Aile hekimliğinin uygulandığı yerlerde kurulan toplum sağlığı merkezlerine ilişkin düzenlemelerin yer aldığı 27 Ocak 2010 tarihinde yayınlanmış olan Yönerge’nin bir takım maddelerinin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle dava açılmıştı.
Türk Tabipleri Birliği tarafından açılan davada, öncelikle, sağlık ocaklarının toplum sağlığı merkezlerine dönüştürülmesine ilişkin işlemlerin yönerge ile düzenlenemeyeceği vurgulanmıştır. Ayrıca, AÇSAP, dispanserler ve diğer birinci basamak sağlık kuruluşlarının toplum sağlığı merkezlerine bağlanması ile toplum sağlığı merkezlerinin kurumsal olarak işyeri hekimliği hizmeti sunabilmelerine olanak sağlanmasının da hukuka aykırı olduğu da anılan davada belirtilmiştir.
Danıştay 10. Dairesi tarafından 31.12.2010 tarihinde verilen Kararda;
“…5258 sayılı Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Kanunun 8 inci maddesinde belirtilen hususların, aynı madde uyarınca Yönetmelikle düzenlenmesi gerektiği dikkate alındığında, dava konusu Yönergenin dayanağının doğrudan sözü edilen Yasa maddesi olmasına ve bu maddede belirtilen hususların dava konusu Yönerge ile düzenlenmesine hukuki olanak bulunmamaktadır…”
“…Yönergenin çıkarıldığı tarihte yürürlükte bulunan ve 15.8.2009 tarih ve 27320 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan işyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmelikte, Toplum Sağlığı Merkezlerinin işyeri ortak sağlık ve güvenlik birimi kurabilmelerine olanak veren bir kural yer almamıştır….”
“…26.10.1994 tarih ve 22093 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Sağlık Bakanlığı Taşra Teşkilatı Yatak ve Kadro Standartları Yönetmeliğinde, 15.5.2008 tarih ve 26877 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmelik ile yapılan değişiklikle Toplum Sağlığı Merkezi tanımlanmış, ancak Yönetmeliğe aykırı olarak dava konusu Yönerge ile Toplum Sağlığı Merkezlerinin tanımı genişletilmiştir….”
şeklindeki saptama ve değerlendirmeleri yapılarak dava konusu Yönerge hükümlerinin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiştir.
Bu Kararla, Toplum Sağlığı Merkezlerinin kurulması ve faaliyetlerine ilişkin olarak hukuki çerçevesinin yerinde olmadığı, merkeze ve çalışanlarına yasal görevlerinin dışında bir takım görevlerin yüklenmesinin hukuka aykırı olduğu saptanmıştır.
Aile hekimliğine geçilen illerde halkın koruyucu sağlık hizmetlerinin sunulması ve çalışanların hak ve yükümlülüklerinin açıklıkla belirlenebilmesi bakımından, Sağlık Bakanlığının, konunun bütün taraflarının demokratik katılımını sağlayarak yeni bir düzenleme yapması ivedi bir zorunluluk olarak ortaya çıkmıştır.