Çalıştay Duyurusu

22.07.2010
Çalıştay Duyurusu Saygıdeğer meslektaşlarımız, Bir şekilde gözünüze ilişmiş ya da kulağınıza çalınmış olmalıdır. Yaklaşık bir yıldır sıkı bir şekilde yaşama geçirilmiş olan ve edilgen içicileri korumayı amaçlayan kamuya açık alanlardaki sigara yasaklarına ilişkin ciddi bir karşı hamle söz konusudur. Kentimizde konuşlu bir meslek odası kaynaklı bu hamle konunun Danıştay tarafından Anayasa Mahkemesi’ne taşınması ile sonuçlanmış durumdadır. Yüksek mahkeme konuyu esastan ele almaya değer görünce bu süreç sonunda “sigara yasakları” konusunda geri dönüş olup olmayacağı konusunda kaygı duyulur olmuştur. İzmir Tabip Odası olarak , hekimleri, hekimliği ve sağlık ortamını ilgilendiren her türden gelişmeyi ilgi alanımızda görüyoruz. Bir kamu sağlığı sorunu olarak da algılanması gereken ve ödün verilmemesi gereği her fırsatta vurgulanan “sigara yasakları” toplumun her kesimi ve her kurumunca titizlikle izlenmesi gereken duyarlı bir olgudur Yukarıda kısaca özetlemeye çalıştığımız yargı süreci konuya duyarlı kesimleri bir kez daha harekete geçirmiş ve olası bilgi eksikliklerinin giderilmesi de amaçlanarak İzmir’de bir çalıştay düzenlenmiştir. Sigara Sağlık Ulusal Komitesi’nce (SSUK) 22 Temmuz Perşembe Saat 09:00’da İzmir Hilton Oteli’nde toplanacak olan çalıştayda konuya duyarlı olmayı görev bilen İzmir Tabip Odası da temsil edilecek. Çalıştayın sonuç bildirgesini de günü geldiğinde siz meslektaşlarımızla paylaşacağız. Bu konuyla ilgili farkındalık ve duyarlılık oluşturmasını umduğumuz iki önemli yazıyı bilginize sunuyoruz. İzmir Tabip Odası sürecin bundan sonra da izleyicisi olmayı sürdürecek ve sorumluluğunun gereğini yerine getirmekten kaçınmayacaktır. Saygılarımızla İZMİR TABİP ODASI Prof Dr. Murat TUZCU, Milliyet Gazetesi ANAYASA MAHKEMESİ ' NE AÇIK MEKTUP Sigara dumanı herkes için bir tehdittir Prof Dr Murat Tuzcu İzmir Kahveciler Derneği ' nin başvurusunu inceleyen I Danıştay , sigara içiminin kişisel bir özgürlük olduğu noktasından haraketle ilgili yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi ' ne başvurdu . Sigara içmek kişisel bir seçim olsa da sigara dumanım soluyanlar için yaşamsal bir tehdit oluşturduğu unutulmamalıdır . Sigara dumanı ve pasif içicilikle mücadele tüm dünyada geniş destek ve kabul görüyor . Yasağın birçok ülkede benimsenmesi iki temel konudaki bilimsel verilerin sağlam olmasına dayanıyor . 1Soluduğumuz havadaki sigara dumanı kalp ve damarlarımıza zarar veriyor . 2Kapalı yerlerde sigara yasaklanınca kalpdamar hastalıkları belirgin olarak azalıyor . Sigara içmek kişisel bir seçim olsa da sigara dumanını soluyanlar için yaşamsal bir tehdit oluşturduğu unutulmamalıdır . Sigara dumanı ve pasif içicilikle mücadele tüm dünyada geniş destek ve kabul görüyor . Çünkü yasak , iki temel konudaki sağlam bilimsel verilere dayanıyor Pasif içicilik damar sertliğini hızlandırıyor Sigara içmemiş pasif içici değil Hâlâ sigara içiyor Duman damarın düşmanı Sigara içmeyen bir kişi sigara dumanına maruz kalırsa vücudunda damar sertliğini kolaylaştıran değişiklikler ortaya çıkmaya başlar , damar sertliğinden korunmaya yönelik önlemler birer birer yıkılmaya başlar , ilk etkilenen , damarların içini döşeyen ince ve kaygan örtüdür . Sağlığı bozulan ve kayganlığı kaybolan örtü kötü kolesterolün ( LDL ) damar duvarına girmesine engel olamaz . Böylece duvarın içindeki damar Sigarayı bırakmış sertliği plağının büyümesi hızlanır . Sigara dumanının etkisiyle iyi kolesterol ( HDL ) azalır ve kalitesi bozulur . Görevini gereğince yerine getiremeyen iyi kolesterol damar duvarına yerleşmiş kötü kolesterolü çıkarıp atamaz . Havadaki dumanı soluduğumuzda vücudumuz buna yangıyla cevap verir . Bu da sigara dumanının zayıflatmış olduğu damarın iç örtüsünü daha da zorlar . Sonunda örtü bir yerinden yırtılır . Damarın içinde akmakta olan kandaki küçük hücreler , ki zaten sigara dumamyla kamçılanıp kışkırtılmışlardır , hemen yırtılan yere yapışıp pıhtı oluşumunu başlatırlar . Damar duvannda birikmiş yağlı maddeler yırtılan örtü nedeniyle kanla temas edince pıhtı oluşumu daha da hızlanır ve sigara dumammn etkisiyle büzüşmüş olan damarı tümüyle tıkar . Ortaya çıkan kalp krizidir . Sigara içenlerde kalp krizinin hasan daha büyük olur , öldürücü kalp çarpıntılarının oluşması kolaylaşır . Sigara içenler kadar pasif içicilerde de görülen bu değişiklikler çeşitli bilimsel araştırmada birçok kez kanıtlanmıştır . 20 40 6C 8C ICC 3 yıl içinde şah damar duvar kalınlığı mikron olarak artmış 11 bin kişilik araştırma , damar sertliğinin en çok sigara içenlerde ve sigarayı bırakmış olsa da pasif olarak içenlerde arttığını gösterdi . Hiç sigara içmemiş olanlar , eğer pasif içicilerse damar sertliği oluşumu yıllarca sigara içmiş kişilere eşit . En iyi durumdakiler , ne aktif ne de pasif içici olanlar . Boynumuzun her iki yanından yuDamar sertliğine bağlı değişik kan çıkıp beynimize kan götüren şah likler en çok sigara içenlerde , en az damarları derimize oldukça yakındır . Bu nedenle dışandan ultrason cihazıyla kolayca görüntülenir . Bu yöntemle 11 bin kişinin şah damarı 3 yıl arayla iki kere görüntülendi . Araştırmaya katılanlar sigara içip içmediklerine ve ikincil sigara dumanına maruz kalıp kalmadıklanna göre gruplara aynldılar . hiç içmeyenlerde görüldü . Pasif sigara içici denilen , kendisi içmese de başkasının dumanına maruz kalanlarda da damar sertliğinin hızlı ilerlediği saptandı . Bu araştırma sigara dumanıyla damar sertliği arasındaki doğrudan ilişkiyi göstermesi açısından çok önemlidir . Sigara yasağı işe yarıyor mu ? Bu sorunun cevabını vermek için ilk araştırmalardan biri , Amerika Birleşik Devletleri ' nde 60 bin nüfuslu Helena şehrinde yapıldı . Temmuz 2002 yılında lokanta , kahvehane gibi yerlerde sigara yasaklandı . Aynı yılın aralık ayında bu yasak kaldırıldı . Yasağın yürürlükte olduğu 6 ayda , şehrin hastanesine kalp krizi nedeniyle gelen hasta sayısının , ICC önceki ve sonraki yıllara göre yarı yarıya azaldığı görüldü . Bu ilk gözlemden sonra dünyanın birçok ülkesinde yapılan bilimsel çalışmalar sigara yasağının yararını teyit etti . 2009 Eylül ' ünde Amerikan Kardiyoloji Koleji ' nin bilimsel dergisinde yayımlanan bir araştırmada , ABD , Kanada ve Avrupa ' da sigara yasağı ile ilgili yapılmış 11 çalışma bir araya getirildi . Yasağın uygulandığı bölgelerde toplam 35 milyon kişi yaşıyordu . Yasağın başlamasından bir yıl sonra , kalp krizlerinde beşte bir oranında azalma olduğu görüldü . Yasağın yürürlükte olduğu süre uzadıkça kalp krizlerindeki düşüş giderek arttı . N O . ez İngiltere İskoçya İskoçya İskoçya yasak sigara sigara hiç içmemiş yok içiyor bırakmış 100 kişinin kalp krizi geçirmesinin beklendiği yılda , yasağın olmadığı İngiltere ' de hemen hemen 100 kişi kriz geçirirken , bu sayının sigara yasağının olduğu İskoçya ' da 7580 civarında olduğu ortaya çıktı . YASAK , SİGARA İÇENE DE YARADI Bu 11 araştırmadan biri 2006 yılından beri kapalı yerlerde sigara içmenin yasak olduğu İskoçya ' da yapıldı . Bu ülkede kalp krizi nedeniyle hastaneye yatanlar benzer bir yasağın olmadığı İngiltere ile karşılaştırıldı . Bir yıl içinde İngiltere ' de kalp krizlerinde hafif bir azalma vardı ama İskoçya ' da hastaneye yatışlarda çok daha büyük düşüşler görüldü . En çok yarar görenler hiç sigara içmeyenlerdi . Ama sigara içenler bile yasaktan yarar gördü . Kapalı ortamlarda sigarayı yasaklayan birçok ülkede sigara tüketiminde görülen yüzde 30 azalma , yasa sayesinde sigarayı bırakanlar olduğunu da ortaya koyuyor . Sigara yasağı Anayasa Mahkemesi ' nde bilimsel araştırmaların gösterdiği yadsınmaz bir gerçek var : Sigara dumanına maruz kalmak , kalbe ve damarlara zarar veriyor . Kapalı yerlerde tütün yasaklandığında kalp krizleri azalıyor , erken ölümler önleniyor . Böylece milyarlarca liralık milli servet de sokağa atılmamış oluyor . Yasayı esastan görüşecek olan Anayasa Mahkemesi bilimsel esasları göz önüne alınca ülkeye geri adım artırmayacaktır . Türkiye ' de kamu sağlığını iyileştirmede atılan en önemli adımlardan biri olan " Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü " ile ilgili yasanın uygulanması her kesimce desteklenmelidir . ******* EKONOMİ VE POLİTİKA İZZETTİN ÖNDER, Evrensel, 12.07.2010 Sosyal sermaye Geçen haftaki yazıyı sigara konusuyla bitirmiştim ve bu konuya bu hafta devam edeceğim sözü vermiştim. Bu sözüme sadık kalarak, bugün sigara konusundan başlayacağım ve bu bağlamda, “sosyal sermaye” olgusu ve kavramı hakkındaki tartışmalarla ilgili olarak, yazı boyutunda, bazı düşüncelerimi sizlerle paylaşacağım. Tütün bir kimyasaldır ve biyolojik bir gereksinim değildir. Sigaraya alışmak (belki!) uzun dönemde biyolojik gereksinim oluşturabilir. Ancak her hastalık gibi bu illet de tedavi edilebilir, tabii eğer istenirse! Sigara içilen bir ortamda tüm bireyler de pasif içici konumunda olur. Sigara içen bir bireyin bir dizi hastalığa yakalanma olasılığının diğerlerine göre çok daha yüksek olduğu tıbbi olarak da kanıtlanmış durumdadır. Şimdi, eğer bu savlar doğru ve geçerli ise sigara içme davranışını (1) insan hakkı açısından, (2) sosyal sermaye açısından irdeleyelim. İnsan hakkı olgusu ve kavramı, salt bir bireyin kamu organları karşısında ya da diğer bireyler karşısındaki hakkı olarak görülemez. İnsan hakkı, en geniş anlamıyla bireyin biyolojik, zihinsel ve psikolojik dokularının bir bütünsellik içinde korunması anlamına gelir ve bu amaca yönelik tüm önlemleri içerir. Bu nedenle bireyin intihar hakkı sorgulanır, ötanazi hakkı(!) tartışılmakta; bu nedenle ileri toplumlarda ve sosyalist yönetimlerde bireyin devresel tıbbi kontrole girmesi birey iradesine bırakılmaz; bu nedenle dağcılık ve derin su dalgıçılığı çok sıkı kamusal denetimle gerçekleştirilir, vs... Bu konularda kamu otoritelerinin bireyin çıkarları doğrultusunda zorlayıcı otoritesi söz konusudur. Bu otorite bireyin özgürlüklerini sınırlamaz, tam tersine, onu özgürleştirir. Sigara olayında devletin sadece aktif içicilerin değil pasif içicilerin hakkını koruması da kaçınılmaz bir kamu görevidir. Sigaranın dışsallık etkisi sadece pasif içicilerin gördüğü zarar şeklinde karşımıza çıkmaz. Sigara içiciliğinin, özellikle de bir aile içinde, ailenin diğer fertleri arasında özenti veya heves oluşması, toplumsal ortamlarda ise eğilimli bireylere kolaylaştırıcılık işlevi görmesi de ciddi dışsallık ögeleridir. Bu tür dışsallık ögelerinin önlenmesi de kamusal görevlerdendir. Sigaranın yol açtığı hastalıklara ve sair tedaviye muhtaç bozukluklara yönelik tıbbi müdahaleler toplumsal maliyettir. Teorik kanıtı zor olmakla beraber, kanıtlandığı takdirde kesinlikle şu ileri sürülebilir ki; sigara içmede ısrarlı bir bireyin tıbbi masrafının topluma yıkılması, kesinlikle bir sosyal hak olarak değil toplumsal istismar olarak görülmelidir.Bu mülahazalarla ben sigara konusunu kesinlikle bir insan hakkı olarak göremiyorum. Sigara tiryakiliği, olsa olsa tütün ve tütün ürünleri tekellerinin halkları metalaştırması ve köleleştirmesi olarak algılanmalı ve devletlerin halkları bu beladan çekip kurtarması bir insan hakkı gereği olarak görülmelidir.Meseleye sosyal sermaye açısından bakmaya yönelirken, kısaca sosyal sermaye kavramını tanımlamak gerekir. Disiplinlerarası bir olgu olan sosyal sermaye konusunu iktisadi olarak ele alınca, toplumda bireyler arasındaki iletişim ve davranışların bireylere ve topluma yarar sağlayıcı biçimde şekillenmesi olarak tanımlayabiliriz. Şöyle ki; toplumsal bir maliyete katlanmadan, salt bireylerarası davranışlar yoluyla bireylerin ve toplumun refahı yükseltici davranış kodlarının tezahürü sosyal sermaye olgusunun varlığına işaret eder. Bir basit örnek vermek gerekirse, zaruri ve istisnai durumlar hariç, otobüse binerken bireylerin akbillerini ya da parayı hazırlamayıp, bindikten sonra çantasını açıp para veya akbil araması bir sosyal sermaye zafiyetidir. Her bir yolcunun böyle davranışı onbeş saniye alsa, beş yolcu aynı işlemi tekrarlasa, otobüse beş yolcunun binmesi bir dakikanın üzerinde bir zaman alır. Bu durum, kamu hizmetinin aksaması ve diğer yolcuların haklarına tecavüz anlamına gelir. Üstelik, bu durumun diğer bireyler için bir öğrenme yolu olması, zamanla toplumda çok büyük zaman kaybı ve ısrafına yol açabilir. Sosyal sermaye, olumlu ya da olumsuz davranışların kopya yoluyla toplumda yaygınlaşması sonucunda olumlu ya da olumsuz yönde yaygınlaşır. O nedenle, sosyal sermayenin toplumsal olumlu yönde sonuç oluşturması, tüm bireylere davranışlarında ciddi sorumluluk yükler, ki bu durum aynı zamanda ciddi bilinç seviyesini gerektirir. Sigara tiryakiliğini insan hakkı olarak görenlerin yanlış bilincine ithaf ediyorum bu yazıyı! Umarım, Anayasa Mahkemesi de bu konuyu “sosyal sermaye” açısından ele alır!
Bu haber 1597 kez okunmuştur.