14 Mart Tıp Haftası ve Acil Talepler 14 Mart Tıp Haftası'nın özelinde, ülkemizdeki hekimliği derinden etkileyen 6514 sayılı torba yasanın getirdiklerini ya da daha doğrusu götürdüklerini okurlarla paylaşmakta ve zihinlere bir not düşmekte yarar var. Bilindiği gibi Tamgün Torba Yasası Meclis'te AKP oyları ile apar topar yasalaştı ve Cumhurbaşkanı tarafından onaylanarak yürürlüğe girdi.
Önce bu torba yasa ile özdeşleşen "tamgün" terimine bir açıklık getirelim. Kastedilen kavramın esin kaynağının, İngilizce "fulltime" kavramı olduğunu düşünecek olursak, aslında ifade edilenin hekimlerin "tam süreli çalışma" konusu olduğunu söyleyebiliriz.
Son yasal düzenlemenin bu bağlamda bir yenilik ya da bir değişiklik getirdiğini söylemek mümkün değil. Bu nedenle de torba yasa ile ilgili tartışmaların tamgün konusuna odaklanması yanlış algılamaya neden olmakta. Bu yasal düzenleme on binlerce hekim için hiçbir iyileştirme getirmiyor.
Emekli hekimler, asistan hekimler başta olmak üzere tüm hekimler yine mesleki mutsuzluğa terk ediliyor.
Üstelik mesai sonrası muayenehanelerde serbest çalışma hakkının elinden alınması, artık kamuda çalışan tüm hekimleri kapsıyor. Serbest çalışmanın bu şekilde düzenlenmesi ile tıp fakültesi öğretim üyelerinin hekimlik emeğinin karşılığı, özel hastane patronlarının insafına bırakılıyor. Kısacası hekimlik için tablo yine karanlık.
Peki, bu torba yasanın satır aralarında daha neler var? İzmir Tabip Odası'nın bu konudaki açıklamasından alıntı yapalım: Hekimlere yönelik "ruhsatsız sağlık hizmeti verme" adı altında bir suç tanımlandı. Hekimin hastaya ruhsatsız müdahalesi suç, müdahaleyi polis ya da özel harekâtçı yaparsa uygun dendi.
Hastasının mahrem bilgilerini bildirmeyen hekimlere suçlu muamelesi yapılması ile hekimlik onuru hiçe sayıldı. Sağlık personelinin mesai saatleri dışında kuruma çağrılması adı altında, ikamet zorunluluğu gibi kölelik uygulamalarına kapı aralandı.
Özel hastanelerden sonra, devlet üniversitelerinde de vatandaşın cebinden "hoca" farkının alınması ile "bıçak parası" şarlatanlığı kolaylaştırıldı. Acil hastalardan para alan, yeterli personel çalıştırmayan, hizmet standartlarına uymayan özel sağlık kuruluşlarına üç aya kadar faaliyet durdurma cezası çok bulundu ve on güne düşürüldü.
Ruhsata aykırı ilaç imal edip halk sağlığını tehdit edilmesine yalnızca para cezası verilmesi uygun görüldü. Bu torba yasanın; sağlıkta piyasalaşmaya hizmet ettiğini, hekimlik mesleğini derinden yaraladığını ve sağlık sisteminde vahim sonuçlara yol açacağını söylemek hatalı olmaz. Umudumuz son yasal düzenlemenin, önündeki sürecin herhangi bir aşamasında bir an önce geri çekilmesi yönünde...
Bununla beraber çözüme odaklı olmak gerekirse, hekimlerimizin mesleki şartlarını düzeltmek için bugün ortaya konabilecek acil talepler nelerdir? Yine İzmir Tabip Odası'ndan alıntı yapalım: Emekli hekim maaşı üst düzey bürokrat emekli maaşına yükseltilsin. Birinci basamakta çalışan hekimlerin, serbest çalışan hekimlerin ve asistan hekimlerin üzerindeki meslekten bezdiren idari ve mevzuattan kaynaklanan baskılar kaldırılsın.
Özel sağlık kurumlarında çalışan hekimlerin, patron keyfiyetine kalmış ücret ödemelerine devlet güvencesi sağlansın. Mesleki dayanışmayı bitirmiş olan performans ek ödemesine karşılık, bütçeden karşılanan sabit performans ödemesi iki katına çıkarılsın.
Dr.Erdener ÖZER
Cumhuriyet Gazetesi, 14 Mart 2014
İzmir Tabip Odası
Önceki Dönem Yönetim Kurulu Başkanı