Emeğin ve dayanışmanın bayramı olarak bilinse de; 1 Mayıs’ın ülkemizdeki yazgısı neredeyse hiç değişmiyor. Özellikle 1977 1 Mayıs’ında İstanbul’da yaşananları unutmak olanağı yok!
Ülkemizin bölünmesi, dilinden vazgeçmesi ve hatta TC’nin bile silinmesi söz konusu olduğunda sınır tanımayan özgürlükler iş 1 Mayıs kutlamasına gelince daraltılıveriyor! Çukurdu, yapımdı, onarımdı derken kişi hak ve özgürlükleri hoyratça budanabiliyor.
Dünkü 1 Mayıs’ta bu bağlamdaki kara yazgı bir kez daha karşımızdaki yerini aldı. Hastane, konut, çoluk, çocuk dinlemeyen biber gazı belki de Türkiye’deki tek eşitlikçi uygulamaya dönüştü. Tek silahları ellerindeki bayrak ve dövizler olan; tek niyetleri de kutlamanın yanı sıra anma yapmak olan insanlar güvenlik güçlerinin orantıdan ve insaftan yoksun davranışlarıyla kim bilir kaçıncı kez yüzleşmiş oldular!
Oysa bu güzel bayram gününü gaza bulamaya gerek var mıydı? Yılın bu ayrıcalıklı emekçi bayramı gününde emekçileri ve onlara katılanları üzmeye ve hatta sağlıklarını/yaşamlarını tehlikeye atmaya gerek var mıydı?
Olmayacak her konuda hoşgörü ve görmezden gelmeyi eksik etmeyen yönetenler üzerine gidecek konu ve sorun sıkıntısı mı çekmektedirler?
Dün İstanbul’da insanların Mayıs’ı kutlama özgürlükleri kısıtlandığı gibi orantıdan ve insaftan yoksun bir davranışla karşılaşmışlardır.
Biber gazlı 1 Mayıs’ı kınıyor, yurttaşına saygıdan ve sevgiden yoksun davrananları özür dilemeye çağırıyoruz!
Saygılarımızla
İZMİR TABİP ODASI