çıktılarını  bizzat yaşamaya başlamıştır.

Bunları söylememin nedeni : Türkiyede “ hekim açığı var “ diye ortaya atılan bir yanlış teori üzerinden hekim sayısı , hızla artırılmak üzere , altyapıdan yoksun çok sayıda tıp fakültesi açılmış ve sayı olarak artırılan hekimlerin , hekimlik kalitesi hızla düşürülmüştür. Bunu objektif olarak ölçme ve değerlendirme imkanımız yoktur ama , bu tür olayların artışı en azından bir zımni ölçektir.

Türkiyede sağlık sistemi ile temasa geçen insan sayısı Sağlık Bakanlığı verilerine bakarak , 2012 yılında yıllık olarak 8.2 müracaat olarak bildirilmiş olup , bunun 2015 yılı itibarı ile muhtemelen 12 ‘ye yükselmiş olduğu düşünülmektedir. Yani , her Türk vatandaşı , ayda ortalama bir defa sağlık sistemi ile temasa geçmektedir. Şu anda 76 milyon nüfusumuz olduğu düşünülürse , ülkemizde her sene 1 milyara yakın hasta kapasitesi olduğu görülecektir. Türkiyede 2013 yılında işletilmekte olan 310 AVM vardır ve bunların ziyaretçi sayısı , 1.6 milyar kişi olarak belirtilmiştir. ( Milli Gazete : 23.Şubat.2014 ) . Bunu sadece bir kıyaslama için koydum.

Bunlarla şunu vurgulamak istemekteyim : hekimler  ülkemizde çok fazla hasta bakmak zorunda bırakılmakta ve devlet hastaneleri ve özel kurumlar başta olmak üzere “performans “ sistemi denilen , parça başı ücretlendirme sistemi ile çalışmaya zorlanmaktadırlar. Bu da ortalama olarak hasta başına kalan süreyi 3 dakikaya kadar indirmektedir. Burada “özel hastane “ kaosundan söz etmek istemiyorum.  

Sağlık sisteminde elektronik randevu sistemindeki günlük işlem sayısı 6 milyon dolayına ulaşmıştır ( Habertürk Gazetesi : 12.09.2013 / 21. Sayfa).

Sağlık Bakanlığı verilerine göre Ülkemizde her 6 kişiden birisi yıllık olarak hastaneye yatmaktadır ve her 16 kişiden birisi de ameliyat olmaktadır.

Acil servislere gelince , kısa bir not : Türkiyede acil servislere başvuru miktarı artık yaklaşık olarak nüfusumuzun 1.5 katını geçmiştir. Bu rakam Sağlık Bakanlığı verilerine göre 2013 yılında 90 milyon idi. 2015 itibarıyla muhtemelen 120 milyonu geçmiş olabilir.

Acil müracaat sayısı gelişmiş ülkelerde yaklaşık olarak nüfusun %10-15 ‘i arasında seyretmektedir.

2013 yılında ilk altı ayda 6358 sağlık personeli kayıtlı şiddete maruz kalmıştır. (Bugün Gazetesi -14.08.2013 ). Öldürülenleri , siz bir basın mensubu olarak zaten biliyorsunuz.

5.  Yukardaki 4. Maddeyi ayrıntılı tutuşumun nedeni şudur, sağlık sistemi , ülkemizde maalesef bir oy kaynağı olarak kullanılmıştır. Sayısallaştırılmıştır. Kalite asla düşünülmemiştir.  İnsanlarımız , hekimle temas ettikleri anda , sağlık hizmeti aldıklarını sanmışlar , zira bu şekilde propangada altında tutulmuşlardır. Hasta ile sağlık personeli yüz yüze bırakılacak bir sistem kurulmuş , hekime ulaşım çok kolaylaştırılmış fakat , hekimin bu hizmeti vermesini sağlayacak , hukuki , maddi , fizik , teknik , mekânsal , personel vb. hiçbir destek verilmemiştir. Bugün bir gecede 500 hastanın giriş yaptığı acil servisler vardır. Hastaların hekime ulaşması o kadar kolaylaştırıldı ve buradan oy derlendi ki , sağlık kurumlarına gitmekle AVM’lere girmek arasında , vatandaş açısından fark kalmadı. Bu durumda , hekimlerden kaliteli bir hizmet vermesini beklemek elbette bir haktır ama bu hakkın organize edilmesi de hükümetlere aittir.

6.  Tıbbi hizmet aynı zamanda bir hukuki işlemdir. Yani devlet hastanesinde 3 dakika içinde hem tibbi hem de hukuki boyutu olan bir “insani “ işlem yapılmaya zorlanmaktayız. Buna karşılık ta , yukarda değinildiği gibi , bu işten gelir temin etmeye çalışan bir hukukçu ya da avukat kitlesinin de olması doğaldır. Ama bu maddi motivasyonla , iç yüzünü bilmedikleri bir sağlık sistemini ve bunu her türlü fedakarlıkla yürütmeye çalışan ve bunu 24 saate yayılmış olarak yapan hekim kitlesini , bu ülke korumak zorundadır. Yoksa korkarım ki giderek yaygınlaşan “ defansif hekimlik “  ile karşılaşılarak , kendimizi “gerçek “ tedaviye alacak hekimleri bulmakta zaman içinde zorlanabiliriz. Neden hekimlerin korunması gerektiğini , lütfen defansif hekimlik konusunu imceleyerek yeniden değerlendirmenizi öneririm.

Bu konu ne yazık ki çok detaylı ve uzun bir konudur . Çok kısa bir bilgilendirme yapmak istedim.

Saygılarımla.

Not : Kendimi tanıtmadan yazdığım için özür dilerim. Bir kısım unvan yazmak zorunda kaldım. Bunun için de  özür dilerim. Daha fazla bilgi için www.süleymankaynak.com adresini öneririm.

Arzu ettiğiniz taktirde , bundan 2 yıl önce İngiltere’de Avam Kamarasında yaptığım bir sunumun ( slayt sunumudur )  Türkçesini size sunabilirim. Bir saatlik ziyaret ve bir çay  yeterli olur.

 

Süleyman Kaynak

Türk Oftalmoloji Derneği Yüksek Danışma Kurulu Üyesi

Türk Oftalmoloji Derneği Geçmiş Dönem Başkanı

İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi

TOD Vitreoretinal Cerrahi Birimi Başkanı .

 

Süleyman Kaynak M.D. FEBO

Professor of Ophthalmology

Dokuz Eylül University

Medical Faculty

Ophthalmology Department

Medical & Surgical Retina Unit

İnciraltı – İzmir

Turkey

www.suleymankaynak.com

skaynak@retina-gm.com

Tel : +90 532 264 12 21

Tel : +90 232 412 30 53

 Fax : +90 232 464 28 22

 

 

 
Bu haber 2078 kez okunmuştur.