SEVDANIN VE AYDINLIĞIN ŞAİRİ EGE'DEYDİ….

12.12.2012

 

“Ege Üniversitesi Atatürkçü Düşünce Topluluğu” tarafından düzenlenen, İzmir Tabip Odası ve İzmir Eczacı Odası’nın katkı koyduğu “Ataol Behramoğlu-Haluk Çetin” şiir ve müzik dinletisi, salonun tamamını dolduran üniversiteli gençlerin coşkulu katılımıyla Ege Üniversitesi Kültür Sanat Amfisinde gerçekleştirildi.


Ege Üniversitesi Atatürkçü Düşünce Topluluğu başkanı “Doğan Başaran” Ataol Behramoğlu ile Haluk Çetin’i ağırlamaktan büyük mutluluk duyduklarını belirttiği konuşmasında; gençliğin Atatürk ilke ve devrimlerine, cumhuriyet kazanımlarına sonuna kadar sahip çıkacağını, bu uğurda hiçbir güce boyun eğilmeyeceğini  vurguladı.

Daha sonra sahneye gelen şair, yazar ve aydın kimliğiyle tanıdığımız Ataol Behramoğlu;  “Doğan Başaran”ı dinlerken, 50 yıl öncesine gittiğini, gözünün önüne “Mahir Çayan” ve “Deniz Gezmiş” gibi katledilen devrimci arkadaşlarının geldiğini söyledi.  Günümüzde cumhuriyet değerlerini yıkma girişimlerine karşı ulusal bir güç birliği oluşturulmasının önemine dikkat çeken Behramoğlu, yurtsever Türk ordusunun düzmece suçlamalarla darbeci ilan edilerek sömürge ordusuna dönüştürülmek istendiği tehlikesine vurgu yaptı.  Dinleti öncesinde  bir gazetenin  kendisinden “Orhan Pamuk” ve bir grup yazarın “ Rusya, Çin gibi ülkelere fazla güvenmemesi, aksi halde sonunun Kaddafi’den farklı olmayacağına” ilişkin Beşar Esad’ı çekilmeye çağıran mektupları  konusunda  açıklama istemesi üzerine “Esad artık çekilmeli diyenlerin, kendilerini özgür Suriye ordusu olarak tanımlayanlara da, emperyalizmle yaptıkları işbirliği için ne düşündüklerini sormaları gerektiği” şeklinde yanıt verdiğini belirtti.

Behramoğlu, Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm atılımlarında, siyasal, sosyal ve kültürel  gelişme sürecinde anadil olarak Türkçe’yi kullanarak yol aldığını, Türkçe’nin bunu bileğinin hakkıyla başardığını sözlerine ekledi.

Daha sonra Ataol Behramoğlu’nun güçlü yorumuyla seslendirdiği şiirler ve Haluk Çetin’in şiirlerden bestelediği şarkılarla devam eden etkinlik; üniversite öğrencilerinin çeşitli sorularının ardından kitap, albüm imza bölümü ile tamamlandı. Dinleti sonrasında gençlerin yüzünde tomurcuklanan umut pırıltıları, şiir ile müziğin nitelikli birlikteliğine sunulan bir armağan gibiydi.
Sevdanın ve aydınlığın şairi Ataol Behramoğlu ile Haluk Çetin’i, Ege Üniversitesi ailesi adına sonsuz teşekkürlerimizi sunarak selamlıyor; dinletide seslendirilen düşündürücü şiirlerden bazılarını aşağıda paylaşıyorum.

Can Ceylan
İzmir Tabip Odası TTB Delegesi
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
TEK BAŞINALIK

Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü biri
Ve hiçbir şey yapmamaya
Karar verdi
Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü bir öteki
Ve yalnızlığının
Kuytuluğuna çekildi
Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü bir üçüncü
Ve tek başına
Düşünmeyi sürdürdü
Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü yüz binler
Ve tek başınalıklarını
Sürdürdüler
Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü milyonlar
Milyonlarcaydılar
Ve tek başınaydılar
Bu arada
Birileri
Onlar adına
Kararlar vermekteydi
Tek başına
Olduklarını sananlar
Topluca, ortadan
Kaldırıldılar...

1988
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
HAPİSHANEDE BİR SABAH TÜRKÜSÜ
Maltepe askeri cezaevinin avlusunda
Sisler içindeki Büyükada’nın karşısında
Oturmuş yazarım bu şiiri
Eylül başlarında bir cumartesi sabahı
Lodos titretiyor ağaçları
Yağmur geceden yıkamış çiçekleri
Gökyüzü mavi, bulutlar beyaz
Ardından baharın geçti koca bir yaz
Hapisteyiz hâlâ ve güzün ilk serinlikleri
Avlunun dört yanı dikenli teller
Tellerin gerisinde nöbetçiler bekler
Kapanır uykusuzluktan gözleri
On gündür çocuk sesi duymadım
Özledim “baba” deyişini kızımın
Özledim beni görünceki sevincini...
Hayatım benim, kırk yıllık hayatım
Seni başarabildiğimce dürüst yaşadım
İçim burada da pırıl pırıl şimdi
Geçer, güzelim, bu günler de geçer
Sökülüp atılır dikenli teller
Koparır halk bir gün zincirlerini
Maltepe Askeri Cezaevi, Eylül 1982
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Ne Çok Hain
“Ne Çok Enkaz”ın yazarı Ahmet Necdet’in
anısına saygıyla.
 
Sizinle galiba arkadaş filandık
Işıklı günlerinde gençliğimizin.
Hayalleriyle kanatlanırdık
Gelecek, güzel Türkiye’nin.
Fakat nasıl da değiştiniz birden
Arınıp bütün o düşlerden
Buzlu sularında bencilliğin.
Ne çok hain.
Hayır, belki de değişmediniz,
Aslınız belki de buydu sizin.
Sadece zamana ayak uydurdunuz
Ortak ateşinde ısınıp gençliğin.
Sonra neyseniz o oldunuz
Asıl kimliğinizi buldunuz
Uşağı oldunuz zalimin.
Ne çok hain.
Şimdi giydiğiniz her şey markalı
Tadını aldınız zenginliğin.
O fotoğraflar parkalı markalı
Uzak bir anısı oldu geçmişin.
Fakat yine de yeri geldikçe
El atıp eski albüme
Kullanıyorsunuz reklam için.
Ne çok hain.
Aynı arsız kibir suratlarınızda
Erkeğinizin dişinizin.
İçim bulanıyor karşıma çıktıkça
Ekranlarında TV’lerin.
Kiminiz yeni yetme faşist çığırtkan
Kiminiz kaşarlanmış sırtlan,
Sanırsın kardeşi vampirin.
Ne çok hain.
Yoksul aile çocuklarıydınız
Orta halli, belki zengin.
Soyluydu sizden anneniz babanız,
Sade yurttaşları Cumhuriyet’in.
Siz hangi piç köklerden türediniz,
Kimsiniz, neden böylesiniz
Nasıl boğuldunuz içinde ihanetin.
Ne çok hain.
Zaman geçer, devran döner
Yıkılır sarayı, zindanı zalimin
Efendi uşağını terk eder
Gereği kalmayınca hizmetin
Hele azıcık da diklendiniz mi
Yersiniz kaçınılmaz tekmeyi
Hadi, sıkıysa diklenin
Ne çok hain
Kimliksizler, omurgasızlar
Hedefisiniz şimdi lanetin.
Ne hizmetinde olduğunuz iktidar
Ne sahte parıltısı şöhretin
Kurtaramayacak sizi bu lanetten,
Halkın içinde yükselen nefretten,
Artık hiç değilse susmayı deneyin.
Ne çok hain.
Cumhuriyet Gazetesi, 2012
Bu haber 940 kez okunmuştur.