Birkaç ay geçmedi üzerinden acil hekimine silah gösterildi. Hem de kolluk gücü çalışanı tarafından! Her fırsatta dile getirmekteydik oysa…
Hekime ve sağlık çalışanlarına şiddet hızla tırmanıyordu. Duyduklarımız medyaya konu olabilenlerdi.
Yine, geçtiğimiz haftalarda hem de hamile olan bir meslektaşımız yerlerde sürüklenerek fiziksel şiddete uğradı.
Hafta sonunda Şanlıurfa’dan gelen bir haber de az dehşet verici değildi! Yine, bir kadın meslektaşımız hastanelik edilene dek dövülmüştü. Oradaki meslektaşımıza “geçmiş olsun”dedikten hemen sonra ateş bu kez kentimiz İzmir’e düştü!
Belli ki, bizler tepki gösterdiğimizi düşünsek de sesimiz duyulmuyor!
Oysa düşleri vardı her birimizin. İdealisttik mesleğe başladığımızda.
Nereden bilebilirdik ki, yönetenler bizleri hastalarımız ile baş başa bırakarak sistemin günah keçisi yapacaklar…
Önce, nesneleştirildik. Emeğimiz de, mesleğimiz de ucuzlaştırıldı. Parça başı iş yapan taşeronlara dönüştürüldük. Yalan makinesi ile yaygınlaştırılan çuvalla para aldığımız dedikodusu bizleri toplumun boy hedefi yapmaya yetti de arttı.
Bizlerin yakınma konusu olmamız o denli kolaylaştı ki; bir telefonla verilen yalan yanlış bilgilerle soruşturma ve kovuşturma dalgalarına karşı ayakta durmaya çalışır olduk.
Değerli yurttaşlar, meslektaşlar,
Her ne olursa olsun!
Hiç kimsenin, ama hiç kimsenin yumruklarını, sille tokatlarını ve hatta silahlarının kurşunlarını hak etmedik, etmiyoruz!
Sözlü saldırılar sıradanlaştı! Öyle duyarsızlaştık ki; duymaz olduk sövgüleri, ilenmeleri…
İnsanların yaşamdaki en değerli varlığı olan sağlıklarını, canlarını emanet ettikleri bizlerin karşılaştığı bu insanlık dışı davranışları bizlere yöneltenler asıl kendilerine saygısızlık ettiklerinin farkındalar mıdır?
Son sözümüz de sizlere devletimizin görevlileri, yöneticilerimiz…
Bu türden saldırıların ciddiye alınıp, önlenmesi için bizlerin başına daha ne gibi dertlerin açılması gerekiyor?
Çok şey istemiyoruz sizlerden!
Bir teşekkür etseniz de olur, etmeseniz de! Ama, hiç olmazsa yumruklarınız, sille tokatlarınız, silahlarınız, kurşunlarınız ve elbette kem sözleriniz size kalsın…
Bizler sizler için, bu toplum için varız! Her türlü olumsuz koşulda yılmadan, özveriyle çabalıyoruz.
Bizleri yıldırarak, bu işten kopartarak ve hevesimizi kırarak olsa olsa bindiğiniz dalı kesmiş olduğunuzu fark etmenizi diliyoruz…
Artık yeter diyoruz…
Dr. Ceyhun BALCI
http://www.medimagazin.com.tr/ana-sayfa/okuyucudan/tr-hak-etmiyoruz-1-79-29500.html