UTANÇ ÇUKURU

30.10.2013

Basmane’deki Dünya Ticaret Merkezi temel çukuru uzunca aradan sonra bir kez daha kamuyonun dikkatine sunuldu. Bu kez fareler gerekçesiyle. Çoğalan farelerin toplum sağlığına olumsuz etkisi bahaneydi. İstemezükçülere dokundurma ise şahaneydi. Kentin orta yerindeki çukurun fare yuvası olması değinilmeyi hak eden bir durum. Ancak, bu çukurun utanç sıfatıyla yaftalanıp, üzerine bir utanç anıtı dikilmesi özlemlerinin tazelenmesi çabalarına da dikkat etmek gerekiyor!

 
Yeri gelmişken “istemezükçülük” metaforu üzerinden sürdürülen kamuoyu oluşturma çalışmaları konusunda bir kaç çift söz söylemiş olalım. “İstemezükçülük”, üzerine yüklenen olumsuzlukla  kenti doğayı, yeşili, kuşu, ağacı, böceği kısacası yaşamı koruma çabalarını aşağılama sıfatına dönüştürülmüştür. Buraya yapılaşmanın önlenmiş olması bir kez daha, bu kez fareler üzerinden lanetleniyor.
 
Bu durumda sormadan geçmek olmaz! “İstemezükçülük” bu tutumuyla hangi bireysel çıkara erişmiştir? Tersinden soracak olursak; bunca yargı kararı ve bilimsel görüşe karşın yapılaşmacılar neden bu tutumda ısrarlı?  Eğer bir çıkarcılık söz konusuysa bu türden kişisel kazançlara yakın olan taraf hangisi? İstemezükçüler mi yoksa yapılaşmacılar mı?
 
Sözün özü, kentimiz yeşil varsılı değil. Yoksulu olduğunu söylemek de olası! Kişi başına düşen 4.5 m2’lik yeşil alan ortalamasıyla 6.5 m2’lik İstanbul’un biraz ve 18 m2’lik Ankara’nın epeyce gerisinde. İzmir’i, Avrupa ortalaması olan 26 m2 ile karşılaştırmak Basmane çukurundan daha fazla utandırmaya yetecektir her birimizi. Durum böyleyken yeşil yoksulu bir kenti biraz daha betona boğacak Basmane projesini canlandırma çabalarının da bir utanç kaynağı olmaktan öte anlam taşımadığını heveslilerine bir kez daha anımsatmış olalım!
 
Küba ve Sağlık
 
Küba her konuda ama özellikle de sağlık alanında harikalar yaratan küçük bir ada ülkesi. İngiltere büyüklüğündeki bu adada yaşayan 11 milyon Kübalı sağlıklı kalabilmek ve daha uzun yaşam sürebilmek için çok para harcamak gerekmediğini dünyanın gözünün içine sokuyor. Bir kaç yüz USD harcamayla yanı başında kişi başına 7 bin USD harcayan ABD’nin sağlık verilerini yakalayabiliyor.
 
Bugün saat 19’da İzmir Tabip Odası’nda, Jose Marti Küba Dostluk Derneği’nin (JMKDD) katkılarıyla “Küba ve Sağlık” söyleşisi gerçekleştirilecek. JMKDD’den Nahide ÖZKAN’la söyleşeceğiz. Bir de sürpriz var. Söyleşi öncesinde Küba’nın yeni Ankara Büyükelçisi Alberto Gonzales Casals İzmir Tabip Odası’nı ziyaret edecek. Hemen ardından söyleşiyi açarak izleyenlere seslenecek.
 
 
 
 
 
 
1451. Sokak
 
1451. sokak 2. Kordon’u Kıbrıs Şehitleri’ne bağlayan, İzmir Tabip Odası’nın bulunduğu sokaktır. Toplumcu tıp anlayışının ülkemizdeki öncüsü Prof Dr Nusret FİŞEK hocamızın adı da bu sokakta yaşatılıyor. Sokaktaki çevre düzenlemesi henüz tamamlandı. Zemin taşları değiştirildi. Yerden ışıklandırma uygulamasının yanı sıra aydınlatma direkleri de yenilendi. Özellikle, akşamları oluşan görüntü son derece etkileyici. Ancak, 24 saatin yarısı da gündüz! Gün boyunca gözlerimizin önüne serilen manzara gece oluşanın tersine son derece olumsuz. Yeni yapılmış olmasına karşın zemindeki çökmeler ve düzensizlikler dikkat çekici! İnşaat artıkları, toz, toprak ve akla gelebilecek her türlü atık gün ışığı ile birlikte göz ardı edilemez olmakta.
 
İlgili, etkili ve yetkililere sesleniyoruz! Birileri gelip de gözleriyle görürse sitemimizde fazlalık değil eksiklik olduğu doğrulanmış olacaktır.  Bizden söylemesi!..
 
 
Dr. Şeyma Gümüştüs’e veda…
 
Son haftalarda neredeyse her yazımızda bir yaprak dökümü köşemiz oldu! İzmir Tabip Odası Üyesi, çevre sevdalısı, Atatürkçü, Cumhuriyetçi, halkçı ve gerçek anlamda insan olan sevgili meslektaşımıza güle güle demek için biliyoruz çok erkendi! Elimizden bir şey gelmedi onu bu dünyada tutabilmek için. Başı dik, onurlu ve gururlu bir şekilde göçtü sonsuzluğa! O, ölmedi; biz kaybettik denilebilecek bir insandı!..
 
Onu bir de en yakınındaki meslektaşımız Dr. Figen GÜRSOY’un kaleminden tanıyalım istedik! Yüce anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.
 
Dr. ŞEYMA GÜMÜŞTÜS (1961-2013)
 
Ardından onu seven onlarca kişi bıraktı , hepsi de kendini eksik ve yarım kalmış hisseden..
Onu anlatmak sevenlerinin yardımı ve katkısı olmasa çok zor!
İşte bir derleme…
“O, dostluğun ne olduğunu konuşmadan da anlatabilirdi.”
“O, öğrenmeye aşıktı!”
“O, sona geldiğini bile bile yarın için plan yapandı.”
“O, kardeşleri için tek bir bedene “anne, baba, abi , abla, arkadaş” olmayı sığdırabilendi.”
“O, dosttu, O candı, O uzaktayken bile yakın olandı.”
“Onun kocaman kalbinde herkese yer vardı.”
“O, yaşamı boyunca zorlukların karşısında dimdik duran cesur herkese yardım eden bir dost bir arkadaş bir çevre gönüllüsü idi.”
“O, sevilen , güçlü, mücadeleci, güleryüzlü , arkadaşlarına iyi ve kötü günde destek olan, çok iyi bir dinleyici, hekimlik onurumuzu ayakta tutan herkesi bir araya getirendi.”
“O, sorumluluk sahibi, çalışkan, cumhuriyetçi, doğa, çevre ve hayvan dostu. Laik , çağdaş yaşamdan yana  duyarlı bir yurttaştı.”
“O, tüm canlılara sevgi ve saygı duyandı.”
“O, amansız hastalığıyla mücadelesini bile insanlık dersine dönüştürendi!”
Kısacası,  İNSANDI! İYİ,DOĞRU; GÜZEL  adına sürekli üretendi.
ONU ŞİMDİDEN ÇOK ÖZLEDİK, ÖZLEYECEĞİZ…
 
 
Dr. Ceyhun BALCI
Yurt Gazetesi - 30.10.2013

 

Bu haber 1890 kez okunmuştur.