“ANADİLDE EĞİTİM VE SAĞLIK” Demokratikleşme mi, Bölünme mi? Konferansı gerçekleştirildi...

13.11.2013
 
 
“ANADİLDE EĞİTİM VE SAĞLIK”
 
Demokratikleşme mi, Bölünme mi?
 
Etkinliğimiz daha önceden duyurulduğu gibi ODTÜ Öğretim Görevlisi Yıldırım KOÇ’un katılımıyla gerçekleştirilmiştir.
 
Konferansı sonrasında genelde ülkemizi, özelde ise mesleğimizi ilgilendiren bu konudaki duyarlılığımızın ne denli yerinde olduğu bir kez daha ortaya çıkmış oldu!
 
Bazı meslektaşlarımız böyle bir konunun tek yanlı ele alınmış olmasını eleştirebilirler.  Unutulmasın ki, anadilde eğitim ve sağlık konusunun erdemlerine ilişkin görüş ve düşüncelere üstelik pek çok yanı gizlenerek, kamuoyu dikkatinden kaçırılmış ve karartılmış olarak hemen her ortamda rastlamak olanaklıdır. Eksik olan, gerçekleştirilebilirliği de tartışmalı olan bu konunun geri planındakilerin açıklıkla ortaya konmasıydı. Yıldırım KOÇ’un konuşması bu bakımdan da önemliydi.
 
“Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir!
(Mustafa Kemal ATATÜRK)
 
Mustafa Kemal’in yukarıdaki sözünü aklımızda tutarak sormamız gereken soru şudur! Üzerinde yaşadığımız ülkenin omurgası olan milletleşme ilkesi ve sürecinden vazgeçecek miyiz? Bu soruya verilecek dürüst ve yalın yanıt bizi doğruya götürecektir.
 
Anadilde eğitim gibi anadilde sağlık da yerelleşme demektir. Geçmişten bugüne ülkemizin her köşesinden insan uzaklardaki yurttaşlara hizmet vermiştir, vermektedir. Hiçbir yerde, hiç bir şekilde ne hizmet verenin ne de alanın etnik kökeni ya da milliyeti sorgu konusu olmamıştır.
 
Dünyanın pek çok yerinden verilecek örneklerle de desteklenebileceği gibi çağdaşlaşma ve geçtiğimiz iki yüzyıl boyunca yaşanan devrimler milletleşme olgusunu rehber edinmiştir. Fransız Devrimini anımsayalım! Devrimin gerçekleştiği yıllarda Fransa topraklarına yaşayanların yalnızca % 45’i Fransızca konuşmaktadır. Bugünün Fransası’nda ortak dilin Fransızca olup olmaması tartışma konusu edilebilir mi?
 
Ümmetten, millete evrilen Türkiye Cumhuriyeti de böyle bir süreç yaşamak zorundaydı, yaşadı! Milletleşme konusundaki başarımız Cumhuriyet’in bugüne erişmesinde ana pay sahibi değil midir? Milletleşmeyi sorgulayıp, o süreci kesintiye uğratmamızla birlikte başlamadık mı sıkıntı yaşamaya?
 
Coğrafyamız binyıllar öncesine dayanan tarihsel geçmişiyle deyim yerindeyse bir kültürel harman yeridir. Bu coğrafyada insanların etnisitelerini, milliyetlerini ve başka farklılıklarını sorgulamak ve milletleşme olgusuna ters düşercesine öne çıkartmak ateşle oynamaktır. Yanı başımızdaki Yugoslavya kısa zaman içinde sekize bölünebildiğine göre Anadolu’da bu sayının çok daha yüksek olma olasılığı hiç kimseyi şaşırtmamalıdır!
 
Ülkemizin birliği, dirliği ve kısacası varlığı ile çelişen ayrışma söylemleri konusunda herkesle birlikte meslek örgütlerinin de olabilen özeni göstermelerini beklemek hepimizin hakkı olmalıdır.
 
Bir başka önemli nokta ayrıştırıcı söylemler hekim hareketini zayıflatmaktadır. Özellikle, bu sonuç herhangi birimiz tarafından kolaylıkla gözlemlenebilir bir durumdur.
 
Her ulus devletin ve milletin birleştirici harcı olduğunu unutmamak gerekiyor. Türkiye’de bu harç Cumhuriyet ve onun kurucusu yüce Atatürk’tür. Bu ortak payda göz ardı edilmemelidir.
 
Yıldırım KOÇ’un bu konuda son derece eğitici, öğretici ve belletici olan konuşmasını izlemenizi dileriz.
 
Saygılarımızla
 
İzmir Tabip Odası
 
 
 
Konferansı izlemek için tıklayınız... 
 
1.BÖLÜM
 
 
2.BÖLÜM
 
 
3.BÖLÜM
 
 
4.BÖLÜM
 
 
5.BÖLÜM
 
 
 
 
 
Bu haber 2648 kez okunmuştur.