2011 YILI FAALİYETİNE İLİŞKİN BASIN AÇIKLAMASI
Her Şeye Rağmen Etik projesinin bir yılını 27 Aralık 2011 Salı günü İzmir Tabip Odası Konferans Salonunda bir basın toplantısıyla değerlendiren proje sorumlusu Doç. Dr. Çağatay Üstün, özellikle son 20 yılda tüm dünyada yaşanan etik ve ahlaki yozlaşmalara dikkati çekerek, bu konuda yaşanan ikilemin halen artan bir oranda sürdüğünü ve artık toplumlarda etik bir farkındalık ve bilinç oluşturma zamanı geldiğine işaret etti. Doç. Dr. Üstün’ün basın mensuplarıyla paylaşımı şöyle:
Ocak 2011’den itibaren 3-4 yıl öncesine dayanan bir hayalim olan bu projeyi toplumla paylaşmanın zamanını geldiğini hissederek “Her Şeye Rağmen Etik” diyerek yola çıktım. Temeldeki amaç; etiğin ilkesel, ahlakın davranışsal sistemini topluma aktarmak, bu anlamdaki bilinmezliği zihinlerden ve gönüllerden kaldırmaktı. Her projenin kendi içinde bir felsefesi vardır. Bu projenin temel felsefesi de buydu. Yani; insana, tüm canlılara ve yaşama odaklı bir etik projeydi burada ifade edilmek istenen.
Özensiz ve itici davranışlar sergilemek, insanları kırmak, etik ikilemler oluşturmak, doğadaki canlılara zarar vermek hiçbir zaman insan vicdanı ve düşüncesiyle bağdaşan şeyler değildir. Herkesin kendi doğrusu ile hareket etmesi kimi zaman sıkıntılar doğurabilmektedir. Bu anlamda zamansal süreç içinde ortaya çıkmış evrensel doğrular ve ilkeler; yüzyıllardır insanlığın geçirdiği olaylar üzerinden bir mutabakata varmış kavramlara işaret etmektedir. Yani, bir insanı öldürmek, yaralamak; hırsızlık yapmak, fiziksel şiddet uygulamak, psikolojik tacizi (mobbing-bezdiri) sürdürmek, cinsiyetler arası ayrım içinde bulunmak, canlılara eziyet etmek doğru olarak kabul edilen şeyler değildir. Eğer buna rağmen bugünün insanı bunları sürdürmeye devam etme eğiliminde ise ortada etiksel ve düşünsel bir sıkıntı vardır demektir.
Etiği sadece felsefi bir alanın parçası olarak görerek, ona dar bir bakış açısıyla bakmak bizleri derin görüş sahibi yapamaz. Sadece düşüncede kalmış, paylaşılmamış, uygulanmamış etik bir yaklaşım teoride kalmaya mahkum edilmiş olur. Doğruyu, iyiyi, güzeli savunmak ve çevremize yaymak durumundayız. İnsan, insan olarak kendisini dev aynasında görmemeli, kibir ve anlayışsızlığı bir kenara atmalı ve tevazu sahibi olmalıdır. Sorunları daha büyük bir sorun yumağı haline getirip bunun parçası olmamak gerekir. Sadece genel bir etik yaklaşımı değil, aynı zamanda biyoetik yaklaşımları da savunmak durumundayız. İnsan tüm canlıları ve onların haklarını da kucaklamalıdır. Bir ağacın, çiçeğin, yeşil bir örtünün, bir hayvanın varlığı insana mutluluk vermelidir. Oysa yaşamı yaşanmaz kılmak adına yapılanların sürdüğünü, hırs ve tutkunun insanın gözünü kör ettiğini, algılarını zayıflattığını fark ediyoruz. Etik ve ahlaki sistemleri savunduğunu düşünenlerin sanal bir sezinleme içinde olduklarını ve kimi zaman bilmeden veya cahillik içerisinde ya da bilerek tam tersi yaklaşımlar içinde olduğunu fark etmek mümkündür.
Toplumlardaki etik açmazların oluşmasında politika ve siyasetin de önemli etkisi olduğunu biliyoruz. Her ülke kendisi açısından en doğru olanı yapmaya çalışırken, kimi zaman bir başka ülkenin çıkarına müdahale ettiğini fark etmiyor. Siyasetle uğraşanların bu konudaki duyarsızlıkları etik ve ahlaki sıkıntıları da beraberinde getiriyor. Bunun ardından bürokrasinin temel alanlarındaki etik ve ahlak dışı durumlarla karşılaşma başlıyor. Yeni fikirlere ve etik ilkelere dönüş gecikiyor. Çünkü sadece insana odaklı hale dönüşmüş, donmuş bir zihniyet söz konusudur. Oysa insan sadece insanı önemseyen bir anlayışla yaşamını sağlıklı bir şekilde sürdüremez. Yüzyıllardan beri süregelen anlamsız hırs, istek ve arzular güçlü olanın yaşamasını öneren bir yaşam tarzını ortaya çıkardı. Bugün de aynı sıkıntıların yaşanmasının temel nedeni burada gizlidir. Etik açmazlardan ders almak yerine yenilerini oluşturmak bir çözüm değildir. Düşünürlerin sıklıkla önerdiği, kendi iç hesaplaşmamızı yapmamız gerektiğine ilişkin öğütler kısa sürede unutulmuştur. Şahsi menfaat sağlama o kadar büyümüş ve istenir olmuştur ki, sadece kendisini düşünen ve toplumdan izole olmuş bu tarz insanlar etik ve ahlaki değerleri hiçe saymaya başlamışlar, toplumların nasıl bir felakete doğru sürüklenebileceğini hesaba katmamışlardır.
Etik ve ahlakla ilgili bazı şeylere vurgu yapmak istiyorsanız, öncelikle hedeflediğinizi iyi ve doğru bir şekilde ortaya çıkarmanız gerekiyor. Projenin 2011 yılı boyunca etkinliği başlarken hedefin; etik ve ahlak açmazlarını ortaya çıkaran etkenlere değinmek, bunlara karşı çözüm önerileri sunmak ve toplumu etik ve ahlak kavramlarından uzak tutmamaktı. Etik konular sadece salonlarda, kongrelerde tartışılacak şeyler değildir. Böyle olduğu takdirde uygulamalı etik diye ifade edilen ve toplumu kucaklayan bir yaklaşımdan uzaklaşılır.
Proje için ön görülen sürenin son günlerindeyiz. Bir yılı sizlere özetlerken 2012 yılına ilişkin de bir şeyler söylenmesi gerektiğini biliyorum. Geçen 12 ay zarfında davet edildiğim 32 farklı yere giderek konferanslar verdim. Gördüğüm odur ki, etik anlamdaki güvensizlik ve umutsuzluk toplumun pek çok katmanını kaplamış durumdadır. Bu anlamda belirgin bir bilinçlenme sağlanması ve böylece umutsuzluğun aşılması için yoğun bir çalışma dönemi yaşandı. Bu proje süresince herkesi etik ilkelerle kucaklayabilmek hayalinin gerçekleşebileceğini fark ettik. Projenin bilgiye ve düşünmeye dayanan yönlerine güvenen ve inanan insanların varlığı tam bu noktada bize bu projenin bitirilmemesi gerektiğini düşündürüyor. Böylece 2012 yılında da, yine bir yıl boyunca etik ve ahlak kavramlarını irdelemek için yollarda olmak durumundayız.
Artık tüm insanlık etik yüzleşme yapmanın önemini kavramak durumundadır. Bu yüzleşmeden soyutlanmak ya da bunu yok saymak hiçbir fayda sağlamayacaktır. İnsanlığın geleceğinde etik ve ahlak kavramının büyük bir yeri olacağı hiç kuşkusuz doğru bir tespittir. Yaşamı özensizleştirmek, sıradanlaştırmak, değerleri değersizleştirmek bizleri bugünlere getirmiştir. Bunu şimdiden fark etmek adına “Her Şeye Rağmen Etik” projesinin toplumda ve bireylerde bir bilinçlenme ve aydınlanma oluşturacağına inanıyorum.
2012 yılı boyunca Her Şeye Rağmen Etik yine davet edildiği yerlerde konferanslar vermeyi sürdürecek, bir aktivite olarak faaliyetini devam ettirecektir. Bu dönem iki farklı çalışma sergilenmesi gündemdedir. Buna göre; ilk kez çağrılan yerlerde etik ve ahlak kavramları hakkında bilgilendirme sağlayıcı, etik ikilem ve buna bağlı sorunların çözme yöntemleri ele alınacaktır. İkinci kez aynı yerlere çağrılma durumunda ise etik açıdan farklı kavramları ele alacak söyleşiler gerçekleştirmeyi düşünüyoruz.
Erdemli, dürüst ve doğrucu bir yaşamın devam etmesini isteniyorsa, etik ve ahlaklı olmanın yeniden keşfedilme zamanı gelmiştir. 2011 yılı boyunca desteğini esirgemeyen İzmir Tabip Odası Yönetiminin ve Haberhürriyeti basın grubunun ve Sayın İbrahim Irmak’ın, bugünden itibaren de sizlerin 2012 yılı boyunca bizleri yalnız bırakmayacağına inanıyor ve son söz olarak siz değerli basın mensuplarına hep birlikte etik ve ahlaki olanın yanında olmak, bunu paylaşmak adına desteğinizi esirgememenizi istiyorum. Her şeye rağmen etik diyebilmenin toplumun her kesimine, her meslek grubuna ve tüm yaşamsal alanlara ulaşabilmesi için yapılabilecek katkılarda her zaman için lütfen yanımızda olunuz.
İçten selam ve saygılarımızla…
Doç. Dr. Çağatay ÜSTÜN
[Proje Sorumlusu]
Destek veren kurumlar:
İzmir Tabip Odası
www.tibbiyeli.tv