ÖZGECAN'LARA YÖNELEN BARBARLIĞI UNUTMAYACAĞIZ, UNUTTURMAYACAĞIZ !
Özgecan Aslan, henüz 20 yaşında, üniversite öğrencisi idi. Kamu hizmeti yapmak üzere konulmuş bir toplu taşım aracına bindi ve toplu taşım aracında tecavüze uğrayarak hunharca öldürüldü. Sonra yakıldı. Vicdanı olan tüm erkek ve kadınların başı sağolsun.
Aslında katledilen ve yakılan sadece Özgecan değildi. Kadının kamusal alanda var olması, yolculuk edebilmesine de bir saldırıydı bu. Özgecan'ı yakan alevler kadın ya da erkek, çoluk çocuk tüm insanlığımızı yakmıştır, kim bilir daha kaç kadın, kaç çocuk kadın yakılacak ya da tecavüze uğrayacak.
Maalesef Ortaçağda cadı avlarında, odun yığınlarının üzerinde kadınları cayır cayır yakan barbarlar bugün Türkiye’ deler. Sayıları her geçen gün artmakta. Sistem bunları türetmekte ve kendilerini Özgecan'ları yakarak göstermekteler.
Bugün, ülkemizde resmi rakamlarla her 1 dakikada 20 kadın dayak yiyorsa, her ay 34 kadın ve son 6 yılda 4000 kadın öldürülüyorsa ve binlerce kadın tecavüze uğruyorsa bunun bir sorumlusunun olması gereklidir. Ve tabii ki vardır!
Bunu sorumlusu bir başka ülkenin Başkanı'na “Sayın Obama’ya sesleniyorum, nerdesin başkan diyorum, biz siyasiler ülkemizde işlenen cinayetlerden sorumluyuz, Halk size oy verirken benim can güvenliğimi sağlamak zorundasınız diye oy veriyor“ diyen Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve yönetimi altındaki kadroların tümüdür.
AKP iktidarı kendisine oy verenlerle vermeyenleri ayırmak için, sadece dini, mezhepçiliği, fakirliği ve eğitimsizliği değil, aynı zamanda, insanların cinsiyetini de kullanmaktadır. Bunun örnekleyecek olursak;
Kadın erkek eşitliğine inanmadıklarını açıkladılar.
Sesli gülmek fahişeliktir dediler,
Kızlar okumasın, okuyunca erkekler evlenecek kız bulamıyor dediler,
Anası tecavüze uğruyorsa bebeğin suçu ne, doğursun dediler,
Tecavüze uğrayan doğursun, devlet bakar dediler,
Tecavüzcü, kürtaj yaptıran tecavüz kurbanı kadından daha masumdur dediler,
Hamile kadınlar sokağa çıkmasın dediler,
Nişanlılar el ele tutuşmasın dediler,
Ve buna benzer şekilde her gün, görsel ve yazılı medyada, cinsiyet kıyımına yol açacak, teşvik edecek, yönlendirecek şekilde cinsiyetçiliği resmi ideoloji olarak toplumun önüne koydular. Bu öldürmeleri teşvik ettiler. Ceza indirimleri uyguladılar. Öldürenler bu teşvikten cesaret buldular, ilham aldılar ve en yakınlarındaki kadını, eşini, nişanlısını, çocuklarının annesini, tecavüz ettiği ve tanıdığı- tanımadığı herhangi bir kadını pervasızca, hunharca öldürdüler.
Eğitimsiz, işsiz, amaçsız, sadakaya bağlanmış, çaresiz bırakılmış, sinir uçları ile oynanmaktan tahammülü tüketilmiş bir toplumun zavallılaştırılmış erkek cinsi, zavallılaştırılmış kadın cinsine kıyıyor. Gözleriyle kıyıyor, psikolojik baskısıyla kıyıyor, örterek ve eve hapsederek kıyıyor, yetmezse tecavüz ederek, döverek ve öldürerek kıyıyor. Akla gelmedik hunharlıklar ve canilikler yaparak kıyıyor.
Cinsiyetçilik resmi ideoloji olamaz. Cinsiyet kıyımı asla görmezden gelinemez.
İzmir Tabip Odası olarak, kadın cinayetlerinin asıl sorumlusu olan ve resmi ideolojisi din istismarına dayalı cinsiyetçilik olan iktidar ve çevresini şiddetle protesto ediyoruz. Bu sorumluluğu açık ve net bir şekilde taşıdıklarını itirafa ve bu ideolojiden bir an önce vazgeçmeye çağırıyoruz.
Bu ülkeye can veren tüm kadınları ve tüm erkekleri, cinsiyetçi ideolojiyi reddetmeye, buna karşı direnmeye ve bunu siyasi bir araç haline getiren tüm siyasi kadroları tasfiye etmek için içten tepkiler vermeye ve hep birlikte ayağa kalkmaya davet ediyoruz.
İZMİR TABİP ODASI YÖNETİM KURULU