İstiklal Marşı' nın Kabul Edilişinin 90.Yılı

12.03.2011

Değerli meslektaşlarımız,

“İstiklâl Marşı” nın TBMM tarafından ülkemizin Ulusal marşı olarak kabul edilişinin (12 Mart 1921) 90. Yıldönümüne ermiş bulunuyoruz.

Bu anlamlı yıldönümünde İstiklâl Marşı’nın çeşitli tartışmalara konu edildiğine ve bu marşa kimilerinin saygısızca yaklaşım içinde bulunduğuna üzülerek tanıklık etmekteyiz.

Her dizesi bağımsızlık, anti emperyalist duruş ve vatan sevgisi yansıtan bu önemli değerimiz her Türk yurttaşı gibi Cumhuriyet’in kuruluşu ve devrimler sürecindeki katılımlarıyla önemli rol alan biz Tıbbiyeli’ler için de anlamlıdır.

İstiklâl Marşı’mızın yazarı Mehmet Akif ERSOY ve bestecisi Zeki ÜNGÖR başta olmak üzere bu anlamlı marştaki dizeleri yaşama geçirmiş olan tüm vatanseverleri saygı ve saygıyla anmanın önde gelen görevimiz olduğunun bilincindeyiz.

Saygılarımızla

İzmir Tabip Odası

 

 

 

İstiklâl Marşı


 

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır parlayacak!
O benimdir, o benim milletimindir ancak!

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal.
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal.

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım;
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar.
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın,
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.
Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.

Rûhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:
Değmesin ma' bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!
Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım.
Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım;
Fışkırır  rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım!

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl;
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet,
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!

Bu haber 1976 kez okunmuştur.