27 Mayıs 2013’te İstanbul Taksim Gezi Parkı’nda ağaçların zarar görmesini engellemek amacıyla kamp kurup geceleyerek demokratik tepki haklarını kullanmak isteyen vatandaşlarımızın sabaha karşı polis baskını ile darp edilmeleri ve çadırlarının yakılmasıyla başlayan süreç, kısa zamanda tüm ülkeye yayılmış, ulusal bir direniş haline gelmiştir. Biz, bu direnişi yaşadığı kimlik bunalımını kısa sürede atlatmış, üzerindeki ölü toprağını atmış yurtsever, aydınlıkçı, barışçıl ve onurlu bir halkın dirilişi olarak da görmekteyiz.
Ne yazık ki anayasadan gelen hak ve özgürlüklerini kullanma noktasında ulusal değerlerine sahip çıkmaktan başka amacı olmayan halka; toplumun can ve mal güvenliğini koruması gereken emniyet güçleri tarafından genç, yaşlı, kadın demeden, biber gazı, tazyikli su, cop, akrep ve tomalarla orantısız güç kullanmak suretiyle acımasızca müdahale edilmesi, toplumun belleğinde derin yaralar açılmasına sebep olmuştur.
Ege Öğretim Elemanları Derneği ve Ege Üniversiteli öğretim elemanlarıolarak; kısa sürede işçisi, memuru, emekçisi, sanatçısı, genci, sade vatandaşı ile çığ gibi büyüyerek toplumun bütün katmanlarına yayılan kitlesel tepkilerin nedenlerini şu şekilde okuyoruz:
1. Halkımızın kırmızı çizgisi olan Mustafa Kemal Atatürk’e, koyduğu ilkelere, cumhuriyet kazanımlarına siyasal söylemlerle sürekli dil uzatılması; ülkemizin kurucusu, varlık sebebimiz olan Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının “ayyaş ve diktatör” yakıştırması ile yıpratılmaya, değersizleştirilmeye çalışılması
2. Yüzde elli oy oranı ile seçilmenin antidemokratik uygulamalar için hak görülmesi
3. Siyasi rant uğruna ülke insanı arasında dil, din, etnik köken ve mezhep ayrımcılığının körüklenmesi, kaos ve iç çatışma ortamına çanak tutulması
4. Halkın haber alma hak ve özgürlüğünün, siyasi iktidara biat ederek ya da ettirilerek tarafsızlığını yitirmiş medya kuruluşları tarafından görmezden gelinmesi, ülkenin tamamına yayılan Gezi Parkı eylemleri yerine penguenlerin hayatını konu alan belgesellerin daha önemli görülmesi
5. Bir taraftan ileri demokrasiden söz edip öbür taraftan yürütme baskısının kurulması ile yargı bağımsızlığının örselenmesi, bu şekildedemokrasilerin bel kemiği olan kuvvetler ayrılığı ilkesinin çiğnenmesi,
6. Halkın dini inançlarının sömürülmesini engellemek için din ve vicdan hürriyetini korumayı amaçlayan, özgür bilimin güvencesi laiklik ilkesine yönelik tasfiye girişimleri
7. Bağımsızlığımızın simgesi olan Türk bayrağımızın sahiplenilmesine ve ulusal değerlerimize yönelik olumsuz girişimler,
8. Ulusal bayramlarımızın kutlanması, Atatürk anıtlarına çelenk konulması konusunda kısıtlayıcı ve yasaklayıcı uygulamalar, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda halktan ve çocuklardan esirgenen coşkulu kutlamaların, yeşil sermaye destekli sözde Türkçemizi yaygınlaştırmayı amaçladığı ileri sürülen “Türkçe Olimpiyatları” ndan esirgenmemesi
9. Halkın özel yaşamını ilgilendiren kişisel hak ve özgürlüklerine müdahale girişimleri
10. Ülkenin öz kaynaklarının, doğal güzelliklerinin ve kamu iktisadi teşekküllerinin ekonomik nedenler gerekçe gösterilerek elden çıkarılıp satılması
11. Antiemperyalist, Atatürkçü, yurtsever, aydınların, komutanların, gazetecilerin, bilim insanlarının infaza dönüşen uzun tutukluluk süreleri ve benzer uygulamalarla susturulmaya, sindirilmeye çalışılması,
12. Biat etmeyen muhalif düşüncelerin darbeci, ergenekoncu yaftasıyla susturulmaya çalışılması, sansürlenmesi
13. Ortadoğu kaynayan bir kazan halinde iken Atatürk’ün "Yurtta barış, cihanda barış” ilkesi yerine, komşu ülke olay ve gelişmeleri konusunda emperyal güçlerin çıkarları doğrultusunda politikalar izlenmesi, Reyhanlı faciasının yaşanması, sınır kapılarımızın radikal dinci örgüt üyeleri ile terör eylemcilerinin de içinde bulunduğu sığınmacılara açılmasıyla kaos ortamı ve ekonomik kayıplar yaşanması
14. Eğitim, sağlık gibi halkın tamamını ilgilendiren konularda toplumsal ve siyasal uzlaşı sağlanmadan gece yarısı baskını yasalar ve kanun hükmünde kararnameler ile oldu bittiye gidilmesi
15. Bir türlü aydınlatılamayan, gençlerimizde güvensizliğe neden olan ÖSYM kopya, iddia ve skandalları, imam hatip okullarının yolunu açan 4+4+4 eğitim modeli, Milli Eğitim Bakanlığı görev tanımından Atatürk ilke ve devrimlerinin çıkarılması gibi uygulamalarla ulusal ve çağdaş eğitim ülküsünden sapılması
16. Asker, sivil binlerce canın kaybına neden olan terör örgütüyle müzakereye oturulması ile ulusal birliğimizin zarar görmesi , şehitlik ve gazilik mertebesinin rencide edilmesi
17. Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, meczuplar memleketi olamaz” şeklinde dile getirdiği laik ve çağdaş anlayışın, gerici kadrolaşmalara ve tarikat hareketlerine göz yummak suretiyle görmezden gelinmesi
18. Kamuoyunda Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş ilkelerine olan güvenin sarsılması, ikinci cumhuriyetçi ve yeni Osmanlıcı anlayışın topluma dayatılması
19. Kurulmaya çalışılan korku imparatorluğu ile ifade özgürlüğünün, demokratik tepki haklarının, kişisel hak ve özgürlüklerin baskı altına alınarak sindirilmeye çalışılması
20. Neoliberal, kapitalist ve sömürgen oyunlarla Türkiye Cumhuriyeti’ni bölme ve zayıflatma art niyeti taşıyan emperyalist tuzakların farkına varılmaması
21. İzlenen yanlış politikalarla sağlıkta ticarileşmenin yolunun açılması, “şikayet hattı” gibi uygulamalarla sağlık personeline karşı şiddetin körüklenmesi, kadına şiddetin her geçen gün kaygı verici boyutlar kazanması
22. Üniversitelerde özgür düşüncenin baskı altına alınması, üniversitelerin siyasi ve ticari etkilerden korunmuş, idari ve mali açıdan özerk, bağımsız bir yapılanmaya kavuşturulamaması, öğretim üyesi iradesinin seçim ve karar mekanizmalarında yeterince temsil bulamaması
Bilimsel, çağdaş ve özgür düşüncenin temsilcisi olan bizler, gerek sosyal medya gerekse meydanlarda sergiledikleri demokratik duruş ve sorumluluk anlayışlarıyla bu ülkenin geleceği olduğunu bir kez daha kanıtlayan gençlerimizin “halkı isyana teşvik ettikleri” gerekçesiyle gözaltına alınmalarını ve toplumun demokratik haklarını kullanmak isterken maruz kaldıkları insanlık dışı polis şiddetini kınıyoruz. Bu tahammülsüz, orantısız ve antidemokratik şiddete başvuranlar ile süreç içerisinde ivedilikle alınması gereken önlemleri almayan idari sorumlular ve yetkilerini aşan emniyet mensupları hakkında gerekli hukuki, yasal sürecin başlatılmasını, toplumsal barışın bir an önce sağlanmasını talep ediyor; tutum ve tavırları ile olayların bu aşamaya gelmesinin baş sorumluları olduğunu düşündüğümüz iktidar çevresini ve özellikle de başbakanı halkı sen, ben şeklinde bölmeye yönelik söylem ve politikalarından vazgeçmeye, kişisel hak ve özgürlüklere dolayısıyla demokrasiye karşı daha saygılı ve daha sağduyulu olmaya davet ediyoruz.
EGÖDER (EGE ÖĞRETİM ELEMANLARI DERNEĞİ)
Destekleyen Kuruluşlar
İZMİR TABİP ODASI
EĞİTİM İŞ
EGE ÜNİVERSİTESİ ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE TOPLULUĞU