Prof.Dr.Suat Çağlayan' ın Kaleminden...

19.07.2013

 

İzmir Tabip Odası iki ‘zor’ işlevi birlikte sürdürüyor;

Biri, hekimlerin haklarını ve onurlarını savunmak…
Diğeri ise, ‘Tıbbiyeli Hikmet’lerin çizgisini izleyerek ulusal sorunlara sahip çıkmak…
18 Haziran 2013’te, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ‘Aile Olmak Projesi’ toplantısında yaptığı konuşmada, doktorlara ağzına geleni dökmüştü.
Doğum kontrolü programlarını eleştirirken, sezaryen ve kürtaj yapıyor olmaları nedeniyle doktorları suçlamış, onların birer yalancı, birer katil ve menfaatleri için her şeyi yapabilen insanlar olduğunu söylemişti.
Bu büyük suçlama üzerine harekete geçen İzmir Tabip Odası, bir bildiri yayınlayarak meslektaşlarının hak ve onurlarına sahip çıkmaya çalıştı.
Bildiride önce aile planlamasının, sezaryenin ve kürtajın hangi koşullarda yapıldığı anlatılıyor ve Başbakan’ın yaptığı yanlışların nedenleri ortaya koyuluyor.
Sonra da Başbakan’ın bu söylemlerle hekime yönelik şiddet’i teşvik ettiği anlatılıyor.
Ve İzmir Tabip Odası bildirisi şöyle devam ediyor;
“Başbakan, bu tarz konuşmasıyla; bir mesleğin mensuplarına, bu mesleği büyük özveriyle yapan hekimlere hakaret etmiştir. Hekimlerin onurunu zedelemeye çalışmıştır.
“Sayın Başbakan’ın bu tutumunu meslektaşlarımız adına protesto ediyoruz, kınıyoruz.”
ÖCALAN VE TTB
İzmir Tabip Odası’nın zor işlevlerinden bir başkası da -sadece İzmir’deki değil- tüm Türkiye’deki yurtsever hekimlerin duygu ve tepkilerine sahip çıkmak zorunda olmasıdır.
Aslında bunu yapması gereken kuruluş Türk Tabipleri Birliği’dir (TTB). Ancak, ülkemizin hem rejimi ve hem de ulusal bütünlüğü tehlikeye girdiğinden beri, TTB’nin bu konuda doyurucu bir işlev yerine getirmediği herkesçe bilinen bir konudur.
 İzmir Tabip Odası bu eksikliği gidermek için, tüm Türk hekimleri adına bu işlevi üstlenmek zorunda kalıyor.
Kah TTB’yi, kah iktidarı uyaran açıklamalarla; hem doğru yolu gösteriyor ve hem de yanlıştan dönülmesi için TTB’nin ve Hükümet’in önünü açmaya çalışıyor.
****
Bu bağlamda, TTB’nin Öcalan’ın sağlık kontrolü konusunda yapmış olduğu talihsiz açıklama, İzmir Tabip Odası’nın bir kez daha görev üstlenmesine ve TTB’yi bir kez daha uyarmasına neden oldu.
İzmir Tabip Odası’nın tepkisi, TTB Genel Sekreteri Dr. Bayazıt İlhan’ın, Öcalan’ın sağlık kontrolü konusunda söylediği şu sözlereydi:
“…bağımsız uzman hekimler heyetimizin İmralı’ya gitmesi ve Öcalan’ın sağlık durumuna ilişkin rapor hazırlaması… Adalet Bakanlığı’ndan olumsuz yanıt alınması durumunda konunun insan hakları örgütleri ile birlikte uluslar arası ortamlara taşınması ve tartışma açılması…”
****
Bir oyun oynanıyor ve TTB, bilerek ya da bilmeyerek(!) onun ‘oyuncağı’ oluyor.
Oyunun adı, “Öcalan’ın serbest kalması”…
Oynayanlar ise; Hükümet ile bazı iç ve dış örgütler.
Oyuncak olanlardan biri acaba TTB mi, diye düşünüyor insan.
Eğer öyleyse bu durum tüm hekimlerin içini acıtacağı için bu kuruluşun çok dikkatli olması gerekir.
****
Öcalan’ın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la çok yakın ilişkide bulunduğunu ve ‘Barış Süreci’ adıyla yürütülen kampanyanın en önemli amaçlarından birinin Öcalan’ın serbest bırakılması olduğunu artık sağır sultan duymuştur.
Öcalan’la Hükümetin yapmış olabileceği gizli anlaşmada, onun serbest bırakılması söz konusu olsa bile, bu işi Başbakan’ın yapması kolay değildir, çünkü Başbakan bu konuda milletten korkar.
Bunun en kolay yolu ise sağlıktan geçer.
İşte burada TTB büyük ve tarihi bir yanılgı içine girerek, Öcalan’ın serbest bırakılması için tek yol gibi görünen ‘Sağlık Raporu’ aşamasında görev almak istemektedir.
Nasıl bir oyun oynandığını zaman gösterecektir ama, işin içinde TTB’nin bulunması içler acısı bir durumdur.
Hele de TTB Genel Sekreteri’nin, Öcalan’ın sağlığını uluslar arası alanlara taşıma gayreti için ne söylenir bilinmez…
****
İzmir Tabip Odası, TTB Merkez Konseyi Başkanlığı’na gönderdiği uyarıda tüm bu kaygıları dile getirmiş.
Hapishanelerde sayısız meslektaşımız, hocalarımız, komutanlarımız, aydınlarımız, milletvekillerimiz, sağlık açısından neredeyse ‘ölüme mahküm’ edilmişken sesini çıkarmayan…
Ama, her tür ayrıcalıklı sağlık hizmetine sahip olan ve kendisi için neredeyse İmralı’da hastane kurulmuş olan Öcalan’ın isteğine balıklama atlayanları uyarmak zorunda hissetmiş kendini.
Amaç ve hedef Öcalan’ı –sağlık üzerinden- serbest bırakmak, bu doğrultuda iç ve dış her yolu kullanmak olunca, kimin ne yaptığının da fazla önemi kalmıyor zaten…
Oyun var, oyuncular var, oyuncaklar var…
Ve bir de izleyenler…
****
Artık izleyen olmak istemiyoruz…
Gezi ile başlayan gençlik hareketi, hepimize ders verdi…
O gençler, hepimizi arkasına taktı, gidiyor…
Prof. Dr. Suat Çağlayan 
 
Bu haber 1820 kez okunmuştur.