Hekimlere yönelik hasta ve hasta yakını saldırıları gündelik yaşamın olağan bir öğesine dönüşüyor!
İstanbul’da Haseki Eğitim ve araştırma Hastanesi’nde görevli bir asistan meslektaşımız 12 Nisan 2012 tarihinde sabaha karşı bir hastanın saldırısına uğramıştır.
Bu saldırı öncekilere benzemekle birlikte onu diğerlerinden ayıran önemli bir özelliği var! Saldırgan, güvenlik güçleri eşliğinde hastaneye getirilmiş olan bir tutukludur.
Uluslararası kurallar gereğince muayene sırasında güvenlik önlemlerinin gevşetilmesini fırsat bilerek hekime saldırmıştır.
Bu saldırıda kesici alet kullanan ve güvenlik güçlerinin denetiminde olduğu var sayılan kişinin bu aletleri nasıl edindiği, nasıl yanında taşıyabildiği ve saldırı sırasında kullanabildiği merak konusudur.
Bu merakımızın güvenlik birimlerince giderilmesini bekliyoruz.
Ne yazık ki Türkiye’de hekime ve sağlık çalışanlarına yönelik saldırının kod adı “Hasta Hakları”dır. Dayanaksız, mantıksız ve tutarsız suçlamaların hasta hakları birimlerince işleme konduğu ülkemizde ne yazık ki hekime yönelik saldırıları önleme ve caydırma doğrultusunda en küçük bir çaba gösterilmemektedir.
Canımızı kurtarıp yaralandığımızda ya da ağız dolusu sövgü ve aşağılamaya uğradığımızda bizleri koruyacak Hekim Hakları biriminin olmayışı bir yana; çoğu zaman yönetenlerimizin de ilgisiz ve duyarsız tutumu üzüntümüzü katlamaktadır.
Bugüne değin saldırıya uğrayan hekimlere, tabip odaları dışında herhangi bir kurum tarafından hukuksal yardım sunulmuş mudur?
Olumsuzluklarla dolu 663 sayılı KHK’de bu tür durumlarda hekim ya da sağlık çalışanına hukuksal destek verilmesi konusu da yer almıştır.
Ancak 663 sayılı KHK’nin yürürlüğe girmesinin üzerinden aylar geçmesine karşın bu hüküm yaşama geçirilmemiştir.
Hekimlerin, hekimliğin ve kutsal sağlık hizmetinin aşağılandığı, değersizleştirildiği ve sıradanlaştırıldığı bu günlerde biz hekimlerin önde gelen kaygısı, canımızı ve vücut bütünlüğümüzü korumaktır. Kaygılarımızla...
İZMİR TABİP ODASI