Sayı: 13-15 16.04.2013
17 NİSAN ÇARŞAMBA GÜNÜ DR.ERSİN ARSLAN’IN ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE SAĞLIK HİZMETİ ÜRETMEYECEĞİZ!
Tam 1 yıl önce 30 yaşındaki meslektaşımız Dr.Ersin Arslan şifa vermeye çalıştığı ancak bütün çabalara karşın yaşamını kaybeden 85 yaşındaki bir hastanın torunu tarafından bıçaklanarak öldürüldü.
Bu, tek bir cinayet değildir. Daha önce de Dr. Edip Kürkçü, Dr. Göksel Kalaycı, Dr. Ali Menekşe de hasta yakınlarınca katledilmişlerdi. Yine Dr. Melike Erdem 184 SABİM hattına yapılan asılsız ve haksız bir şikâyete dayanamayıp canına kıymıştı.
Adları geçen sağlık şehitlerimizi saygıyla anıyoruz!
Kaybettiklerimizin dışında küfür, hakaret, fiziki şiddet, tekmelenme, yumruk atılma, bıçak hatta samuray kılıcı ile saldırıya uğrama günlük adi olaylar halindedir!
Sağlıkta şiddet, ne yazık ki şiddet sarmalına itilmiş bir toplumda, şiddetin en belirgin olduğu ve canını kurtarmaya çalışan insanlara yönelmesi dolayısıyla da özellik taşıyan bir alandır.
Yılardır “Sağlıkta Dönüşüm” adı altında bir program uygulanmaktadır.
Bu program bir özelleştirme programıdır. Önündeki en büyük engel ise sağlık çalışanlarıdır. O halde bu engeli bertaraf etmek gerekmektedir.
Bu nedenle AKP hükümeti döneminde sağlık çalışanlarının aşağılanması, itibarsızlaştırılması, halkın gözünde küçük düşürülmesi bir psikolojik savaş yöntemi olarak seçilmiş ve bilinçli olarak uygulana gelmiştir. Sağlıktaki olumsuzluklar sağlık çalışanlarının sırtına yüklenmiş ve hastalarımız ve halkın gözünde suçlu hale getirilmişlerdir. Sağlığın bir avuç yerli ve yabancı sağlık tekeline devredilmesi gibi büyük bir suç böylelikle perdelenmiştir.
Artık hastalar müşteri, çalışanlar ise hizmetkârdır ve müşteri her zaman haklıdır. Dolayısıyla hizmetten memnun olmayan her türlü hakka sahiptir.
AKP hükümeti için 600 bin sağlık çalışanının içinde oldukları durum ve çalışma koşullarının hiçbir değeri yoktur. Onlarca önemli olan (!) , sağlık tüketimi kışkırtması içine itilen ve gerçek anlamda sağlık hizmeti de alamayan ancak aldığını zanneden ve sadece oy deposu olarak görülen 75 milyonluk toplumumuzdur.
Son olarak Edirne’de yaşanan olay, bu iktidarın karakterini göstermek için sözün bittiği noktadır. Çevre, daha doğrusu çevre karşıtı inşaat bakanı Erdoğan Bayraktar, ilaçlarını alamayan ve çare arayan bir kanser hastasının cebine sadaka verir gibi para sıkıştırmaya kalkmıştır. Onurlu bir insan olan hastadan da gerekli yanıtı almıştır. Bu, anlayan için utanılması gereken bir durumdur. Bu iktidar, toplumumuzu sadaka veren, devlet olanakları ile yaratılmış yeni görgüsüz zenginler ile, sadakaya muhtaç, her şeye boyun eğen zavallı yoksullar toplumu haline getirmek istemektedir. Sağlık alanında yapmak istedikleri tam da budur!
Yaşadığımız gerçek ise şudur:
Sağlık çalışanlarının çalışma koşullarında can yakıcı sorunlar vardır.
İş yükü ve angarya gittikçe artmaktadır.
Bazen 33 saatleri bulan karşılıksız, kuralsız ve ağır bir baskı altında çalışılmaktadır.
Sağlık çalışanları düşük ücretlere mahkûm edilmişlerdir. Çalışanları birbirine düşüren, çalışma barışını zedeleyen performans sistemi uygulanmaktadır.
Nitelik değil, nicelik aranmaktadır. Kısa süre içinde çok fazla sayıda hasta bakma, çok ameliyat ve işlem yapma ve ancak bu sayılar üzerinden ücret alma bu sistemin temelidir. Bu durumda 5 dakikada bir ve günde 80 ile 120 arasında hasta bakılır gibi olunmaktadır.
Herkesin mutlaka muayene edilmesi zorlaması, işini iyi yapmak isteyen sağlık çalışanlarını mutsuz etmektedir. Hastalarımız ise kapı kapı gezerek şifa aramak zorunda kalmaktadır.
Bu sistem açıkça halkın sağlığına aykırıdır.
Kamu Hastaneleri Birlikleri içinde geçici görevler bıktırıcı düzeydedir. İşyeri güvencemiz kalmamıştır.657 sayılı kanun kaldırılarak sağlık çalışanlarının iş güvencelerini yok etme hazırlıkları yapılmaktadır.
Daha onlarcası sayılabilecek bu ortamdan sağlık çalışanları şikâyetçidir.
Hastalarımız ise her gün bir yenisi eklenen katkı payı, katılım payı, ilave ücret ve reçete bedelleri gibi uygulamalardan yılmış durumdadır.
Böylesi bir sağlık ortamında, siyasilerin ve yöneticilerin, sağlık çalışanlarını hedef gösteren söylemleri hastalar ve hasta yakınları ile sağlık çalışanlarını karşı karşıya getirmiştir. Bu kötü sistemin yaratıcıları, olayları kenardan izlerken sağlık kurumlarımız birer şiddet alanı haline dönüşmüştür.
İşte bu bataklık üzerinde ölümler, cinayetler, intiharlar ve yaralanmalar ardı sıra gelmektedir.
Biz böyle bir ortamda çalışmak istemiyoruz. İnsanca koşullarda, hastalarımıza zaman ayırarak ve onlarla hak ettikleri gibi ilgilenerek sağlıklarına kavuşmaları için çaba göstermek ve bizler de emeğimizin gerçek karşılığını almak istiyoruz.
İşte bu nedenle diyoruz ki; Sağlıkta Yaşanan Sıkıntıların Sorumlusu Sağlık Çalışanları Değildir! Sorumlu Olanlar Bu Sistemi
Halka ve Sağlık Çalışanlarına Dayatanlardır!
17 Nisan’a giderken yüksek sesle haykırıyoruz;
Hastalarımızın sağlığı için çaba gösterirken ve çalışırken şiddete uğramak ve hakaret görmek istemiyoruz!
Şiddetin önlenmesi için yasal ya da toplumsal-psikolojik bütün önlemlerin alınmasını ve saldırganların ağır bir şekilde cezalandırılmasını istiyoruz!
Meclis komisyonlarında bekletilen yasanın acilen çıkarılmasını; sağlık çalışanlarının içinde bulunduğu durumun her türlü yolla kamuoyu ile paylaşılmasını ve ortak bir ruh yaratılmasını talep ediyoruz.
Görev şehidimiz Dr. Ersin Arslan’ı unutmayacağız!
Şiddete karşı tek yürek olacağız!
Bu akıl dışı sağlık sistemine ve şiddete karşı hastalarımızla birlikte mücadele edeceğiz!
Bunu hatırlatmak için 17 Nisan Çarşamba günü yatan hastalarımız, acil servisler, diyaliz ve kanser hastalarımız dışında poliklinik hizmeti veremeyeceğiz.
Hastalarımıza çağrımızdır:
Böyle Sağlık Sistemi Olmaz! Sağlıkta Şiddet Sona Ersin!
Hep Birlikte Elele Haklarımızı Almak İçin Dayanışmaya!
İZMİR TABİP ODASI
İZMİR ECZACI ODASI
İZMİR DİŞ HEKİMLERİ ODASI
SAĞLIK VE SOSYAL HİZMET EMEKÇİLERİ SENDİKASI (SES) İZMİR ŞUBESİ
TÜRK SAĞLIK-SEN 1 NOLU ŞUBE - 2 NOLU ŞUBE – İZMİR ÜNİVERSİTE ŞUBESİ
GENEL SAĞLIK-İŞ SENDİKASI İZMİR ŞUBESİ
TÜRK HEMŞİRELER DERNEĞİ İZMİR ŞUBESİ
İZMİR AİLE HEKİMLERİ DERNEĞİ (İZAHED)