Sağlık Bakanı’ nın hekimlere yönelik tutumu

29.07.2010

 Sayı : 10 - 26                                                                                  Tarih :  29.07.2010

 

 SAĞLIK BAKANI’

PROF.DR.RECEP AKDAĞ’I, HEKİMLERE YÖNELİK TUTUMUNU DÜZELTMEYE DAVET EDİYORUZ

 

Bir “tam gün” tartışmasıdır süregeliyor! Herkes konuşuyor. Sizlere şu deniyor, bu deniyor. Kafanızı karıştırıyorlar.

Biz hekimler size işin doğrusunu anlatalım öyleyse. İşin özü şu: Sağlık Bakanlığı kazdığı kuyuya düştü bu sefer. Hekim örgütü bir zafer mi kazandı? Sağlık Bakanlığı mı kaybetti? Asla! Bizler ve sizler yıllardır  kaybediyoruz aslında.

“Sağlıkta dönüşüm programı sağlığa zararlıdır.”

Önce yalancı bir bahar yaşattılar sizlere ve bizlere. Yeşil kartlar dağıttılar, özel hastaneleri adres gösterdiler sizlere. Hükümetim bin yaşa! Şimdi ise değirmenin suyu kesildi artık. Deniz bitti. Bir reçete, on para…

“Performans iyi hekimliğe zararlıdır”

Bizi de kandırdılar biliyor musunuz? Performans, ne güzel ballı börek, haydi aile hekimi olalım dedik.  Ama bizim için de deniz bitti. Ne kadar para kazandığımı bir sorun bakalım bana.

Oturdular, kurdular. Ucuz hekim emeği pek de güzel olur. Özlük, hak hukuk bir yana. Bu hekimler de kim oluyor? Vurun kahpeye, gönderin oraya buraya,  sizi gidi tuzu kurular, yaşasın yönetmelikler!

Dönelim “tam gün” olayına. Bir yasa çıkardılar biliyorsunuz. Size dediler ki; artık cebinizde hekimin eli olmayacak, muayenehanelerde sürünmeyeceksiniz. Sonra döndüler bize, “siz de oturun oturduğunuz yerde, biz yaparız, biz yakarız.”

Biz dedik ki bu “tam gün” değil, “tam güm”, “tam kölelik”. “İşte Halep, işte arşın.” Gelin bizi dinleyin dedik, “biz de tam gün çalışalım isteriz”. Yeter ki emeğimizin karşılığı olan ücreti bize verin.

Uyardık: kazanılmış haklarımızı elimizden almayın, hukuksuz iş yapmayın.

“Hukuk herkes içindir. Halk aleyhine hekim lehine hukuk olmaz”

Keser döner, sap döner bir gün de hesap döner. Anayasa Mahkemesi “tam gün” gerekçesi ile hekimlerin köleleştirilmesi ve Cumhuriyet’in kuruluşu ile

hekimlerin kazanmış oldukları kimi hakların ortadan kaldırılması girişimlerine geçit vermedi.

Anayasa Mahkemesi bu kararı ile birlikte hekimler için “tam gün” kavramına da açıklık getirdi. Bundan böyle tüm hekimler ister üniversite, isterse Sağlık Bakanlığı kurumlarında çalışıyor olsunlar, haftalık 40, günlük 8 saatlik çalışma sürelerini eksiksiz yerine getireceklerdir. Bundan böyle bu çalışma süresinin yerine getirilmemesi ya da esnetilmesi gibi girişimler söz konusu olamayacaktır. “Tam gün” çalışma konusundaki kuralın titizlikle uygulanması konusunda, bir hekim örgütü olan İzmir Tabip Odası da gereken duyarlılığın gösterilmesini üyelerine tavsiye etmektedir. Bizler hukuksal düzenlemelere saygılıyız.

 

Hekimlerin yasa ile belirlenen tam zamanlı çalışma süresinden arta kalan zamanlarında, yerine getirecekleri “özel hekimlik” çalışmalarının önünde hukuksal bir engel bulunmamaktadır. Hekimlik ticari bir faaliyet değildir. Sağlık otoritesinin, Danıştay kararına rağmen bu faaliyeti engelleyici idari girişimde bulunmayacağını umuyoruz.

 

“Tıbbiyeli olmak bir yaşam tarzıdır,

hekimlik onurlu olmayı gerektirir”

 

Saygıdeğer Vatandaşlarımız,

Sağlık hizmetinin öznesi ve vazgeçilmez unsuru olan biz hekimler bu süreçte çok incitildik. Bizler için yakıştırılan “paracı” ve “tuzu kuru” sıfatlarını kabullenmemiz olanaklı değildir. İçimizdeki barınma fırsatı bulan az sayıda olumsuz örnekten yola çıkılarak, yukarıda andığımız sıfatlarla yaftalandık. Bu denli incinen, bu denli morali bozulan bir meslek grubu bundan böyle nasıl olup da işine odaklanıp, insanlara şifa dağıtabilecektir?

Tüm bu olumsuzluklara karşılık, biz hekimler tıbbiyeli olmanın bilgelik dolu rehberini takip edeceğiz. “Onurumuz incitilse de, yılmadan iyi hekimlik yapmakta kararlıyız!”  Bu yaklaşımımızın sizlerle dertleşmemize engel oluşturmayacağını düşünüyoruz. Hekiminize bir kez olsun sorun lütfen,  “bu ülkede hekim olmak nasıl bir şey?” diye.

İzmir Tabip Odası olarak her ne kadar hekim örgütü olsak da, hekimlerin ve hekimliğin sorunlarını öncelesek de;  hekimlerin ve toplumun çıkarlarının ortak olduğu bilincindeyiz.

Bizlere “paracı” ya da “tuzu kuru” sıfatlarını yakıştıranların ellerinin, siz yurttaşlarımızın sağlık ortamında attığı her adımda ceplerinizden çıkmadığını da anımsatmak isteriz! Karar sizlerindir! Gerçekten paracı olan biz hekimler midir, yoksa sosyal ve toplumcu olması gerekirken, her türlü bahaneyle sağlık hizmetini parayla satmaya başlayanlar mı?

Saygıdeğer yurttaşlarımız!

“Tam Gün Yasası” içerisindeki bazı maddelerin hukuka aykırı olduğu yönünde yapılmış olan itiraz, Anayasa Mahkemesi tarafından karara bağlanmış olup; bu karar konusundaki belirsizlik ve karmaşa Danıştay’ın 22 Temmuz tarihli kararıyla açıklığa kavuşturulmuş durumdadır.

Gerek bu yasayı hazırlayanların gerek biz hekimlerin ve gerekse hizmet sunduğumuz yurttaşlarımızın bu karar konusunda kimi çekince ve hoşnutsuzlukları olabilir. Aslında bu yasa, ülkemizde gittikçe olumsuzlukları görülmeye başlayan “Sağlıkta Dönüşüm Programı”nın kopan bir halkasıdır. Çıkarılan pek çok yönetmelik ve torba yasanın yanısıra, sırada bekleyen “Kamu Hastaneleri Birliği Yasası” gibi hukuksal düzenlemeler ile hedeflenen sağlığın tekelleştirilmesi ve özelleştirilmesidir. 

Biz “Sağlıkta Dönüşüm Programı”na bir kere daha HAYIR diyoruz.

Halkımıza sunacağımız iyi sağlık hizmetinin önünde duran bu düzene HAYIR diyoruz.

Hekim emeğini ucuzlatan; sabit, emekliliğe yansıyan bir ücret artışı yerine, hastaları ve hekimleri özel çalışma alanlarına iten, hekimleri köle, hastaları müşteri gibi gören yasal düzenlemelere HAYIR diyoruz.

Yasa yapma ve yürütme gücünün, yargı üzerindeki etkinliğinin artması sonucu, ulusal sağlık sistemini bozmaya yönelik, halkımızın sağlığını olumsuz etkileyen dış kaynaklı programların varlığına olanak tanıyan yasal düzenlemelere HAYIR diyoruz.

Saygılarımızla…

 

 

İZMİR TABİP ODASI

 

Bu haber 6281 kez okunmuştur.