Sayı: 14-29 16.05.2014
İnancımız odur ki, onların anısına sahip çıkmak, bütün bu iş cinayetlerinin sorumlularını saptamak, onların hesap vermelerini sağlamaktan geçmektedir.
Yüzlerce emekçinin canını verdiği bir olay, bir iş kazası olarak geçiştirilemez.
Bu konuya iki tür yaklaşım, iki farklı gerçek saptama yöntemi var.
Birincisi, 3 gündür siyasi iktidarın sözcülerinin aslında yıllardır dile getirdikleri....
“Bu işin fıtratında var”,
”1860'ta İngiltere'de bu tür kazalar oluyordu”,
”merak etmeyin ölenler güzel öldüler”,
”maden kazalarının incelenmesi için verilen önergelerin red gerekçesi gündem değiştirilmek için verilmiş olması”
”eften püften işler”,
”maden denetlenmişti bir sorun yoktu”
İkincisi, bilimsel,çağdaş ve insancıl yaklaşım ise şu gerçekleri saptıyor....
Madenler adım adım özelleştiriliyor.
Özelleştirilen maden işletmeleri, tekrar bölüm bölüm taşeron şirketler tarafından çalıştırılıyor.
Taşeron çalıştırma demek kuralsız, güvencesiz, denetimsiz çalıştırma demektir.
Taşeron çalıştırma demek aşırı çalıştırma demektir.
Ülkemizde 4000 çeşitli ölçekte maden işletmesi var.
Bu işletmeleri denetleyebilecek maden alanında deneyimli müfettiş sayısı ise 60 civarındadır.
İş güvenliği uzmanları işveren şirket tarafından istihdam edildikleri için, iş ve ücret güvenceleri açısından sağlıklı denetleme yapabilmeleri zordur.
Türkiye'de ki maden iş kazaları oranı çağdaş ülkeler seviyesinden çok uzaktır.
Bu koşullarda çalışan maden emekçileri, aslında Sayın Başbakan'ın dediği gibi 1860'lar düzeyinde bir çalışma ortamındadırlar.
Sonuç .....Bu koşullarda çalıştırılma ancak ortaçağ koşullarıdır...
Dolayısıyla iş kazası değil ortaçağın iş cinayetleri ile karşı karşıyayız.
Emekçilerimiz için 3 günlük yas yetmez....
İZMİR TABİP ODASI
İZMİR TABİP ODASI İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞYERİ HEKİMLİĞİ KOMİSYONU