Gerçeği Etik ile Bulabilme Çağrısı

10.02.2012

İnanılmaz olanı, mutluluk oluşturanı
evrene götüren ışığın içinde bulurken,
yine ve yine etik demek istiyorum…

Merhaba kıymetli hekim meslektaşlarım ve tüm sağlık ekibi üyeleri;

Etik pencereden baktığımda çok zor bir dönemin yaşandığını ve sağlık alanındaki sıkıntıların günlük sağlık hizmeti içine kadar yansıdığını fark ediyorum. Aslında buna herkes tanıktır. Yapılması istenenler bürokratik yetkililer ile paylaşılıyorsa da ortak bir çözüme ulaşmak mümkün olmuyor. Bu ve bunun gibi pek çok ikilemli sorun yıllardır zihnimi meşgul etmekteydi. Bir adım atabilmek için bir şeyler yapmak gerekiyordu. Sorunların bir parçası olmaktansa çözümü öneren Her Şeye Rağmen Etik projesinin 2011 yılındaki başlangıç hedefini böyle özetlemek mümkündür. Toplumda etik bir duyarlılık ve bilinç oluşturmak, bu sayede bireylerin kendi özgür iradelerini kullanarak olup biten sıkıntıları daha net görmelerini sağlamak ve çözümü üretirken ya da paylaşırken bu yöntemden vazgeçmemek… Bir yıldan bu yana gidilen 32 farklı yerde ve değişik basın yayın organında tekrarlanan ve 2012 yılı boyunca da tekrarlanmaya devam edecek olan ana fikir; etiğin üstünlüğü, etiksel ve ahlaksal düzlemden ayrılmadan konuların ele alınmasının gerekliliğidir. Zaman içinde bunun gerçekleşeceğine inanıyorum.

İnsanların istediği tek ve en önemli taleptir aslında sağlıklı olmak ve bunu sürdürmek. Yüzyıllardır süregelen geleneksel tıp anlayışı içerisinde, hekimin başlıca rolü bununla belirlenmiş, son yüzyıllara doğru hekimlik anlayışının yanında sağlık alanını temsil eden ve tıbbi ekibin oluşum sürecini hızlandıran diş hekimi, hemşire, sağlık teknisyeni grupları da bu ortak amaca katılmışlardır. Bu denli geniş bir kitlenin hastalara sunmak istedikleri şifanın bedeli, yanlış bir ifadeyle maddi kaygılarla ölçüle dursun, aslında ilk unsurun insan vicdanı, merhamet, fedakarlık, erdem ile örtüştüğünü unutuyoruz. Tam bu noktada yaşanan etik sıkıntıların nasıl aşılabileceği sağlık ekibi üyeleri için merak konusu haline gelmiştir.

Umutsuz olmalı ya da umutsuz kalmalı mı? Her iki sorunun cevabını “hayır” olarak verebilirim. Doğruyu ve uygun olanı açıklamak, yanlışın nerede başladığını göstermek bizleri niçin umutsuz yapsın ki? Öncelikle belirtmek isterim ki, tüm dünyadaki etiksel doğru, sağlığın yeniden bir hak gibi algılanarak insanlara ücretsiz verilmesi şeklinde kabul edilmelidir. Her şeyin bir maliyeti vardır mantığı sağlık ve eğitim alanları için geçerli olabilecek konular değildir. Eğer maliyet hesabı yapılmaya başlanmışsa mutlaka dünyada nüfus artışı ile ilgili problemler yaşanmaya başlamış demektir. İnsanlık, belli maddi kaygıların peşine düşmeye ve maddi bir dünya oluşturmaya zorlanmaktadır. Bunun yanlışlığı, ortaya çıkan bunca kargaşa ve sıkıntıdan rahatlıkla anlaşılabilir. Türkiye’de sadece başka ülkelerin sağlık sistemlerine özenerek, olduğu gibi ülkemiz koşullarına uyarlanmaya çalışılan uygulamaların bir yenilik getirmesi mümkün değildir. Bize uygun, bizim şartlarımızı destekleyen bir sağlık sistemi planlanması, hatta bunun başka ülkeler tarafından benimsenen “örnek model” haline dönüştürülmesi tek isteğimdir. Sağlık alanı ve sistemi sektörel bir yapılanmaya dönüştürülürken, dünyaya sağlıklı gelme hakkı olan her bireyin bu hakkının maddi kaygılara teslim edildiğini hiç kimse unutmamalıdır. Bu etik bir yaklaşım mıdır?

Yüzyıllar içerisinde tıbbın tarihi göstermiştir ki, hastalık ve hasta olma korkusu mutlaka aşılması gerekli bir durum gibi algılanmış, hastalar ve hastalık için önerilecek teşhis ve tedavi süreçlerinin her aşamasında sağlığın bugün yaşandığı gibi maddi unsurların fazlasıyla ağır bastığı bir alan haline gelebileceği asla hayal edilmemiştir. Tıbbın endüstrileşmesi, ekonomik kavramların çizgisi içine girmeye başlaması, doğal olarak özündeki etiksel ve sosyal boyutların yitirilmesini gündeme getirmiştir. O andan itibaren tıp, bürokratik bir yapıya bürünmüş, usta-çırak geleneği ile işleyen, belli bir hiyerarşiyi koruyan kimliğini kaybetmiştir. Bugün dünyanın bütün yönetim sistemleri tıbbın bir tür politika haline getirilmesini önleme ödeviyle yükümlüdürler. Bunun yapılmaması halinde tüm dünyada yaşanan sorunların çözümü güçleşecektir.

Etiksel ve ahlaksal yaklaşımları öne çıkaran ve tıbbın felsefesine uygun sunumlar yapan bir anlayışa ihtiyaç olduğu kesindir. Her şeye rağmen etik diyebilmek geç kalınmanın her zaman için eşiğinden dönüldüğüne bir atıftır. Bunu duyurmak, yanlışları paylaşarak doğru aklı ortaya koymak için yollardayız. Kavga, tartışma ortamı, karmaşa yaratmak kaosu doğurur. Kaos ise etik ve ahlaki yaklaşımın benimsediği argümanlardan birsi olamaz.

2012 yılı boyunca da çağrıldığımız her yerde farklı konuları etik açıdan ele alarak çözüm yollarını göstermeye devam edeceğiz. Etik ve ahlak öncellenmesi gereken alanlardır. Bunun koşulsuz kabul edilmesi gerçeğini hiçbir zaman unutamayız. Sevgi ve saygı yitirmeyen ışıkla dolu günler diliyorum.

Doç. Dr. Çağatay Üstün
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi

Bu haber 1501 kez okunmuştur.