‘Tam gün’ ile ilgili KHK hakkında bilgilendirme metni

05.09.2011

 Hükümet 26 Ağustos 2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımladığı 650 Sayılı KHK ile değişik kurumlarda çalışan hekimlere çalışma yasakları getirdi. KHK esas olarak “Adalet Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında” idi. Ancak yürürlük ve yürütme hariç 42 maddelik KHK’nin 6 maddesi hekimlere yöneliktir.

İlk bilgilendirme metninde KHK ile yeniden getirilen yasakların Anayasaya, Evrensel Hukuk ilkelerine, Anayasa Mahkemesi kararlarına ve hatta KHK çıkarılmasına olanak veren yetki yasasına aykırı olduğunu belirtmiştik.

Anayasa Mahkemesi 4 Aralık 2010 günü yayımlanan gerekçeli kararıyla, kısaca kölelik yasası olarak bilinen 5947 Sayılı “tam gün” çalışma yasası ile getirilen, çalışma yasaklarının yanı sıra performansa dayalı ek ödemeyi düzenleyen hükmünü de iptal etmişti.


Anayasa Mahkemesi 5947 sayılı yasa ile getirilen performansa dayalı ek ödeme sisteminin personelin alacakları döner sermaye katkı paylarında asgari bir garanti içermediğini, bu nedenle devletin tüm işlem ve eylemlerine bireylerin güven duymasını zedeleyici nitelik taşıdığını, hukuk devletinin gereği olan hukuki güvenlik ilkesine aykırılık oluşturduğunu, Anayasa’nın 2. maddesine aykırı olduğunu belirterek oy birliği ile iptal etmiştir. Anayasa Mahkemesinin tespit ettiği bu hukuka aykırılık halen giderilmemiş, hekimlere, sağlık çalışanlarına güvence içeren, emeklerinin karşılığı olan bir ücretlendirme yöntemi düzenlenmemiştir.


Aksine meslek örgütleri, kamuoyu ve yasama organı denetimi ve katkısından kaçınarak gizlice Sağlık Bakanlığı’nın teşkilat ve görevlerine ilişkin KHK’de değişiklik çalışmaları yürütülmektedir. Eldeki taslaklara göre, Sağlık Bakanlığı’nın sağlık hizmetlerini sunan yürütme organı olmaktan çıkarılması, kamu özel ortaklığı ve kamu hastane birlikleri adı altındaki yöntemlerle kamu sağlık kuruluşlarının çeyrek asırlık sözleşmelerle özel şirketlerin işletmesine dönüştürülmesi, bütün sağlık personelinin atama, yer değiştirme, aylık alma, iş güvencesi ve sosyal güvenlik ile ilgili mevcut haklarını da ortadan kaldırmaya yönelik düzenleme çalışmaları yapılmaktadır. Aynı çalışmalarda tıp ve tıpta uzmanlık eğitiminde, sağlıkla ilgili diğer mesleklerin yükseköğretiminde, Sağlık Bakanlığı tek yetkili hale getirilirken,tıp fakültelerinin, meslek örgütlerini altlarının boşaltılarak etkisizleştirilmesi planlanmaktadır. Sağlığın sürdürülmesi ve geliştirilmesinin “bireylere” ait sorumluluk olduğu anlayışı ile toplumun devletten beklediği yükümlülüklerin ortadan kaldırılması amaçlanmaktadır.

Hekimlere yönelik yeniden getirilen çalışma yasaklarının oluşturulmak istenen bu sistemde “sağlık işletmelerine” “ucuz iş gücü” yaratılması olduğu artık uzun zamandır bilinmektedir. Aksi halde bütün hekimlere ve sağlık çalışanlarına insanca yaşayabilecekleri emekliliğe yansıyan ücret, güvenceli, sağlıklı ve onurlu iş koşulları ile tek işte çalışmalarını özendirici TTB önerileri çoktan hayata geçirilmiş olurdu.

Ucuz iş gücü, güvencesiz iş koşulları, sağlık sermayesine para kazandırmaya odaklanmış hekimlik ve bunu yapması için koşullandırılan hekimlik eğitimi… Hükümetin yapmak istediği budur. Hekimler, sağlık çalışanları olarak hep birlikte bunun olmayacağını anlatmanın yollarını birlikte bulup hayata geçireceğiz.

Kararnamede hekimlere yönelik hükümler ve olası sonuçları

1219 Sayılı Yasanın 12. maddesine yapılan ekle, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununda, GATA Kanununda ve TSK Personel Kanununda 650 sayılı KHK ile getirilen yasaklayıcı hükümlere atıf yapılarak bu yasaklar çerçevesinde hekimlerin mesleklerini icra edebilecekleri belirtilmiştir.


Bu hükümlerin etkileri, hekimlerin çalıştıkları kurumlar ve statülerine göre oluşturulan gruplarda açıklanacaktır.


1- Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık kuruluşlarında çalışan hekimler:


657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 28. maddesine bir ek yapılarak kamu sağlık kuruluşlarında çalışan hekimlerin mesai dışında muayenehane açarak ya da herhangi bir kuruluşta çalışarak meslek icra etmeleri yasaklanmıştır. Yasak geçiş dönemi hükmü olmadığından 26 Ağustos 2011 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Esasen Anayasanın 2. maddesi uyarınca Sağlık Bakanlığı’nın bir genel yazı ile bu konuda gerekli geçiş süresini hekimlere tanıması zorunludur. Yasağa ilişkin KHK hükmü Anayasa Mahkemesinin “tam gün” yasasında verdiği iptal kararına ve bu kararda yer verdiği Anayasanın 17 ve 56. maddelerine aykırıdır. Bu yasağın bir sonucu olarak üniversite dışındaki kamu kuruluşlarında çalışan hekimlerin muayenehaneleri il sağlık müdürlükleri tarafından kapatılabilecektir. Yapılan bildirime karşın hekimlerin çalışmalarına devam etmeleri halinde 657 sayılı Kanunun 125. maddesi uyarınca kademe ilerlemesinin durdurulması cezası verilebilir.

KHK’nin bu hükümlerine karşı doğrudan TTB’nin ya da hekimlerin iptal davası açma hakları yoktur. Bu hükümlere karşı Cumhuriyet Halk Partisi 26 Ağustosu takip eden 60 gün içinde Anayasa Mahkemesinde iptal davası açabilir. Memur hekimler muayenehanelerinin kapatılması ya da ceza verilmesi işlemlerine maruz kalmaları halinde bu işlemlere karşı idari yargıda iptal davası açabilir. Bu davada yasağa ilişkin kanun hükmünün anayasaya aykırılığını ileri sürüp, itirazın görüşülmek üzere Anayasa Mahkemesine gönderilmesini isteyebilirler. Bu konuda sürdürülen hazırlıklar kısa sürede üyelerimizle paylaşılacaktır.


2- Kurum hekimleri ve mahalli idarelerde çalışan hekimler:


Kurum tabiplikleri ile mahalli idarelerde çalışan hekimler de üst maddede belirtilen hükümler nedeniyle muayenehane açamayacak ya da özel sağlık kuruluşlarında mesai sonrası çalışamayacaktır. Ancak 1219 Sayılı Yasanın 12. Maddesindeki özel düzenleme nedeniyle işyeri hekimliği yapmaya devam edebileceklerdir.


3-Tıp Fakültesi öğretim elemanları ve öğretim üyeleri:


2547 sayılı Yükseköğretim Yasasının 36. maddesine eklenen bir fıkra ile Öğretim elemanlarının 657 sayılı Yasanın 28. maddesinde belirtilen yasaklara tabi olduğu belirtilmiştir. 2547 sayılı Yasada öğretim elamanı tanımı sorunlu olmakla birlikte yardımcı doçent, doçent ve profesör dışında kalan tıp fakültesinde çalışan hekimler ve tıp uzmanlarının bu kapsamda sayıldığı anlaşılmaktadır. Üniversitelerin mediko sosyal merkezlerinde çalışan hekimler bu kapsama girmemekle birlikte öğretim üyesi de olmadıklarından durumlarına ilişkin sorunlar devam etmektedir.


KHK’ye göre öğretim üyeleri ise yalnızca eğitim ve araştırma faaliyetlerinde bulunmak, döner sermaye faaliyetleri kapsamında gelir elde edilen faaliyetlerde bulunmamak yani hastalara tanı ve tedavi hizmeti vermemek ve hiçbir biçimde ek ödeme almamak kaydı ile mesai sonrası sağlık kuruluşlarında ya da muayenehanelerinde çalışabilecektir. İsterlerse 26 Ağustos 2011 tarihinden itibaren iki yıla kadar ücretsiz izin verilebilecektir. Ancak mesai sonrası çalışan öğretim üyelerinin; rektör, dekan, enstitü, yüksekokul ve konservatuar müdürü, bölüm başkanı, anabilim ve bilim dalı başkanı, başhekim ve bunların yardımcısı olmaları yasaklanmıştır.


Öğretim üyelerine yönelik düzenlemeyi Anayasa Mahkemesinin 5947 sayılı Yasa ile getirilen çalışma yasağını iptal ettiği kararına uygun olduğu ileri sürülecektir. Oysa bütünüyle Yüksek Mahkeme kararına aykırıdır. Kararın arkasından dolanılarak Anayasaya aykırı düzenleme yeniden hayata geçirilmiştir.


2547 sayılı Kanun uyarınca Tıp Fakültesi Hastaneleri ‘Uygulama ve Araştırma Merkezi’ statüsündedir. Merkezler Kanunda “Yükseköğretim kurumlarında eğitim öğretimin desteklenmesi amacıyla çeşitli alanların uygulama ihtiyacı ve bazı meslek dallarının hazırlık ve destek faaliyetleri için eğitim-öğretim, uygulama ve araştırmaların sürdürüldüğü yükseköğretim kurumu” olarak tanımlanmıştır. Öğretim üyelerinin tıp fakültesi hastanelerinde sağlık hizmeti vermeleri uygulamalı eğitim öğretim faaliyetidir.


Tıp fakültesi öğretim üyelerinin yapacakları eğitim faaliyetlerinin pek çoğu teorik ders anlatma değil, tıp, tıpta uzmanlık ve yan dal uzmanlık eğitimi gören asistanların uygulamalı olarak yetiştirilmesidir. Tıpta uzmanlık eğitimine ilişkin mevzuatta da tıpta uzmanlık ve yan dal uzmanlık eğitiminin eğitim sorumluları tarafından verileceği, eğitim sorumlularının profesör, doçent ve en az üç yıllık uzman olan yardımcı doçentler olduğu, uzmanlık öğrencisinin, eğitim sorumlusunun gözetim ve denetiminde araştırma ve eğitim çalışmalarında ve sağlık hizmeti sunumunda görev alacağı belirtilmektedir.


Oysa laboratuar işlemleri, poliklinik hizmetleri, her türlü girişimsel işlemler döner sermaye geliri elde edilen işlemlerdir. Bu hizmetlerin bütünü ile üçüncü basamak sağlık hizmeti verilmektedir. KHK ile getirilen düzenlemeye göre mesai sonrası çalışan öğretim üyelerinin ileri sağlık hizmeti sunarak eğitim öğretim faaliyetlerini sürdürmesi yasaklanmak istenmektedir. Bu durum Anayasa Mahkemesinin 5947 sayılı yasaya ilişkin kararını gerekçesinde “Üniversitelerde ders verme öğretim elemanı olarak çalışmanın doğal bir sonucudur. Yükseköğretim kurumlarında 2547 sayılı Yasa’da belirtilen amaç ve ilkelere uygun biçimde önlisans, lisans ve lisansüstü düzeylerde eğitim - öğretim veuygulamalı çalışmalar yapmak ve yaptırmak, proje hazırlıklarını ve seminerleri yönetmek öğretim elemanlarının öncelikli görevleri arasındadır.” tespiti yapılmıştır. Devamında ise “..getirilen bu sınırlamalar, üniversitelerdeki bilim özgürlüğü ve bilimsel özerkliğin gereği olan her türlü bilimsel faaliyeti engelleyici nitelikte olamaz. İptali istenen düzenleme ile üniversitelerin bilim verilerini yaymak, ulusal alanda gelişime ve kalkınmaya destek olmak, ülkeye ve insanlığa hizmet etmek gibi görevlerini yerine getirmesinin engellendiği…Bu durumun Anayasa’nın 130. maddesi ile bağdaşmadığı” sonucuna varılmıştır. KHK ile öğretim üyelerin tıp fakültesinde Anayasanın 130. maddesinden kaynaklanan işlevlerinin ortadan kaldırılmaya çalışılması Anayasaya aykırı bir girişimdir.


Tıp Fakültelerinde mesai sonrası çalışan öğretim üyesi hekimler, Anayasanın 130. maddesi uyarınca öğretim üyesi işlevini yerine getirmeye, uygulamalı olarak ileri sağlık hizmeti vererek tıp, tıpta uzmanlık ve yan dal uzmanlık eğitimi vermeye devam etme hakkına sahiptir. Ancak KHK ile getirilen yasak sonucunu temel işlevlerini yerine getirdikleri için muayenehanelerinin kapatılması, özel sağlık kuruluşlarında çalışma ruhsatlarının iptal edilmesi gibi yaptırımlarla yüzyüze gelebilirler. Bu işlemlere karşı dayanak KHK hükmünün anayasaya aykırılığını ileri sürerek idari yargıda yürütmenin durdurulması istemi ile iptal davası açabilirler. Bu konudaki TTB çalışmaları üyelerimizle paylaşılacaktır.


4- GATA VE TSK’nde çalışan hekimler ve öğretim üyeleri


KHK ile 2955 sayılı Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanunun 32. maddesine eklenen fıkra ile GATA öğretim üyelerinin de diğer öğretim üyeleri gibi hasta muayenesi ve tedavisi yapmamak ve ilgili yasalar uyarınca ödenen tazminat ve ek ödemelerden yararlanmamak kaydı ve Genelkurmay Başkanlığının izni ile mesai sonrası meslek icra edebilecekleri düzenlenmiştir. Ancak GATA öğretim üyelerinin askeri öğrenciler, yükümlü erbaş ve erler ile kimi özel gruplar kapsamında değerlendirilen hastalara yönelik sağlık hizmeti verebilecekleri düzenlenmiştir.


1632 Sayılı Askeri Ceza Kanunun Ek 3. maddesinde yer alan Askeri doktorların çalışma saatleri dışında hekimlik yapabileceklerine ilişkin hüküm kaldırılmıştır. 926 Sayılı TSK Personel Kanuna çalışma yasağına ilişkin Ek 27. Madde eklenmiştir. Bunların sonucunda GATA dışında çalışan TSK personeli hekimler mesai sonrası mesleklerini serbest olarak icra etmeleri yasaklanmıştır. Bu hekimler yönünden de bireysel işlemlere karşı anayasaya aykırılık itirazı ile idari yargıda iptal davası açılması olanaklıdır.


5- Özel Sağlık Kuruluşlarında, vakıf üniversitelerinde ve muayenehanelerinde çalışan hekimler:


650 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede bu grupta yer alan hekimlerin çalışma koşullarında değişiklik yapan hükümler yoktur. Sağlık Bakanlığının muayenehanesi olan hekimlerin özel sağlık kuruluşlarında çalışamayacağı veya SGK’lı hasta bakamayacağı veya kadrolu olarak bir özel sağlık kuruluşunda çalışmadan kısmi zamanlı bir özel sağlık kuruluşunda çalışamayacağına ilişkin hukuka aykırı uygulamalarına ilişkin Danıştay ve idare mahkemeleri tarafından verilen yürütmeyi durdurma kararları bulunmaktadır. Bu kararlara TTB web sayfasından hukuk haberleri bölümünden ulaşmak mümkündür.

 

TTB web sitesinden alınmıştır.

Bu haber 7188 kez okunmuştur.