25 MAYIS ETİK GÜNÜ KUTLU OLSUN…

25.05.2011

Doç. Dr. Çağatay Üstün

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi

Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Başkanı

 

 


 

25 Mayıs Etik günü ve haftası hepinize kutlu olsun. Ülkemizde Başbakanlık Kamu Görevlileri Etik Kurulu’nun kurulduğu tarih olan 25 Mayıs (2004/5176 sayı) tarihi bugün için bilindiği şekliyle Etik Günü olarak kabul edildikten sonra, her yıl çeşitli aktivitelerle kutlanmaktadır. Aslında son yıllarda bu konuda pek bir faaliyet yapılmadığını üzülerek görmekteydim. Ancak 2011 yılı için en azından geçerli ve olumlu bir şeyler yapmak adına “Her Şeye Rağmen Etik” projesini başlatmış bulunuyoruz. Bu özel gün için 25 Mayıs 2011’de Bornova Belediyesi Uğur Mumcu Kültür Merkezinde, 26 Mayıs 2011’de Muğla Belediyesi etkinliğinde ve  27 Mayıs 2011’de Konak Belediyesi Türkan Saylan Kültür Merkezinde konferanslar düzenlenecektir. Bunlara ek olarak 30 Mayıs 2011 tarihinde Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı olarak Muhittin Erel Amfisinde Saat: 09.30-12.30 arasında “Sağlık Alanında ve Akademik Yaşamda Etik ve Şiddet” konulu bir Panel düzenliyoruz. Konuşmacı olarak benimle birlikte Doç. Dr. Aynur Uysal, Yrd. Doç. Dr. Elif Vatanoğlu konuğumuz olacaklar.

Etiğin ülkemizdeki serüveni aslında yeni yeni başlamaktadır. Bu anlamda bugüne kadar atılmış her adımın değerli olduğundan hareketle, bundan sonra yapılacakların bunlardan daha öteye bizleri taşımasını diliyorum. Etik bir ilkeler sistemidir. Ahlakilik ise bu ilkeler sisteminin pratik yaşama geçirilmesi ile ilgilidir. Ancak ne yazık ki, bu anlamda almış olunan yolun henüz fazla olmaması kimseyi umutsuzluğa sürüklememelidir. Özellikle günümüzdeki etik yozlaşmaların da arttığını fark ettiğimizde aslında yapılacak daha o kadar çok şey vardır ki.

Etik günü ve haftası sadece ülkemize özgü özel bir gün olarak kutlanmaktadır. Bu anlamda bu özel günün ve haftanın en verimli şekilde değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Her Şeye Rağmen Etik projesi bu anlamda 2011 yılına damgasını vururken, 25 Mayıs’a denk gelen günlerde yukarıda aktardığımız pek çok aktiviteye yer vermiş olmamız konunun özüne dönmeye çalıştığımızı göstermektedir. Kötü bir dönemden geçiyoruz gerçekten de. Kimin kime kefil olduğunu bilemeden yanlışları, etik ve ahlak dışılıkları yaşamak zorunda bırakılıyoruz. Güçlü olan kendisinden sonraya yine kendisi gibi güçlü birini bırakmak için çabalıyor. Bu uğurda verilen kavga ve tartışma o kadar büyüyor ki, doğru ve gerçek olan değerler zedeleniyor.

Ne büyük hatalar var! Bir bakıyorsunuz, her türlü çirkinliği ve kabul edilemez şeyi yapmış kişiler yüksek mevki bir yerlere gelmişler ve yetkiyi ellerinde bulunduruyorlar! Ne zamana kadardır bu kişilerin hükmü? diye soruyorsanız, cevabı beklemeye devam edeceksiniz demektir. Çünkü yerlerini etik ve ahlaki olana terk etmeyeceklerdir hiçbir zaman. Hatta bu uğurda yeni bir mücadeleye bile girmeye hazırdırlar!

Tek başına kalabilir ya da tek başına bırakılabiliriz. Fakat tüm bu olumsuzluğa karşı durmamamız için bir başka sebep bulabilir miyiz? Elbette ki hayır!… Etik düzlemden sapmış, etik düzlemin şeklini kendi çıkarlarına göre değiştirmiş insanlardan kaçmak yerine, onlara doğrunun ve iyinin gücünü gösterebilir, hatta öğretebiliriz sanırım.

Bir dostum bu tip olaylardan yakınarak şöyle demişti: “Aslında karşımızdaki şeyin büyüklüğünden haberdar değiliz. Ahlak dışı işlerle uğraşanlar o kadar güçlü ki, belki de vazgeçmek gerek mücadeleden…” Umutsuzluktan çaresizleşmişti belli ki. Moralini yüksek tutmasını belirterek şunları söylemiştim kendisine: “Zaten bu tip insanların istedikleri de bu değil midir? Yılgınlık, bitmişlik ve tükenmişlik içinde olmamız onlara ümit ve güç verecektir. Tek kalmak zayıflık değildir. Neye karşı tek kaldığın önemlidir. Neye karşı teksin peki? Kendisini dürüst zanneden ya da öyle göstermeye çalışan insanlara karşı teksin… İnan ki, bu pek de önemli değil. Kötüden ve kötülükten korkmak baştan kaybetmektir aslında. Korkmadığını, çekinmediğini, mücadeleye devam edeceğini göstereceksin. Yorulduğunda soluklanacak ama yine üzerine gideceksin. Gölgenin üstüne gitmekle gölge küçülür!…”

Etik bilincin gelişmediği, ahlakiliğin sıklıkla sorgulandığı sosyal ortamlarda bu tip zorluklarla karşılaşmak mümkündür. Son zamanlarda böylesi bir süreci yaşıyoruz. Aklımızın alamadığı şeylerin gerçekleşmesinde, bunların normalmiş gibi kabul edilmesinin de etkisi olduğu mutlaktır. Yaşam mücadelesi yetmiyormuş gibi bir de bunlarla savaşmak zorunda bırakılmak ne acıdır!...

Atatürk böyle durumlarda bana hep rehberlik etmiştir. Gerçekleri konuşmaktan çekinmeyiniz! derken sanki burada değindiklerimizden bahsetmektedir.

Şu an yaşadıklarımız gerçeklerin ta kendisidir. Bunları konuşmak, tartışmak ve çıkar bir yol ya da fikir üretmek doğru bir yaklaşım olsa gerek. Etik düzlemden hızla sapıldığı artık aklımızın bir köşesinde yer etmelidir. Bunu unuttuğumuz gün, karşımızdaki kötü gücün önünde eğilmekten başka bir şey yapamayız.

Her ne şekilde olursa olsun, yine de her şeye rağmen etik diyebilmek adına yoldayız. Hiçbir zaman unutmayalım ki, etik ilkelerden verilen her bir ödün bunları yeniden kazanmaktan hızla uzaklaşmak demektir. Hepinizin Etik Günü şimdiden kutlu olsun!

Bu haber 3274 kez okunmuştur.