Türk Tabipleri Birliği' ne Açık Mektup !

02.09.2015

 

 

Sayı    : 15- 2531 -01                                                                           İzmir, 02.09.2015

 
 
TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
MERKEZ KONSEYİ BAŞKANLIĞI’NA,
ANKARA
 
Sayın
Merkez Konsey Üyeleri,
1. 21 Ağustos 2015 tarihinde DİSK, KESK ve TMMOB ile birlikte yaptığınız ortak açıklama,
2. 28 Ağustos 2015 tarihinde Tabip Odası Başkanlıklarına gönderdiğiniz yazı,
3. 1 Eylül 2015 günü Dr. Abdullah Biroğul'un Diyarbakır'da PKK tarafından öldürülmesi konusunda yaptığınız açıklama.
Bu 3 açıklamanızı, size ileteceğimiz öneri ve görüşlerimiz doğrultusunda yeniden değerlendirmenizi diliyoruz.
Açıklamalarınızda,
“Son yıllarda tüm ülkeye iyi gelen çatışmasızlık bitirildi”
“Silopi, Tatvan, Nusaybin, Lice, Silvan, Varto'da büyük çatışmalar yaşandı, ortalık kan gölüne döndü.
“Hastaneler, sağlık çalışanları saldırıya uğradı, aciller dahil sağlık hizmetlerine erişim sağlanamadı.”
“Bu savaş bizim savaşımız değil...”
”Bizler Kürt sorununda ölüm, kan ve gözyaşı dışında bir sonuç üretmeyen savaş/şiddet odaklı politikaların derhal terk edilmesini, barışçıl ve demokratik yollarla çözüm için gerekli adımların acilen atılmasını istiyoruz”
“..meslektaşımız Dr. Abdullah Biroğul  kendi aracıyla seyir halinde iken uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmiştir.”
“söylemleri ile mevcut çatışma ve şiddet ortamını tırmandıran herkes Dr. Abdullah Biroğul'un katlinden sorumludur.”
“TBMM görevini yapmalı, mevcut çatışma ve şiddet ortamı ivedilikle sonlandırılmalıdır”
“bu saldırıyı öfkeyle kınıyoruz ..... konunun takipçisi olacağız...”
şeklinde ifadeler kullanıyorsunuz.
Bu açıklamalarınızı bütün hekimler görüyor ve izliyor.
Bazı kişi ve kurumlar için kavramlarınız çok net ve açık. Örnek : AKP, TBMM, Saray, en tepedeki akıl, Sağlık Bakanı, iktidar, devlet... vb.
Ancak bazı kişi veya kurumların adı hiç yok.
Örneğin, sizin “savaş” diye tanımladığınız konunun bir tarafı olan ve meslektaşımızın içinde olduğu sivil plakalı bir araca ateş edip onu öldüren  PKK....
“Silah da bırakmayız, ülkeyi de terk etmeyiz. Taleplerimiz kabul edilmezse, Batı illeri de kan gölüne döner” diyen PKK liderleri...
“Artık T.C.'nin Valileri bizi yönetemez, biz özerklik ilan ettik” diyen BDP isimli partinin yönetici ve belediye başkanları....
Bu kişi ve kurumların adlarını açıkça hiç bir zaman yazamadığınız için “barış”, “can güvenliği”, “şiddet ortamı”, “çatışmasızlık”, “özgür yaşam”, “insan hayatı” gibi hepimizin sahip çıkacağı kavramlara ilişkin içtenliğiniz ne yazık ki hekimler tarafından sorgulanıyor ve inandırıcı bulunmuyor.
Aile Sağlığı Merkezinde ulusal bayrağımızı indirip örgüt bayrağını asan, meslektaşımızı silahla tarayarak öldüren bir örgüt apaçık ortadayken bile, ısrarla adını vermekten kaçınıp “barış”, “ateşkes” gibi kavramları dillendirdikçe, doğal olarak etnik ayrılıkçı terör örgütü PKK’nın siyasi hedeflerine destek görünümü veriyorsunuz.
Bu tutumunuzda ısrar ettikçe hekimler meslek örgütümüzden daha da uzaklaşıyor. Mesleğimiz için sarf edilen çabaların başarıya ulaşma şansı da azalıyor.
Ülkemizin gerçeklerine ve hekimlerin duyarlılıklarına özen göstermenizi diliyoruz.
 
İZMİR TABİP ODASI

YÖNETİM KURULU

Bu haber 3610 kez okunmuştur.